Biz (batılı olmalıyız) dedik mi, bu batılı ulusların topluluğuna girmeliyiz demiş oluyoruz. Bunun için tıpkı onlar gibi, ulus köklerimizi kaybetmeden, Batı uygarlığının yöntemleri ile ulusal uygarlık bileşimimizi yapmamız gerekti. Kişiliğimizi, gelişimimizi, tarihsel köklerimizi, yadsımayacaktık; tam tersine koruyacak, yeni koşulların getireceği
BDS Yayınları 1991 Sayfa: 44
Selamün aleyküm dostlar;
İlk defa okuduğum Yasmin Mogahed beklentimin çok çok üzerinde muazzam bir eser çıkarmış ortaya. Okurken öyle bir lezzet alıyorsunuz ki roman değil ama akıp gidiyor. Bazı ayetleri size öyle güzel bir şekilde açıklıyor ki kendinizden utanıyorsunuz adeta zira ben bunu hissettim. İnsanın yaralı yüreğini, o sanki tüm dertler onu bulmuş gibi hisseden kalbini insana tekrar anlatan, tanıtan ve nedenlerini de bir bir en açıklanabilir şekilde açıklamış. İmtihanlar neden verilir, imtihanlarla nasıl yaşanır, her zorlukla beraber kolaylık tam olarak ne demek hepsinin cevabını bu güzel kitapta bulabilir, kendinizi de aynı zamanda daha iyi tanıyıp anlayabilirsiniz. Zira insan bir muamma ve hâlâ kendini bulabilmiş değil. Bu nedenle ilim yolculuğumuz süreğen bir şekilde devam etmeli ve her seferinde bir adım daha yaklasmaliyiz kendimize. Bunu yaparken de bu yolun Rabbi tanımadan onu tanımaya çalışmadan olmayacağını da bilmeliyiz. Kısacası burada anlatılamayacak kadar harika bir kitap, bir teselli, bir eser. Mutlaka okunmalı dediklerimden oldu. Hayırlı istifadeler olsun şimdiden okuyacaklara. 
İyileştir Kalbini 
Yasmin Mogahed
Çocuk, doğduğunda doğal değil, tersine, çok önceden insanlar tarafından alabildiğine değiştirilmiş bir çevreye girer. Bu insanların kendileri için daha kolay bir yaşama tarzı sağlama isteğiyle doğanın zararına kurdukları yabancı bir çevredir. İnsanlar, yeni doğmuş çocuğa bu yaşamın en güç, çevreye ayak uydurma deneyinden geçerken, ne gibi bir
Sadece nasıl kazanacağımızı değil, aynı zamanda kimi yeneceğimizi de bilmeliyiz.
Sayfa 241Kitabı okudu
Dinle savaşmalıyız – bu, her türlü maddeciliğin ve doğal olarak marksizmin ABC’sidir. Ancak marksizm, ABC’de donmuş kalmış maddecilik değildir. Marksizm daha ileri giderek şöyle der: Dinle nasıl savaşacağımızı bilmeliyiz, bunu yapabilmek için de inancın ve dinin kökenini kitlelere maddeci bir biçimde açıklamalıyız.
