Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dostoyevski'nin idamdan kurtuluşunun yansımaları... Ümit Yıldırım "Nerede okumuştum, hani bir idam mahkûmu ölümünden biraz önce şöyle söylemiş ya da düşünmüştü: 'Yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört bir yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek bir
Mahşerin dört atlısı. ..
İncil' deki 7 Kıyamet Mühürü Birinci mühürO anda dört yaratıktan birinin, gök gürültüsüne benzer bir sesle, «Gel!»dediğini işittim. Bakınca beyaz bir at gördüm. Bu ata binmiş olanın bir yayı vardı. Kendisine bir taç verildi ve galip gelen biri olarak zafer kazanmaya çıktı. Kuzu ikinci mührü açınca, ikinci yaratığın «Gel!» dediğini işittim. O
Reklam
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Dikkat spoiler içerir! Sait Faik, benim okurken kendimi mutlu hissettiğim hayatın kendisini ya da şöyle ifade etmem gerekirse hayatta yaşanan çoğu durumun habercisi olarak görüyorum onun kitaplarını. Sait Faik'tan okuduğum ikinci kitap. Bu kitabında da olduğu gibi Adalarda seyahat edip balıkçılarla birlikte balık tutuyoruz. Bana göre bir yazarı
Mahalle Kahvesi
Mahalle KahvesiSait Faik Abasıyanık · İş Bankası Kültür Yayınları · 20127bin okunma
(COK UZUN VE KİTAPTA HERBİR SÖZÜN DÜŞÜNÜLESİ EN NAİF BÖLÜMÜ) “ Momo, şimdi o büyük salonun içindeydi. Burası en büyük kiliseden daha görkemli, en büyük istasyonların salonlarından bile daha genişti. Güçlü sütunların üzerinde yükselen tavan neredeyse görünmüyordu. Etrafta hiç pencere yoktu. Kocaman salonu aydınlatan altın renkli ışık çevrede
Gökyüzü 'nün önünde ..
"Hapishanemiz kalenin kenarında ,tabyan'nın yanındaydı. .. Belki bir şey görürüm diye ,ara sıra çit aralığından "Tanrının dünyasına "bakarsınız .. Ama görüp görebileceğiniz ...göğün ufak bir parçası ,yabani otlarla sarmış ,yüksek toprak bir tabya ve gece gündüz bir aşağı bir yukarı dolaşan nöbetçilerdir. ... "
Sayfa 9 - Türkiye ış bankası klasikleriKitabı okudu
Bir Yudum Kitap
Şu asır, şu insanlar, şu manzara... Bazen hepimizi çıldırtıyor. Yalnız değilsiniz. İşte o anlarda, Mustafa Kutlu'nun Uzun Hikâye'sindeki şu sözü hatırlıyoruz: "Bazen pencereyi açıp "yeter artık, yeter!" diye bağırasım geliyor." Açın pencereleri sevgili okur. Bağırın doya doya, belki böyle değişecektir dünya. Var olun.  Mustafa
Reklam
1957 – 59 İstanbul, Fatih, Bütün gün beni, bu kâğıtların başında oturmaya iten yalnızlığımı düşündükçe acımın artmasını istiyorum. Bu büyük, kalabalık şehirde hiçbir teselli yok benim için. Acım, çok önceleri, başka sokakların, başka pencerelerin, yatak odalarının, bütün o anlamsız eşyanın bulunduğu ortamda çok daha büyüktü. Şimdi başka bir
On sekizinci ve on dokuzuncu yüzyılda siyaset ve tüketim alanında gerçekleştirilen devrimler insanlığın maddi gelişi­mine büyük katkı sağlarken aynı zamanda psikolojik bir acı­nın da doğmasına neden oldu; çünkü bu devrimler yepyeni bir idealin etrafında vücut buluyordu: bütün insanların do­ğuştan eşit oldukları, herkesin her şeye ulaşabilmek
92 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.