“Ağabeyimin kaçtığını öğrendiğimiz gün Kurban Kazıklarını kolaçan etmeye gitmiştim. Bir şeyler olacağını zaten biliyordum; Fabrika bana haber vermişti.”
AyrıntıKitabı okudu
“Ertesi sabah kalkıp sokağa çıktım, gazeteyi aldım; gerçekten de ünlü köşe yazarının sütunundaydım. Adım geçiyordu. Charles Bukowski, romancı, gazeteci, seyyah. Havada tanışmıştık, hoş kadın ve ben. O Teksas’ta inmiş ben de görevim icabı New Orleans’a gitmiştim.”
Reklam
"Adeta boş bir insan olmaktan hep ürkmüşümdür, yani var olmak için ciddi hiç bir nedenimin olmamasından. Şimdiyse, olgular karşısında artık kişisel hiçliğimden hiç kuşku duymaz olmuştum. Amiyane alışkanlıklara sahip olduğum yerden fazlasıyla farklı olan bu ortamda, sanki anında eriyip gitmiştim. Uzun lafın kısası, neredeyse artık var olmamak üzere olduğumu hissediyordum. Gerçekten de, farkına varmaktaydım ki, alışık olduğum şeylerden bana söz edilmez olduğu andan itibaren, artık hiçbir şey beni karşı konulmaz bir tür sıkıntıya kapılmaktan, yavan, korkunç bir ruhi felaket haline gömülmekten alıkoyamıyordu. Tiksinç bir şey."
Sayfa 231 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
PİS MORUĞUN NOTLARI’NDAN SEÇMELER  
“sonra Çin salyangozlarının gecesi geldi, belki de Japon salyangozlarıydılar, her neyse, süpermarkete gitmiştim ve ilk kez özel bir tepsi ile karşılaştım, olduğu gibi satın aldım, minik bir ahtapot, salyangozlar, yılanlar, kertenkeleler, böcekler, çekirgeler... önce salyangozları pişirdim, masaya koydum.”
YEŞİL ELBİSE Yolda karşılaştığımızda ezan okunuyordu. -Gel seni camiye götüreyim, dedim. Bugün Cuma biliyorsun. -Sen de benim camiye gitmediğimi biliyorsun, dedi -Biliyorum ama, sebebini gerçekten merak ediyorum. -Ne bileyim olmuyor işte, dedi.Hem pantolonumun ütüsü bozulup, dizleri çıkar diye endişe ediyorum. Gayri ihtiyari gülmeye başladım. -Herhalde şaka yapıyorsun, dedim. Bunun için cami terk edilir mi? -Ciddi söylüyorum, dedi. Giyimime ve özellikle yeşile düşkün olduğumu bilirsin. Gerçekten öyleydi. Giydiği birbirinden güzel elbiseleri mutlaka yeşilin bir başka tonundan seçer ve her zaman ütülü tutardı. -Peki, dedim.Hayatında hiç camiye gitmedin mi? -Çocukken dedemle birkaç kere gitmiştim, dedi. Hem o yaşlarda dizlerim aşınacak diye herhalde endişe etmiyordum. Fakat artık camiye gidebileceğimi zannetmiyorum. Söyledikleri beni son derece şaşırtmış ve bu konuyu açtığıma pişman etmişti. Daha sonra el sıkışıp ayrıldık. Onunla konuşmamızdan 2 ay sonra, kendisinin camide olduğunu söylediler. Hemen gittim. Bahçedeki namaz saflarının en önünde duruyordu ve üzerinde yine yeşiller vardı. Yavaşça yanına yaklaştım ve kısık bir sesle: -Hani, dedim. Camiye gelmeyecektin? Hiç sesini çıkarmadı. Çünkü musalla taşının üzerinde, yeşil örtülü bir tabut içinde yatıyordu.
Sayfa 126Kitabı okudu
Kırk iki yaşındayken bir gün sırtımda soluk almamı zorlaştıran bir ağrıyla doktora gitmiştim. Adam bunu hiç önemsemedi: "Sizin yaşınızda bu ağrı doğaldır,"dedi. "Öyleyse" dedim, "doğal olmayan benim yaşım."
Sayfa 15 - Can yayınları, 45.baskıKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.