Türk çocuğu, budur sana hitabım: Seni yoktan Yaradan’dan örnek al! “İkra!...” diyor, oku benim kitabım, Oku, öğren, sen Kur’an’dan örnek al! O kahraman ecdadından, atandan, Tarih boyu kan dökülen vatandan, Cephede kefensiz şehit yatandan, Vatana can veren candan örnek al! Sene bin yetmiş bir, mevsim de yazdı, Atı kırdı, elbisesi
Erzurum Kongresi
Tarihin, bir milletin varlığını ve hakkını hiçbir zaman inkar edemeyeceğini, bu itibarla vatanımız, milletimiz aleyhinde verilen hükümlerin er geç iflasa mahkum olduğunu söyledim. Vatan ve milletin kutsal varlıklarını kurtarmak ve korumak hususunda son sözü söyleyecek ve bunun gereğini yerine getirecek gücün, bütün vatanda bir elektrik ağı haline gelmiş olan milli akımın kahramanlık ruhu olduğunu ifade ettim.
Reklam
İnsan Olmayan Vatandaş
Boğalara eziyetin neredeyse tüm İspanya'da yasaklanmaya başladığını; İspanya'nın Trigueros del Valle isimli şehrindeyse, evcil hayvanların hukuk önünde insan olmayan vatandaş ilan edildiğini öğrenince, merak edip araştırmıştım... Trigueros del Valle Belediye Başkanı Pedro Pérez Espinosa şöyle demiş: "Bin yıldır bu şehirde kedi ve köpeklerle yaşıyoruz. Bir şehrin başkanı sadece insanları değil, birlikte yaşadığı tüm canlıları temsil etmeli."
Sayfa 214 - Destek YayınlarıKitabı okudu
İngilizcedeki tüketmek (consume) kelimesi negatif çağrışımları içermekteydi; yok etmek, kullanıp-atmak, boşuna harcamak, yormak gibi. Böylelikle kültürel olarak ihtiyaç duygusu kontrol altına alınıyordu. Tüketici kelimesinin olumsuz anlamlar içermesi XIX. yüzyılın geç dönemlerine kadar devam etmiştir. Ancak ABD'de özellikle de 1920'lerden itibaren tüketimin anlamı hazla özgürlükle ve eğlence ile doldurulmaya başlandı. Böylelikle tüketim, bir amaca yönelik araç olmaktan çıkıp, kendi içinde bir amaç haline dönüşmüş oldu. Yaşamak, bütünüyle artan ölçüde tüketimle eş hale geldi. Böylelikle tüketim, başlı başına bir değere dönüştü ve ihtiyacı da belirler hale geldi.
“Onu ilk kez bir ziyarette gördüm. Annesi getirmişti, tam bir aylıktı ve ben onu okşayıp sevememiştim. Tel örgüler vardı aramızda, demir parmaklıklar… Ve ben kızımı kucağıma alamıyordum… Dört yaşına girmek üzereyken ben hapisten çıktım. Önceleri soğuktu bana karşı, yabancı gibiydik, kızgındı, kırgındı. ‘Neredeydin sen?’ diye kafasının içinde yargılıyordu beni ve sırtını dönerek cezalandırıyordu sanki. İki yıl içerisinde aramızdaki buz dağları eridi. Sıkı sıkı tutardı elimi, geceleri geç vakte kadar uyumaz, beklerdi beni. Hep yeniden onu bırakıp gideceğimden korkardı… İşte yine ayrılmak zorunda kaldık. İsterdim ki, biraz daha büyük olsaydı da anlatabilseydim ona, anlatabilseydim ayrılığı yaratanın ben olmadığımı.”
Sayfa 121Kitabı okudu
Gel vatandaş gel Nur çeşmesine gel
"Özellikle dul kadınların başkaları ile cinsel ilişkiye girdik­ leri zaman zina olacağını, ancak kendisi ile ilişkiye girerlerse tam tersine sevap olacağını, hatta kendisinin bu işle görevlendirildiği için ilişkinin zikir hükmüne geçeceğini söyledi. Kendi cinsel organından nur yayıldığını ve herkesin bu nur­dan nasiplenmesi gerektiğini, cinsel organının 'nur çeşmesi' olduğunu ve herkesin bu çeşmeden içmesi gerektiğini anlattı”
Reklam
604 öğeden 211 ile 220 arasındakiler gösteriliyor.