Muhammmed b. Kâ'b-i Kurazî, “Nihayet onlardan birine ölüm gelip çattığında, 'Rabbim! Beni geri gönder de boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve ameller) yapayım’ der"175 âyetini okuduktan sonra şöyle anlatmıştır: “Işte o zaman Allah kuluna, 'Ne istiyorsun, amacın nedir, yoksa çokça mal toplamak, ağaçlar dikmek, nehirler akıtmak için mi dünyaya geri dönmeyi arzuluyorsun?’ der. Kul, 'Hayır, boşa geçirdiğim günler için tekrar iyi işler yapıp sâlih ameller işlemek için geri dönmek istiyorum’ der. Allah (c.c) şöyle buyurur: “Onun söylediği bu söz, boş bir Iâftan ibarettir".176 Yani ölüm anında herkes bunları söyler.” 175 Müminun 23/99-100 176 Müminun 23/100
Sayfa 147Kitabı okudu
Meczup Ecevit
"Ecevit," dedim, "kim o? Gerçekten Ecevit mi adı?" "Bizim buraların meczubudur o." "Ben dedim işte abi bak, köyün delisiymiş" diye atladı birden Selim kimsenin bilmediği bir şeyi bilmiş bir edayla. "Deli değil." dedi Ömer amca kaşlarını çatarak "meczup" diye de üstüne bastırarak söyledi. "Meczupla deli aynı değil. Hoş ikisi de aklını yitirmiştir denir ama aklını terk edenlere deli denir de gönlünü bulanlara meczup. Aşıklara deli diyenin aklı yoktur." ... Yalınayak yürüye yürüye takip etmiş alayı. Çangal köyünün yol ayrımına gelene kadar gitmiş. Gelin alayı gözden kaybolup da giderken de bir söz vermiş kendine ve içinde sakladığı sevdasına "Söz" demiş, "seni bekleyeceğim." İşte o gün mecnun olup aklını yitirmiş Ecevit. Aklını sevdasına terk etmiş. Günlerce kimse görmemiş Ecevit'i. Aramışlar da bulamamışlar. Günler sonra gelin alayını en son gördüğü o yerde yani Çangal köyünün yol ayrımında öylece beklerken bulmuşlar." ... Bir tek ben değil, Selim de öylece donmuş gibi duruyordu. Hatta gözleri dolmuştu, şaşırdım. "Yani bizim onu gördüğümüz o yer, gelin alayını gördüğü ve yol ayrımı mı?" "Doğru." dedi Ömer amca. "Tam orası." "Yani orada hâlâ Ayşe'yi mi bekliyor?" diye sordum. "Bekliyor," dedi, "tam yirmi dört senedir hâlâ o yol ayrımında Ayşe'yi bekliyor."
Reklam
Otuz Beş Yaş
Yaş otuz beş! Yolun yarısı Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl değişiyor insan! Hangi resmime baksam ben değilim. Nerde o günler, o şevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben değilim; Yalandır kaygısız olduğum yalan. Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız; Hâtırası bile yabancı gelir. Hayata beraber başladığımız Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; Gittikçe artıyor yalnızlığımız. Gökyüzünün başka rengi de varmış! Geç farkettim taşın sert olduğunu. Su insanı boğar, ateş yakarmış! Her doğan günün bir dert olduğunu, İnsan bu yaşa gelince anlarmış...
OTUZ BEŞ YAŞ Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider.
Sayfa 228 - Can YayınlarıKitabı okudu
Yas otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Miken devletinin yıkılışı, Dorlar'ın Peloponez'e, Girit'e ve Rodos'a kadar yayılması, yeni bir Yunan uygarlığı çağını başlatır. Bronz metal işlemenin yerini, demir alır. Ölüleri yakmanın yerini, geniş ölçüde gömme alır. Seramik işçiliği de çok derin değişimlere uğrar, desenlerde hayvan yaşamı ve bitkilerin yerini, geometrik
Reklam
1.000 öğeden 791 ile 800 arasındakiler gösteriliyor.