“Fena halde İrlanda’ya özgü bir ikilem söz konusu -dağılmış bir aile, yitirilmiş sevgili, geride kalan hüzünlü şeyler- ve dolayısıyla İrlanda’ya özgü bir teselli öneriliyor bu dersler için: Hay lanet olsun, gidip birer içki içelim.”
'Tanca’ya Gece Yolculuğu' iç içe geçmiş iki akstan oluşur. İlki Ekim 2018’de Algeciras limanında birinin kızı, diğerinin “yeğeni” olan Dill’i bekleyen iki yaşlı adamın merakla ve hasretle geçen saatleri, diğeri Ocak 1994’te Malaga civarındaki geçmiş hikâyesi.
Geçmişe adım adım yaklaştığımızda, her ne kadar Maurice’yi ve eşi Cynthia’nın hikâyesini okuyor olsak da, aslında biz Dill’in neden kaçıp gittiğini ve neden bir daha dönmediğini öğreniriz. Böylece karşımıza hem suçla dolu bir geçmiş yüzünden dağılan bir aile hem de bir baba kız çatışması çıkar.
Barry’in dili oldukça kıvraktır. Sokağı, küfrü, argoyu eksik bırakmaz. Ağırlıklı olarak diyaloglar üzerine kurulan romanda akışkanlığı sağlayan şey buysa, bir diğeri de mizahi dengededir sanıyorum. Onca zorluğa ve onca olumsuz duyguya rağmen hayatın abuk yönlerini es geçmeden ilerleyen Barry, keyifli bir metinle okurlarını beklemektedir.