Sahne (Scène)
Lacan elbette bu Freudçu incelemelerde bir tür "ruhsal uzaysallık" içeren kendi topolojik araş­tırmalarının onayını bulur. Araştırmalarını "ke­nar" fenomenine vurgu yaparak büyütecektir ama aynı zamanda bundan öncelikle öteki sahnenin Ötekisi üzerine vurgu yaparak özgün bir kullanım da oluşturacaktır. Öteki illa ki ete ke­miğe bürünmüş olarak var olmaz ve belirişi tam olarak sahneye konuluşundadır. Daha sonra, kenar şeridi üzerinde ya da sahnenin ikisi-arasındası üzerinde ısrar ederek "Bu zamana bağlı ol­mayan yer, Freud'un Fechner'e saygı olarak, d/e Idee einer anderer Lokalitat -algılama ve bilinç arasında bir başka yer, bir başka alan, bir başka sahne olarak adlandırdığı, yerleştirirken endişe veren şeydir" [ SXI, 66]. Bundan böyle sahneyi Lacan'ın kendi sorunsalının içinde özümsemek gerekir: Sahne, Gerçek üzerinde tasarlanan sim­gesel ve imgesel tiyatroyu belirtir. Gerçek şüp­hesiz ki sadece algılanabilir dış dünya değildir ama tiyatro buradan itibaren anlam kazanır. Düşlem sahnesi, bir oyun sahnesinin tiyatrodaki arc proscenium yoluyla olabileceği gibi çerçeve­lenmiş gizilgüç halindeki bir alandır. Oysa ki dünya her türlü sınırlandırmanın ve çerçevenin ötesine yayılan gerçek bir alandır [Seminer 19 Aralık 1962, Ulusal Kütüphanenin daktilo yazısı, 4-R-16853 (1962, 1963,1)].
Sayfa 110Kitabı okudu
İnsanoğlu böylesi bir boşluk halinde uzun süre yaşayamaz: eğer bir şey doğru ilerlemiyorsa sadece durgunlaşmakla kalmaz, biriken gizilgüç hastalık hali ve çaresizliğe, önünde sonundaysa yıkıcı eylemlere dönüşür.
Reklam
Eğitim yetenek yaratmaz, eğitimin rolü, doğuştan itibaren bulunan gizilgüç halindeki yetenekleri geliştirmektir.
Corot nedense, "Benim için renk, arkadan gelir" demişti. Oysa ki rengin ve ışığın en ince ürpertilerini yansıtmış bir ressam. Gauguin kesip atar: "Çizgi renktir..." Her çizgide, "gizilgüç" (potansiyel) bir renk vardır, anlamına söylenmiş bir sözdür bu. Gerçi Gauguin siyahı da bir renk sayar... Van Gogh'a gelince, onun rengine ne Musa ne de Firavun akıl erdirebilir.
Bahçıvan bir gül fidanını besleyebilir de kurutabilir de ama onun gül fidanı değil de bir meşe palamudu olmasına karar veremez. Kültür, insanlığın gerçekleşmesinin, yani dilin, soyut düşüncenin, sevme yeteneğinin temel koşuludur; ancak tüm bunlar insanın ilk yapısında, birer gizilgüç olarak kültürden önce yer alır.
Sayfa 225Kitabı okudu
İnsanoğlu boşluk halinde uzun süre yaşayamaz; eğer bir şey doğru ilerlemiyorsa sadece durgunlaşmakla kalmaz, biriken gizilgüç hastalık hali ve çaresizliğe, önünde sonunda yıkıcı eylemlere dönüşür.
Sayfa 27
Reklam
141 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.