Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hatta gerçeği öğrenmeyi bile isteyemiyordum, çünkü gerçeğin ne olduğunu tahmin ediyordum. Gerçek, yaşamın manasız olduğuydu. Sanki yaşayacağım kadar yaşamış, gideceğim kadar gitmiş, bir uçurumun kıyısına gelmiştim ve daha ötede ölümden başka bir şey olmadığını apaçık görmüştüm. Durmak da mümkün değildi, geri gitmek de; daha ileride hayat ve mutluluk aldatmacasından, gerçek acılardan ve gerçek ölümden, yani tam bir yok oluştan başka bir şey olmadığını görmemek için gözlerini kapatmak da mümkün değildi. Hayat beni bezdirmişti, karşı konulmaz bir güç, hayattan yakamı kurtarmaya doğru çekiyordu beni.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
Reklam
Doğru kararların zorluğundan bahsedilmez. Doğru kararların yükünden, ağırlığından, sırtta ve yürekte bıraktığı sızlayan yaralardan… Bir karar doğru diye size iyi hissettirmek zorunda değildir. Doğru kararları cesaretli insanların verdiği gerçeği de buradan gelir aslında. Beyninizi uyuşturan bir ilacı sırf iyi hissettiriyor diye sürekli kullanmak geçici bir çözüm olabilir fakat geçici çözümlerin kalıcı hasarlarını görmemek cahillik olur. Birbirini doğuran çaresizlikler çıkar ortaya.
İsrail Mescid-i Aksa'ya şah çekecek. Umarım mat olmaz Aksa.
İsrail ve Büyük Satrançta Son Hamleler Şah / Mat mı? Satranç en sevdiğim oyun ve yedi yaşından bu yana oynarım. Oyunu bana öğreten babam dışında birçok iddialı ismi yendim. Bazen de kaybettiğim oldu doğal olarak. Fakat genel olarak fena bir oyuncu sayılmam. Satrançta meşhur açılışlar vardır; İspanyol açılışı, Hint açılışı gibi. Aynı zamanda
Marty...
Martin'e göre sevmek mutsuzluğu da göze almak demekti. İnsan sevdiğine her zaman değerli hissettiremezdi. Bazen mutluydun bazen mutsuz lakin sevmek özel bir şeydi. Ruth'un da onu çok üzdüğü zamanlar olmuştu. Ama Martin bütün bunlara rağmen Ruth'u değerli kabul eder ve onu severdi. Ruth'un değerliliğinin salt bir gerçeklik olması gerekmiyordu. Herkes değersiz görecek olsa bile statüden bağımsız bir şekilde Martin onu değerli sayardı, çünkü Martin sevdiğine kıymet yüklerdi. Lakin Martin onun tüm zayıflıklarını görüyordu. Martin o zamanlar bunlarla onun canını sıkmıyordu. Çünkü onu üzmekten korkuyordu. Onun yerine ben üzülebilirim sorun değil diye düşünüyordu. Fakat Martin'in onu üzmediği bazı konular Ruth'un sonradan daha da kötü olmasına, Ruth'un sonradan daha da çok üzülmesine neden olmuştu. Martin biliyordu ki, sevdiğinin eleştirileri acımasızca ve bir o kadar da gerçekçi olabilirdi. Seven sevdiğini olduğu gibi kabul edebilirdi elbette. Fakat bu onun kötülüklerini görmemek veya söylememek değildi kesinlikle. Bazen söylerdin çünkü gerçeği görmesini isterdin. İsterdin çünkü onun daha da iyi olmasını arzulardın. Lakin hiçbiri engel değildi. Çünkü aşk; sevgi, bağlılık ve çabaydı. Ve bu çaba da kuşkusuz bazen kendi kötülüklerini görmekten ve onları kabul etmekten geçiyordu...
