Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Ormana,kırlara ve tahılın büyüyüp serpildiği geceye inanıyorum."
Polidori kısa hayatının sonuna doğru bir kaza geçirdi ve sağlığı kötüye gitmeye başladı. Tıp mesleğinden ve edebiyattan uzaklaştı. Hukukla olan ilişkisi de kısa sürdü. Bir doktordu, ama kendi doktoru olamadı. Dozunu kaçırdığı ilaçlar, 1821’de genç yaşta ölümüne sebep oldu. 1815’te, kısaca “düş görürken yürümek” olarak açıkladığı “Oneirodynia” hastalığı üzerine akademik bir tez kaleme almıştı. Bundan bir yıl sonra, normal bir insanın uyuması gereken zaman diliminde uyanık kalan, tatlı düşler yerine canlı kâbuslarla muhatap olan, geceye ait bir kahramanın öyküsünü anlatacak ve edebiyat da onun gösterdiği düşün karanlığında yürümeye devam edecek, bu modern kahramanın adımlarını takip edecekti. İki yüz yıldır olduğu gibi…
Reklam
Çünkü sıcak bir çocukluk sevinci gibi geliyor bu sokakta yürümek. Çünkü yolun sonu evime çıkıyor. Çünkü gün boyunca neler yaşamış olursan ol eve dönmek, dönecek bir eve, altına sığınacak bir battaniyeye, Hoşgeldin diyecek birilerine sahip olmak, çocukluğa dönmek gibi bir şey. Gün boyu hayatın üzerimize saldığı ejderhalarla buluşup, burnumuzdan kıl aldırmadan yavaş yavaş ölürken, geceye ve eve sığınıyoruz. Başka nasıl yaşarız?
geceye bakış.
Her şey bir yana,geceleyin bile gökyüzü kara değil mavidir,çünkü yeryüzünün gölgeleri arasından uzaklarda doğmakta olan güne, güneş ışınlarının cümbüş yaptığı ufka bakıyoruzdur.
Ormana, kırlara ve tahılın büyüyüp serpildiği geceye inanıyorum.
Sayfa 32 - Can Sanat Yayınları 5. Basım / Selçuk Işık çevirisiKitabı okudu
HADİ VUSLATA ERSİN Sabahın çilesi akşamın derdi Hadi geceye kat vuslata ersin! Bir bilsen içimden neler geçerdi Hadi bir dilek tut vuslata ersin Gönül gül yüzünü arzu ediyor Hem de bedelini peşin ödüyor
Reklam
Aklıma Bandırma geldi.
Yeni geldiği bu şehirde kaygısızca yürümek istiyordu. Zamanı dışlamak ve sanki usta edebiyatçıların kaleminden çıkma bir romanın kahramanıymış gibi uzunca yolculuklara çıkıp sarhoş olmak sonra da deniz kenarında umarsızca sigarasını tellendirmek istiyordu. Geceye meydan okumak, ay ışığıyla dans etmek, uykuya dalmış şehirle baş başa kalmak istiyordu.
Geceye Dua ile yürümek...
"Olana gönlümüzü râzı eyle, gönlümüzün râzı olduğunu oldur. Bizi bulanı bizden râzı eyle, bize râzı olduğunu buldur. Bizi göreni bizden hoşnud eyle, bize hoşnud olduğunu gördür." Âmin.
Ormana, kırlara ve tahılın büyüyüp serpildiği geceye inanıyorum.
Sayfa 32
"Ormana, kırlara ve tahılın büyüyüp serpildiği geceye inanıyorum."
Sayfa 32 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ne yapabilirsin, neye isyan edebilirsin kalbim. Yaşamak bütün kuytu yürüyüşlerin ıslığı değil midir, değil midir ki geceye gebe kadınların ışıksız gözbebekleri nesillere mirastır. Böyle böyle kandırılır on sekizinde her genç kız, otuzunda ayılır kış geçirmiş bir bahara. Delikanlılar desen belki otuzunda belki kırkında kimisi babasının mezarının başında. Öyle kolay değildir yürümek. Kâlu belâda evet! demek. Kimi dost bir düşmana, kimi gergin uykusuz sabahlara. Kimi der kariyer, para, güç | Kanmamak, aldanmamak pek güç. Birgün uyanacağız elbet, omzumuzdan tutup kaldıran bir peygamber arayışına.. başka çaresi olan var mıdır bilmem ama o da bir gün uyanır dünyanın tokadına.
Ne güzeldir yaşamın henüz neresinde olduğunu bilmezken, yaz mı kış mı bilmezken, yanaklardan yaşlar süzülerek o yaşlarla kendini ömür boyu sulayacak sarnıcı doldurmak, biriktirmek. Ne güzeldir o hapishanenin bahçesinde çiçek yetiştirmek ve dünyanın omuz omuza sımsıkı doluluğunu yapayalnızken hissetmek. Ne güzeldir hiç beklemeden yirmi yıl beklemek ve kendine mahcubiyetle elini uzatmak. Ne güzeldir unutulmak ve kendini unutmak. Ne güzeldir kendini sevmek için değil görüp duyduklarınla hatırlamak. Mor salkımlar, bal çiçekleri, taş yosunları, kertenkeleler ile bir dili konuşmak. Ne güzeldir suçsuzken ağlamak, yol görmeden yürümek, uçup gitmiş ipek böceği kozalarını biriktirmek, ipeğe ve kaynamaya inanmamak, mercanköşk dalına yaslanarak ama eğmeden yaşamak. Okunan ve içeriyi kanatarak yol alan her dizeye rağmen dışarıya tebessüm etmek, şairin acısını dindirmek, etraf bütün duyulana bîgâne iken içeride kazına kazına yol açan her dize ve düşünceyi ağrıya rağmen ele vermeden içinde tutmak, onlarla, çevrenin uğultusuna karşı gitgide sessizleşen bir içeri ile yaşamak. Ne güzeldir kış akşamı geceye dönerken köprünün oradan uzanan ızgara balık kokusunda bilmediğin bir sebeple sarsılmak ve isabet etmiş bir geçmiş acı ile topallayarak duvara tutunmak. Bilince, çünkü bilince artık acı da çekilemiyor, genç, genç irisi ne acı çekti ise vaktinde, yetişkinliği ve yaşlılığı, bunların anısı ve biriktirdikleri oluyor.
Ormana, kırlara ve tahılın büyüyüp serpildiği geceye inanıyorum.
Sayfa 32 - Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
Ormana, kırlara ve tahılın büyüyüp serpildiği geceye inanıyorum.
176 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.