Güçlülerin yüzüne gerçeği söylemek, Ve zayıfların alkışını almak amacıyla yalan söylemekten sakınmak için bana yardım et. Eğer bana para verirsen mutluluğumu alma, Ve eğer bana güçler verirsen muhakeme yeteneğimi çıkarma, Eğer başarı verirsen alçak gönüllüğü çıkarma, Eğer bana alçak gönüllüğü verirsen saygınlığımı çıkarma. Görünenin diğer yüzünü tanımama yardım et. Benim düşüncelerime katılmıyor diye bana karşı olanları hainlikle suçlayarak, Onların karşısında suçlu duruma düşmeme izin verme. Kendimi sever gibi diğerlerini de sevmeyi, Ve diğerlerini yargılıyormuş gibi kendimi de yargılamayı öğret bana. Başarılı olduğum zaman sarhoşluğuma izin verme, Ne de başarısız olursam olayım, umutsuzluğa düşmeme izin verme. Daha ziyade, başarısızlığı başarının öncesindeki bir deneme olduğunu hatırlamamı sağla. Hoşgörünün, güçlerin en büyüğü olduğunu, Ve intikam arzusunun zayıflığın ilk görünüşü olduğunu öğret bana. Eğer paradan yoksun bırakırsan, bana umudu bırak. Ve eğer beni başarıdan yoksun bırakırsan, Başarısızlığı yenebilmek için irade gücünü bırak bana. Eğer beni sağlık bağışından yoksun bırakırsan, inancın lütfunu bana bırak. Eğer insanlara zarar verirsem, özür dileme gücünü ver bana. Ve eğer insanlar bana zarar verirse, affetme ve merhamet gücünü ver bana. Tanrım!
Ölüm döşeğindekilerin affedilmeleri gerektiğinden emin değilim. Her insan ömrü sona ererken sayacı sıfırlamak; bazılarının zulmünü ve açgözlülüğünü, bazılarının da merhamet ve fedakârlığını sahte bir sofulukla kâr ve zarar hanelerine kaydedip geçmek fazla basit bir çözüm olurdu. Katiller ve kurbanları, zalimler ve mazlumlar ölüm gelip çattığında eşit ölçüde masum sayılacaklar, öyle mi? Her halükârda benim için öyle değil. Benim bakış açıma göre, suçun cezasız kalması da adaletsizlik kadar ahlak bozucudur. Gerçeği söylemek gerekirse, bunlar aynı madalyonun iki yüzüdür.
Reklam
Bu üç-beş sayfa, tanımadığım bir okur ve gerçeği görme cesaretini bulan ve bu gerçeği taşıyabilecek güce sahip olan gelecek kuşaklar içindir. Küçük insanlar yangından kaçar gibi kaçabilirler sözlerimden, onların hoşuna gidecek şeyler söylemek zorunda değilim. Yaşayacak pek fazla günüm kalmadı, bu yüzden lafı uzatmasam iyi olur. Bir tek cümleyi kâğıda dökmek bile insanüstü diyebileceğim bir çaba gerektiriyor benim için, zaten bildiklerimi ve öğrendiklerimi benden sonraki kuşaklara açıklamak için içimden gelen bir dürtü beni kışkırtmasaydı bunları yazmaya kalkışamazdım bile.
ROUSSEAU, İtiraflar /MAİTRE MUSSARD’IN VASİYETİKitabı okudu
"Saçmaladığınız zaman keyfiniz yerindedir, ama küstahlık yaptınız mı ürküp, etrafa özürler yağdırıyorsunuz. Hem korkmadığınızı söylüyor, hem de bize yaltaklanmaktan geri durmuyorsunuz. Bizi, öfkeden dişlerinizin gıcırdadığına inandırmaya çalışırken, diğer taraftan da güldürmek için nükteler savuruyorsunuz. Çok sıkıcı nükteler yaptığınızı biliyorsunuz, ama edebi değeri olmaları da hoşunuza gitmiyor değil. Gerçekten de acı çekmiş olabilirsiniz, ama acılarınıza hiç de saygı duymuyorsunuz. Samimisiniz, bununla beraber efendilik eksik sizde; gururunuz yüzünden ufacık bir şeyi mesele yapıp içinizdeki gerçeği ortaya çıkarıyor, değerini düşürüyorsunuz. Söylemek istediğiniz bir şeyler var, ama korkudan son sözlerinizi kekeleyip duruyorsunuz. Açık konuşacak kadar kararlı değilsiniz , utanmazca bir korkaklık var sizde. Anlayışınızla övünüyorsunuz, bir taraftan da tereddütler taşıyorsunuz; çünkü mantığınız çalıştığı halde yüreğiniz kötülükten kararmış. Şu var ki, kalbi temiz olmayanın anlayışı da olamaz. Hele o küstahlığınız, sırnaşmalarınız, kırıtmalarınız ! Yalan, yalan, yalan...
380 syf.
·
Puan vermedi
·
24 saatte okudu
Erdoğan Aydın'ın 'Kur'an ve Din','Kimlik Mücadelesinde Alevilik' ve 'İslamiyet ve Bilim: İslamiyet Gerçeği 2' adlı eserlerini peş peşe okuduktan sonra zihin açıcı inceleme ve araştırmalarının, yol gösterici olma özelliğiyle muazzam olduğunu okuyucunun fikrine nakşeden yazar, ayrıca okuyucuya geçmişten gelen inançsal dogmalarıyla yüzleşip 'akli' perspektifte 'inanç' sorgulaması yapmasına zemin hazırlamıştır. Önemle söylemek gerekir ki inancın 'dogma' olduğu, dinin sorgulamasına kılıf olduğu bu söylemin safsatadan başka bir anlam taşımadığını aydınlanmacı, net yorumlara dayanan, tarihle dini buluşturan bu eserler hem Alevi kimliğine sahip olan hem de Sünni gibi mezheplere aidiyetlik duyan tüm kesimlere şiddetle tavsiye edeceğim bir eser. Kişin taşıdığı inancı sorgulamak için değil, toplumun kabul ettiği dini sorgulamaya evet diyorsan okumalısın.
İslamiyet ve Bilim
İslamiyet ve BilimErdoğan Aydın · Kırmızı · 200848 okunma
Bilmek ve bilmemek, gerçeği görmenize karşı özenle hazırlanmış yalanları söylemek, birbirine karşıt iki kavrama, birbirleriyle çeliştiklerini bile bile inanmak, mantığa karşı mantık kullanmak, ahlaka bağlılığı ileri sürerken onu yadsımak, demokrasinin olanaksız olduğuna inanırken, Partiyi demokrasinin koruyucusu olarak görmek, herhangi bir şeyi, gerektiğinde unutmak ve gerektiğinde yeniden anımsamak ve sonra yeniden unutmak, hepsinden önemlisi, bu işlemi, işlemin kendisine de uygulamak. Asıl incelik şuradaydı: Bilinçli bir şekilde bilinci yok etmek, sonra, yeniden bu bilinçli hareketi unutmak. Çiftdüşünü anlamak bile, çiftdüşünü kullanmayı gerektiriyordu.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.