Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Sahilde çok Yunanlı var mı?" "Pek çoğu kaçtı. Limanda halen bir iki gemi var, efendim." "Kalanları gemilere kovalayın gitsinler!" "Ama Başkomutanım kovalanacak kimse yok." "Neden?" "Ya öldüler veya ölmek üzereler..." Mustafa Kemal ayağa kalktı. Solgun iki dudağı sert bir şekilde kapandı: "İzmir hala yanıyor mu?" "Hala yanıyor." "Geri git söyle, iki bölük asker söndürmeye gitsin."
Sayfa 129Kitabı okudu
Sık sık başı ağrıyordu. Çok ders çalışmasına rağmen "anne çok çalışıyorum fakat unutuyorum" derdi. Bakkala birşeyler almaya gönderdiğimde ne alacağını unutuyordu. Not tutmaya başladı, not tutmasa unutuyorum diyordu. Keşke o zaman farkına varsaydım diye kendimi suçluyorum. Biz çok ders çalıştığı için belki zihni yoruluyor diye
Reklam
Yükseliş Önderi Bir Aydın: Snelman Daha Çar I. Alexandr’in sağlığında Fin kültürünü yükseltmek isteyenlerin başına Snelman adında biri geçmişti. Bu nedenle bu kişinin hayatı ve çalışmaları hakkında biraz bilgi vermekte yarar var: Johan Wilhelm Snelman, 12 Mayıs 1806’da, Stockholm’da dünyaya gelmiş ve 4 Temmuz 1881’de Danskarby’de vefat
354 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 saatte okudu
**** Spoiler içermeyen ama çok da kişisel bir incelemedir :)**** Ömrüm boyunca elime Necip Fazıl Kısakürek kitabı almadım. Bazı şiirlerini ordan burdan ve dahası sosyal medyadan işitmiştim. Siyasi çizgi ve kişiliğinin çok sert noktaları olduğunu düşünüyordum ve mesafeli duruyordum. Açık konuşmak gerekirse bu kitap kütüphanemde süs biberi gibi duruyordu. Daha da kişisel bir şey söyleyecek olursam ''visal'' kelimesine karşı acayip bir zaafım var. Hani insanın bir kelimeye aşık olabileceği mantığı aklıma yatmış olsa. Ben bu kelimeye aşığım diyebilirdim. Neyse kitabı okurken bazı şiirlerde bu kelime geçtikçe, kalbim de gerçekten tarifini edemeyeceğim bir his belirdi. Bunca şiirin arasında bir tanesi mi manasız olmaz, bir tane '' bu şiir kötüymüş'' diyebileceğim şiir çıkmaz. Kelimeler ile oynamak veya kelime cambazlığı dedikleri bu olsa gerek. Bir de bir şey söyleyeceğim, içimde kalmasın. Herkesin kendi düşüncesidir lakin, bu kitaba 1 puanı reva gören zihniyet siyasi düşünüyor ve fesatlanıyordur. Gitsinler küçük iskender okusunlar onları o paklar çünkü...
Çile
ÇileNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 201821,2bin okunma
- Bir sayı tut içinden. - Tuttum. - İkiyle çarp. On beş ekle. Sonra ikiye böl. Tuttuğun sayıyı çıkar bu sayıdan. Yedi buçuk kalır geriye. Yedi buçuğu al, dondurmacıya git. Vişneli bir dondurma ısmarla kendine. - Bir renk tut içinden. - Tuttum. - İçindeki resmin gökyüzünü boya tuttuğun o renkle. Sonra içine doğru eğil ve boyadığın resmi izle. - Bir tren tut içinden. - Tuttum. - Bin o trene. Tren ağır ağır ayrılsın içindeki istasyondan. Sonra pencereye çık. Ağaçlar, evler ve direkler akıp gitsinler önünden. - Bir sokak tut içinden. - Tuttum. - Bahçeli evler olsun tuttuğun sokakta. Bahçelerde ağaçlar olsun. Ağaçların dallarında kuşlar.. Kuşların ötüşünde bir şarkı.. Şarkıda bir şenlik!.. - Bir çiçek tut içinden. - Tuttum. - Akşamsefası mı? - Nasıl bildin? - Bir mevsim tut içinden. - Tuttum. - Tuhaf bir mevsim olsun. Bir yanımızda kar yağsın, bir yanımızda güneş açsın. Bir yanımızdaki ağaç yapraklarını döksün, bir yanımızdaki ağaç çiçek açsın. Leylekler hem gitsin, hem gelsin. Ah diyelim biz, bu kaçıncı mevsim? - Bir yıldız tut içinden. - Tuttum. - Bir yıldız daha tut içinden. Sonra bir yıldız daha. İçindeki yıldızlar çok olursa, ipil ipil aydınlık olur için. - Bir kuş tut içinden. - ….uçuyor, tutamıyorum!...
Hain kimdir? Güven nedir?
" -Ama size bu emri hainler kentten çıkıp gitsinler diye mi verdiler? -Öyle de olabilir, hainler sürgün hükmü giymediler mi? -Peki kim vermiş bu emri? -Kim verecek, hükümet tabii. -O da hain öyleyse. -Ben onu bilmem. -Bu sizin yaptığınız da hainlik. -Benim mi? -Evet sizin. -Ha,bakınız o zaman,iyi anlaşalım burjuva baylar. Kime ihanet ediyormuşum ben? Devlete mi? Böyle bir şey düşünülemez çünkü onun verdiği emri yerine getiriyorum. (...) -Hükümete gidelim, milletvekillerini bulalım, yürüyün haydi. Tilly gidenlerin arkasından mırıldandı:"Gidin, hükümetten tasarladığınız alçaklık için izin isteyin, bakalım verecekler mi?" Yiğit subay, hükümetteki görevlilerin onuruna güveniyordu, haklı olarak, onlar da onun askerlik şerefine güvenmemişler miydi..."
Reklam
Bakmaya gözüm yok ki bakayım gözlerinin içine gitsinler. Dedim, zamanla giderler. Bir bildikleri var. Onları bir araya getiren bir şey var. Bunca ah ve vah, her biri başka duayla kıpırdanan bunca dudak. Havaya açılmış her elde içi kahır dolu görünmez bir çanak. Sonra yine ve hep ah ve vah. Ama bir yandan da bu uçsuz bucaksız sahrada, bu bereket versin ki unutulmuş kaktüs ülkede duyulmuş şey mi ah ve vah?
634 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.