Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ah ne güzel! Bahçelere bak! Dallara! Tomurcuklar nasıl da şevk ve heyecanla kaynıyor. Açılıyor, dudaklarında geleceğin tebessümü okunuyor.
Bir Kış
Bir kış göğü gibi o saat alçalır ölüm, Yalnız işitme duyusu kalır ortada. Asya kentleri yürür dururlar, Höyükler burnumda hızma. Uzakta dev bir damla:Pırıl pırıl Pencap! Tabanlarından kayıp duran sütunlar Yitmiş bir geleceğin işaret parmakları: Horasan uykusuna havlayan köpekler, Buhara. Uzaklara bir bakışın vardı kafeteryada Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Reklam
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
"oğlum, geleceğin hakkında hiç mi düşüncen yok?" "şey, elbette bazı düşüncelerim var. tabii var." biraz düşündüm. "ama pek fazla yok, sanırım. pek yok, sanırım." "olacak," dedi bizim spencer. "olacak, evladım. ilerde öyle çok düşüncen olacak ki, ama iş işten geçmiş olacak." böyle konuşması hiç hoşuma gitmedi. sanki ölmüşüm filan gibi. çok moral bozucuydu bu sözleri. "olur herhalde," dedim.
"Ben de sizleri o makamlara koyabilen olacağım. " (1908)
Mustafa Kemal, arkadaşı Binbaşı Cemil Bey'in konferansından memnundur, onun sözlerinden çok duygulanmıştır, yeni ilham almış gibidir. Bir aralık arkadaşlarına şu sözleri söylüyor: -İnkılabı ikmal etmek lazımdır. Biz bunu yapabiliriz. Ben bunu yapacağım. O zaman için düşündüklerimi size kısaca anlatayım: Bugünkü, Osmanlı
İki kalp arasında en kısa yol: Birbirine uzanmış ve zaman zaman Ancak parmak uçlarıyla değebilen İki kol. Merdivenlerin oraya koşuyorum, Beklemek gövde kazanması zamanın; Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Sayfa 241 - 20 ŞiirKitabı okudu
Reklam
“ Geçmişin sözleri, dile getirilmiş ke­hanetlerdir, ancak geleceğin yaratıcıları olarak ve bugünü bilerek bu sözleri anlayabilirsiniz. ”
Bir Kış
Bir kış göğü gibi o saat alçalır ölüm, Yalnız işitme duyusu kalır ortada. Asya kentleri yürür dururlar, Höyükler burnumda hızma. Uzakta dev bir damla:Pırıl pırıl Pencap! Tabanlarından kayıp duran sütunlar Yitmiş bir geleceğin işaret parmakları: Horasan uykusuna havlayan köpekler, Buhara. Uzaklara bir bakışın vardı kafeteryada Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Sayfa 287
… Bu tanınmış Nara hükümdarlarından İmparatoriçe Komio'ya şu sözleri söyletenle aynı duygudur: "Sevgili çiçek seni koparırsam ellerim kirlenir! Çayırda açan çiçek sen geçmişin, bugünün ve geleceğin en güzel varlığısın."
Sayfa 64 - Pdf- Alakarga, 1.Basım;Ocak 2014, İstanbul •Çiçekler•Kitabı okudu
Reklam
Bir kış göğü gibi o saat alçalır ölüm, Yalnız işitme duyusu kalır ortada. Asya kentleri yürür dururlar, Höyükler burnumda hızma. Uzakta dev bir damla:Pırıl pırıl Pencap! Tabanlarından kayıp duran sütunlar Yitmiş bir geleceğin işaret parmakları: Horasan uykusuna havlayan köpekler, Buhara. Uzaklara bir bakışın vardı kafeteryada Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Sayfa 257Kitabı okudu
️️Artık her şeyi duydum, geriye dönemem. İnsanlara kaptırma kendini, durmadan koşuşma, onlara uyma, insan bir makinedir, bir yerde bozulur, yavaş kullan aklını, şimdi biraz dinlen, şimdi hep birlikte saçmalayalım, aklımızı dinlendirelim, mantığımızı dinlendirelim, rüyada yaşayalım. (Aman dikkat et, kafanı bir yere çarpma. Deliler uzun yaşar,
Dünyada en çok çocuklara bir yakınlık hissediyorum. Onları izlerken, bu küçük varlıkların büyüdüklerinde gereksinim duyacakları bütün erdemlerin ve iyi huyların içlerinde nasıl büyüdüğünü görüp, inatçılıklarında, geleceğin sağlam ve dayanıklı karakterliliğini; yaramazlıkta, dünyevi tehlikeleri kolay alt edebilme becerilerini ve o güzel alaycılığı hissettikçe, hiçbir şeyin bozulmadan devam ettiğini gördükçe hep aynı öğretmenlerin altın sözleri aklıma geliyor: "Keşke siz de onlar gibi olabilseniz!" Fakat dostum, bize benzeyenlere, aslında örnek almamız gereken bu çocuklara kullarımız gibi davranıyoruz.
- Rauf, gördün mü? Devlet, makam ve mesnedinin kıymetini gördün mü?
9 Temmuz 1919 karışık bir gündür. Etrafında herkes biraz durgundur. Sivil hayatta ilk gündür. Artık hiçbir resmi sıfatı, bir yetkisi, bir rütbesi, hattâ yeri-yurdu, geliri ve parası yoktur. Yaveri Cevat Abbas, erkenden, Erzurum "Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" öncülerini bulur. Bu öncüler veya "faal heyet" sarıklı bir hocanın
Sayfa 103 - Remzi KitabeviKitabı okudu
130 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.