Bir domatesin tarladan, mutfağa giriş hikayesini okuyacağınızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bir intikam hikayesi. Doğanın bizden aldığı ya da alacağı intikam.
Yemek yaparken kullanacağınız her malzemeyi elinize alıp koklayıp düşünür müsünüz? O ya da hiç bir tarlaya gidip dalından bir sebze ya da meyve kopardınız mı? Ya da farklı bir açıdan bakalım, hiç mutfağınızda çürüyen sebze ya da meyve var mı? Bunlardan birini bile yaptıysanız, kitap sizi derin düşüncelere itecek. Hatta mutfağa gidip sebze ve meyveleri elden geçirmenize sebep olacak. Doğanın düzenine karşı biraz bile ilginiz varsa derin bir empati kuracaksınız. Kitabın su gibi akmasını da beklemeyin. Tam tersi boğucu, hüzünlü ve iç karartıcı.
Ah o parlak domates. Gençliğin umuduyla dolu insana yarar sağlayacağının bilincinde çıktığı yolculukta büyük bir hezimete uğradı. Yaşlılığın karamsarlığından daha da hazin. İnsanlaştı ve intikam aldı. Gördüğü şeyler onu o kadar büyük bir yeise sürükledi ki, buzdolabı vatandaşlarını da bu intikama dahil etti.
Şimdi düşünün insanoğlu olarak biz toprağa kirlettik, havayı, suyu kirlettik. Daha verimli olsun diye tohumların genetiği ile oynadık. Bunlar da yetmedi bilinçsiz bir şekilde tarım ilacı kullandık. Bir de hepsinin üstüne tonlarca sebzeyi ve meyve israf ettik. İşte bu kitap bize israf kısmını anlatıyor. Fakat gerisini aklınız zaten tamamlıyor. Birazcık çevrenize ve çevreye karşı duyarlıysanız eğer.
Lütfen size şifa olacak şeylerin zehre dönüşmesine izin vermeyin.
yüreğimdeki en gizemli umutlara hitap ediyorsunuz.
işte kalbinden geçenle dudaklarından dökülenler arasında fark olan biri daha.
mutlu olmakta hep acele ederiz .çünkü uzun süre acı çekildiğinde mutluluğa inanamak biraz zor oluyor.
ayrılıkta ölüm kadar etkilidir.
bir insanı öldürmenin en emin yolu nona bir orman köşesinde pusu kurmaktan ziyade
9.Hariciye Koğuşu okumak istediğim eserlerden bir tanesiydi.Konu itibariyle 15 yaşında bacağındaki eklem tümöründen muzdarip bir çocuğun 7 yılı aşkın süren tedavisini ve imkansız aşkını anlatan sade akıcı bir kurguyla ama bir o kadarda okuyucunun içine işleyen ustalıkla yazılmış bir roman.Kitapta beni etkileyen cümlelerden bir tanesi
1 şiir ve 3 öyküden oluşan bir kitap.
Şiir, Karayel Hüznü
"Denizciler, kuzeybatıdan esen, soğuk ve kar yüklü rüzgara, KARAYEL derler."
Öykü, Otuzyedi Yaş
Tam 37. Yaş gününde bir kadının hayata, ailesine, hatta aslında tam olarak kendisine karşı keşfettiği farkındalıkları içeren bir öykü.
Üç çocuklu, 37 yaşında bir kadının, henüz
IV-Gençlik Üzerine
Çağımızda büyük sorunlarla hiç uğraşmayan insanların da intihar ettiklerini söyleyecekler; bununla beraber görünüşte hiçbir neden yokken gizemli biçimde kıyıyorlar canlarına. Gerçekten çok intihar olayıyla karşılaşıyoruz (çok olması yine de bir muamma), dıştan baktığımızda hiçbir nedeni olmayan, maddi yetersizliğin, kırık aşk
Zaman her şeyin ilacı diyorlar ya alışıyorsun işte
Gün gelip ardına dönüp baktığında boşa geçen yılların heba olan gençliğin yüzüne tokat gibi vuruluyor ...
Acı ile boşmuş diyorsun ,yüreğine bir ince sızı düşüyor!
Keşke hiç doğmasaydım diye isyan etsen de sesini senden başka kimse duymuyor ,öylece kalıyorsun acı içinde !
Hayata,insanlara olan inancın bitiyor ...
Ne gitmişse senden gitmiş aslında bunun farkına varıyorsun!
Etrafına yüksek duvarlar örüp herkesten her şeyden uzak oluyorsun ,güvenin tükenmiş umut etmeye macelin kalmamış bitkinsin !
Geçecek yüreğim zaman her şeyin ilacı ya geçecek !
offff
Zahmin
Geçtiğimiz günler de bir "Lgbt" sayfası gençlere;
"Eş cinsel olduğunuzu ilk nasıl farkettiniz?" diye sordu.
Ve altına binlerce yorum geldi. Ben bunların bir kaç tanesini ancak okuyabildim, dehşetle sayfayı kapattım.
Henüz lise ve üniversite çağında olan binlerce genç hem cinslerine ilgi duyduğunu, hatta ilişki yaşadıklarını
Şu aşk başlangıçları! Onları sever, yüreğimin dibinde duyumsarim. Şu güverte üzerinde, güneşten parlayan Atlantik'in merkezinde, çılgınlık içindeki anayasaların ortasında, gençliğin ve aşkın gercekliklerini koruyan kişilerin duyumsadigi aynı minnet duygusuyla. Ama yüreğimde duyumsadigim şu hevesin, bana yirmi yaşımdayken sahip olduğum sabırsız yüreği yeniden anımsatan şu fırtınalı arzunun adını niçin koymayalım! Ama ilacı biliyorum, uzun zaman denize bakacağım.