“Düşünüyorum da..." “Evet?” "Şimdiki zamanı değiştiremiyoruz, değil mi?” “Doğru.” "Peki ya gelecekte olacak şeyleri?" “Neden bahsettiğini anlamıyorum.” “Bundan sonrasını diyorum,” dedi Fumiko. “Yani geleceği değiştirebiliyor muyuz?" Kazu doğrudan Fumiko’nun gözlerine baktı. “Pekâlâ, gelecek henüz yaşanmadığına göre sanırım bu sana bağlı “ dedi. İlk kez gülümsemişti. Fumiko’nun gözleri parladı…
Sayfa 56
Geçmişi düşündüğümde -hemen hemen yenilmez zorluklarla dolu olan geleceği düşündüğümde, sevmediğim ve kaytarmak istediğim, ya da tabiatımın kötü yanının kaytarmak istediği onca güç çalışmayı düşündü­ğümde; bana dönük, hep bana bakan gözleri düşündüğümde- başaramaz­sam suçun nerede, kimde olduğunu bilecekler, bana ufak tefek serzenişler­ de bulunmayacaklar, ama doğru ve erdemli olan -saf altından olan- her ko­nuda denenmiş ve eğitilmiş olduklarından, yalnızca yüzlerindeki anlam ne­ler diyecek bana: Sana yardımcı olduk, sana ışık verdik -elimizden gelen her şeyi yaptık senin için, gerçekten dürüst bir çaba gösterdin mi? Hakettiğimiz karşılık nerede? Tüm uğraşmalarımızın meyvası nedir?
Yapı Kredi Yayınları, 10. baskı
Reklam
İnançlı kişi, dinin öğretilerine belirli duygusal bağlarla bağlıdır. Ama hiç kuşkusuz, bu anlamda inanç sahibi olmayan sayısız başka insanlar da vardır. Bu insanlar, dinin tehditlerinden gözleri korkup yıldıkları için uygarlığın hükümlerine boyun eğmektedirler ve onu kendilerini kuşatan gerçekliğin bir bölümü olarak kabul etmeleri gerektiği sürece dinden korkarlar.
Ama şunu söyleyeyim: Geleceğin bilim insanları kapıma dayanıp icat ettikleri robot gözleri denememi istediklerinde onlara defolup gitmelerini söyleyeceğim çünkü onsuz bir dünya görmek istemiyorum.
Kendime yeni bir önsöz yazmak istiyorum. Yeni bir dil yaratmak istiyorum. Beni kendime anlatacak bir dil. Çok denediler, efendimiz. Allah’tan, ne denediklerini bilmiyorum, Olric. Hiçbir geleneğin mirasçısı değilim. Olmaz, diyorlar. İsyan ediyorum. Az gelişmiş bir ülkenin fakir bir kültür mirası olurmuş. Bu mirası reddediyorum Olric. Ben Karagöz filan değilim. Herkes birikmiş bizi seyrediyor. Dağılın! Kukla oynatmıyoruz burada. Acı çekiyoruz. Kapı kapı dolaşıp dileniyoruz. Son kapıya geldik. İnsaf sahiplerine sesleniyoruz. Ey insaf sahipleri! Ben ve Olric sizleri sarsmaya geldik.
"Acımak! Neden bana acımak!" diye inledi birden Marmeladov elini ileri uzatıp kararlı bir havayla sanki tam da bu sözleri bekliyormuş gibi ayağa kalkarak."Neden acınsın mı diyorsun? Evet! Bana hiç acınmaz! Beni germek lazım,çarmıha germek lazım, acımak değil! Ama ger yargıç, ger ve gerdikten sonra acı ona! O zaman da ben kendim geleceğim sana çivilenmek için; çünkü susadığım şey neşe değil, keder ve gözyaşı! Sanıyor musun ki satıcı, bu sürahi bana tatlı geliyor? Keder, keder buldum ben onun dibinde, keder ve gözyaşı, tadına baktım ve yedim; her şeye acıyan, herkesi ve her şeyi anlayan bize acır, bir tek o acır, odur yargıç.
Reklam
1.000 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.