ANKARA NUMUNE HASTANESİ 2009
Yorgunluktan gözlerimi kapatıp dinlenirken, servisin çalan telefonuyla kalktım gecenin üçünde. Yoğun bakıma yeni yatırılan genç bir hasta için çağrılıyordum. Gitmeden hastayla ilgili bilgileri bilgisayardan not edip, beş saat önce yoğun bakıma kabul edilen 21 yaşındaki bayan hastayı enfektif şoka sokabilecek
Bir derdim var, duadan bozma...
Bir dileğim vardı, bir kalbe sevgi ve umutla adanmış...
Gecenin sabaha bakan yüzünde içimde bir isyan oldu o eskimiş umut!
Herkes mi böyle?
Herkes mi kırık dökük?
Neden umudun sahibi atılıyor yaban ellere?
Neden dileğin dillendiricisi dilsiz olmak zorunda şimdi?
Hak'tan da kuldan da revâ değildir böylesi...
Taş kalbinde bencil mahkemeler kuranlar!
Sizi görüyor, duyuyoruz!
Hakkından bihaber umudumuz bizdedir...
Olsun...
Hayat bu.
Bir kuş fısıldar belki kulağımıza...
Size giden yoldan dönememe korkusu ile ekmek kırıntıları ile besledik o kuşları zira...
Siz vermezsiniz de
Kuşlar verir hakkımızı!
Artık iyi dileklerimiz yok delik deşik kalplerimizde...
Sizi bomboş,
Sizi buz kesmiş kalbimizden azlederiz,
Bihaber umudumuzdan selâm eder,
Taş kalbinizden öper,
Öperiz!
Şermin Yaşar'ın ve diğer öykü kitapları yazarların eserlerini okumayı seviyorum. ‘Tarihi Hoşça Kal Lokantası’nın ardından ‘Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu' da okumaktan zevk aldım. Kişisel gelişim ya da öykü kitapları okuduktan sonra işte efendim, kişisel gelişimci şunu anlatmak istemiş, ya da Şermin Yaşar'ın 18 öyküsünün yer aldığı kitapta ilk
İşeme korkusu birçok kadını boşalmaktan alıkoyar. Boşalmak isteyip de kendinizi işeme dürtüsüyle mücadele ederken buluyorsanız, öncelikle unutmayın ki çoğu kadın ve erkek cinsel olarak epeyce uyarılmış bir haldeyken idrar yapmakta zorlanır. İdrar torbasını seksten önce ya da hızlı bir tuvalet arasıyla boşalttığınızda, işeme konusunda endişelenmenize gerek kalmaz. Bedeninizden çıkan şey ne olursa olsun buna izin verin. Kafanız rahat olsun istiyorsanız yatağa bir iki havlu serin. Böylelikle pek de ihtimal dahilinde olmayan boşalma suyu yerine idrar gelmesi durumunda boşaldığınızda ne yapıyorsanız yine aynı şeyi yaparsınız: Havluları çamaşır makinesine atın ve geçirdiğiniz güzel gecenin tadını çıkarın!
-Tik Tak, Tik Tak, Tik Tak.
Tertemiz bir gece ve durmaksızın devam eden saatin sesi gecenin sessizliğine bir ihanet içerisindeydi. Saatten cesaret alan eşyalar ise bazen çıtırdıyor çoğu kez de anlam veremediği sesler ile hayal dünyasını iyice zorlamasına neden oluyordu. Muhtemelen şuan oturma odasında bir ejderha kesinlikle televizyonu yiyordu.
Perdeyi açtığınızda dışarıda, gecenin içinde ne olduğunu bilemezsiniz. Belki yıldızlar, belki ejderhalar, belki de gizli polis. Belki Tanrı’nın inayeti, belki ölüm korkusu. Hepsi oradadırlar. Hepimiz için.
Dönüşmektir kötü bir insan olmak.Dönüşmek bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde, bütün güzelliklerini içinden yıkıp geçmek.
Herkesin acısına yetişmeye çalışan bir insan iken bir gün, aslında insan denilen şeyin kurtarılmaya değmeyecek şu anda ne yaşıyorsa onu hakettiğini anladığında dönüştüğü şeydir.
Ne ben bir kahramanmışım ne de insanlar
Genç bir doktorun anıları Devrim zamanının Rusyasında geçiyor.
Yıl 1917 de tıp fakültesinden yeni mezun olan Bomgard Rusyanın dondurucu soğuğunun iliklere kadar hissedildiği şehrin çok dışında bir köye atanır:
Yeni mezundur,yanında destek alabileceği bir meslektaşı yoktur ve en büyük korkusu fıtık ve ters doğum vakalarıdır.
Elbette ki korkulan başa gelecek ve zor vakalar kendisini bulacaktır.
Vakalarla ve hastalarla karşılaştıkça iç konusmaları,tepkileri,endişelerini dile getirmesini,acemiliklerini okurken tebessüm etmekten,kendi meslek hayatımın ilk dönemlerindeki endişelerimi hatırlamaktan kendimi alamadım.
Bulgakovun hayatına baktığımızda hakikaten de bir doktorluk geçmişi olduğunu görürüz, anıları yaşanmışmıdır kurgumudur bilinmiyor,ama:
Acaba dedim okurken; bir mecliste doktora rastgeldigimiz anda uzmanlık alanı fatketmeksizin sorular yöneltirken,yakınmalarımızı anlatmaya başlarken kadın doğumcudan dahiliye,bir nörologdan dermatolojiye ait sorularımıza cevap bulmayı beklerken fazla beklentiye giriyor olmayalım?
Bu kitap nezdinde ise, bu platformda bir temennim var:
Hastanelerde tek girişte damar yolunu bulamayan hemşireye “sen git bir bilen gelsin demediğimiz”,gecenin bir yarısı uykusuz gözlerle büyük özveriyle çalışan sağlıkçıları anlayabildiğimiz,yakınımızın kaybından doktoru sorumlu tutmayıp saldırmadığımız...
Sağlıkta sözel,psikolojik ve fiziksel şiddete dur dediğimiz ve de artık son buldurduğumuz sağlıklı,huzurlu günler dileğim...
Sevgi ve Muhabbetle..
- Ne güzel cahildik; Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı.
Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç!
Dışarıda kar…
Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki.
Kuzinenin üzerinde demir maşa…
Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri.
Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu…
Sucuk lükstü. Yumurta lezzetli.
Ekmek her zaman ekmek