Bir hemşiremiz esir düşmüştü... Bir gün sonra o köyü geri aldığımızda oraya buraya yığılmış ölü atlar, motosikletler, zırhlı araçlar gördük. Hemşireyi de bulduk: Gözleri oyulmuş, göğüsleri kesilmiş... Kazığa oturtmuşlar... Hava buz gibi, kendi bembeyaz, saçları olduğu gibi ağarmış. On dokuzundaydı. Sırt çantasında evinden gelen mektupları ve yeşil bir lastik kuş bulduk. Oyuncak...