Özgürlüğü nefsinin dürtülerini tatmin için kullanmak insanı iğrençleştiren en büyük sürçmelerdendir. İnsan, bu sürçme yüzündendir ki ona
asla yakıştırılamayacak rezillikleri ulu orta sergiler. Ve bazen bunu bir hak,
hatta meziyet sanır.
Kur'an bu noktaya parmak basarken şu ifadeyi kullanmaktadır: "İnsan ister ki kendi önünde rezillik sergilesin." (Kıyâme, 5).
Ama insanın böyle bir hakkı yoktur. Kur'an soruyor: "İnsan, başıboş
bırakılacağını mı sanıyor?!" (Kıyâme, 36)
Başıboş değildir insan... Başıboşluğun rahatlığı ve zevzekliği çok
aldatıcı ve çok lezzetlidir ama, insan lezzetle değil, ciddiyet ve eziyetle
gelişim sağlayan bir varlıktır.
Onur, lezzetin değil, eziyet ve ciddiyetin ödülüdür (bk.Beled, 4-5).
Onur, düzlükte sallanmanın değil, tepeye tırmanmanın ödülüdür. İnsanın
yolunda, sallanmaya asla yer yoktur ama tırmanmaya sürekli ihtiyaç vardır. İnsan, bir anlamda tırmanan ve tepeleri-engelleri aşan varlıktır. Özgürlük, tırmanıp engel aşma ile gelen bir ödül olduğunda gerçek anlamda
özgürlüktür