DÜNYA DENEN "ARA-YÜZ"
Gerçeği değil, ara-yüzü algılamaya programlıyız! Hoffman, defalarca yürüttüğü simülasyon çalışmaları sonucunda, seçilim avantajı sağlayan şeyin "gerçeği olduğu gibi algılamak" değil, "gerçeği işine geldiği gibi kurgulamak" olduğunu göstermiş durumda. En iyi hayatta kalanlar, dış dünyayı video kamera gibi doğrudan görenlerden değil, dış etkenleri kendi ihtiyaçlarına göre yeniden yorumlayıp fayda-zarar derecelerine göre bunları "değerlendirenler" arasından çıkıyor. Bir başka deyişle; dış dünyayı olduğu gibi görmemek ve etrafındaki her şeyi kendi zihinsel dünyasında oluşturduğu bir sanal algı dünyası içinde yaşamak, canlılara avantaj sağlayarak onların hayatta kalma şansını arttırıyor gibi görünüyor.
Sayfa 164 - Tuti KitapKitabı okudu
Reklam
Ana ve babaların çalmalar karşısında soğukkanlı davranmaları, ne denli güç olsa da, gereklidir. Ağır suçlamalar, evden atmalar, acımasız dayaklar sorunu ancak kötüye götürür. Yediği dayak ve gördüğü sevgisiz tutum, ondaki sevilmediği inancını doğrular. Yediği dayakla cezasını çekip ödeştiğini sanan çocuk, yeni bir çalmaya yönelebilir. Umduğundan daha az ceza görmek ya da hiç görmemek çocuğu hem şaşırtır hem sevindirir. Çünkü, bilinçdışı bir yolla anababasının sevgisini sınamış ve beklediği itici ve sevgisiz karşılığı görmemiştir. Bu gerçeği bir büyük yazar, Victor Hugo, Sefiller adlı romanında en etkin biçimde dile getirmiştir: Çarpıldığı kürek cezasından kaçan kahraman, konuk edildiği bir papazın evinden değerli şamdanları alıp gider. Yakalanır ve papazla yüzleştirilir. Papaz şamdanların kendisinin olduğunu ama çalınmadığını, çünkü onları konuğuna armağan olarak verdiğini söyler. Bu davranış roman kahramanının yaşamında dönüm noktası olur. Doğruluğa ve başkalarına yardıma yönelir.
Sayfa 258Kitabı okudu
Amerikan kültürü bir aşırı kibir ve derin bir kasvet duy­ gusunun delice bir birleşimidir. Net sonuç küresel ısınmanın neden olduğu eriyen buz kütleleri, eşcinsel evliliklere öfke­ lenen Tanrı'nın gazabı ve herkesin bütün bu olan bitenden sorumlu olmasıdır. Amerikan ruh hali yirmi birinci yüzyılın başlangıcında değişkenlik göstermektedir. Oysa gerçek olan şey Amerika Birleşik Devletleri'nin son derece güçlü olması­ dır. Bu zaman zaman felaketlere sebep olmaktadır fakat bu temel gerçeği görmemek için kör olmak gerekmektedir.
Bazı insanlarımız devekuşu gibi kafasını kuma sokmuş, gerçeği görmemek için elinden ne gelirse yapıyor. Okumak yok. İslâmî bilgiyi kaynağından öğrenmek yok ama eleştiriye gelince herkes şahin kesiliyor
Sayfa 94
"Körlük dünyayı görmemek değildir" .. "Asıl körlük gerçeği görememektir."
Reklam
İnsan hayata karşı ne kadar kör durmaya çalışırsa çalışsın, neyin yanlış neyin doğru olduğunu daima bilir. Çünkü bir gerçeği görmemek onu gerçek olmaktan çıkarmadığı gibi o gerçeği görmeyeni de kör biri yapmaz.
İnsan hayata karşı ne kadar kör durmaya çalışırsa çalışsın, neyin yanlış neyin doğru olduğunu daima bilir. Çünkü bir gerçegi görmemek onu gerçek olmaktan çıkarmadığı gibi o gerçegi görmeyeni de kör biri yapmaz!
Neden ertelediğimize bulduğumuz anlam içimizde doğuştan mı var bulunan ama ket vurulmuş yaratıcı potansiyelimizi de açığa çıkarmamızı sağlayacaktır potansiyel alan yaratıcılığımız ne kadar gerçeği yani eyleme dönüştürülebilirse o kadar mutlu oluruz erteleme depresyon anksiyete dahil tüm sorunlarımızın altında yaratıcı potansiyelilerimizin
352 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.