Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

66 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Roma Gelenek ve Erdemlerine Göre Felsefi Bir Diyalog: Dostluk Üzerine
"İnsanlar kimseyi çarçabuk sevmeye yeltenmesin ve hak etmeyenleri sevmesin." -Cicero 1. Giriş: Bu inceleme, yalnızca kitaba dair değildir. Yazarın hayatına, yaşadığı döneme, siyasi ve felsefi görüşlerine ve eserlerine ek olarak, kitaptaki konuşmacalara dair bilgilerin de yer aldığı kapsamlı bir yazı olması amaçlanmıştır. Zaman ayırıp okuyacak olanlara teşekkürler. 2. Cicero Kimdir? Romalı filozof, hukukçu ve devlet adamı olan
Marcus Tullius Cicero
Marcus Tullius Cicero
, M.Ö. 106’da Roma şehrine yakın bir kasaba olan Arpinum’da doğdu. Dönemin entelektüellik anlayışı gereği Yunanca öğrendi ve küçük yaşlarından itibaren Yunan yazarları, filozofları ve tarihçilerini okuyarak iyi bir eğitimden geçti. Roma Hukuku’na dair Quintus Marcus Scaevola’dan dersler alan Cicero, bir dönem avukatlık yaptıktan sonra siyasi nedenlerden dolayı ülkeden ayrılmak zorunda kaldı. Dönemin kültür başkenti Atina’nın yanı sıra Küçük Asya (günümüzde Türkiye) ve Rodos’a gitti. Özgür düşüncenin yeşerdiği Atina’da felsefe ve retorik gibi alanlarda kendini geliştirdi. 3. Siyasi Kariyeri Hakkında Kısaca: Siyasi arenada giderek yükselen ve konuşmalarıyla Roma siyasetinin önemli isimlerinden biri haline gelen
Marcus Tullius Cicero
Marcus Tullius Cicero
’nun hayatı çalkantılarla ve sürgünlerle geçti. Ülke sınırları içinde bulunduğu zamanlarda siyasi arenada quaestor, aedilis, preator gibi görevlerde bulundu ve siyasi kariyerinde en üst basamak olarak conullüğe kadar yükseldi. Roma devletinin mevcut yönetim sistemine darbe hazırlığında olan Lucius Sergius Catilina ve yandaşlarını ifşalayarak yaşanması muhtemel olayları engelleyen Cicero, Roma’ya bağlılığını kanıtlayan güvenilir bir devlet adamı oldu ve “pater patriae”, yani “vatanın babası” unvanını kazandı. Roma İmparatorluğu’nun en büyük iç savaşlarından biri olan
Gaius Julius Caesar
Gaius Julius Caesar
ve
Pompeius
Pompeius
döneminde siyasi arenada yer alsa da, aktif olarak belirleyici bir rol üstlenmedi. Her iki isme de mesafeli yaklaşan Cicero için önemli olan Roma devletinin kendisiydi. İsimler gelip geçicidir fakat devletin birliği ve bütünlüğü esastır. Ülke iç savaş halindeyken olaylardan soyutlanması nedeniyle kendisini
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
’la özdeşleştiren Cicero’nun ana hedefi de zaten bir an önce boğucu siyasi atmosferden kurtularak felsefeye yönelmekti. M.Ö. 45'te kızı Tullia'nın ölümüyle birlikte daha hüzünlü bir hale bürünen Cicero, teselli amacıyla kendisini felsefeye adadı. 4. Eserleri ve Felsefesi Üzerine: “…yüksek makamlara erişenler ve devlet işleriyle uğraşanlar arasında gerçek dostluklara zor rastlanır…” (sayfa 26) Cicero, yaşamıyla örnek bir Roma vatandaşı olarak akıllarda yer etmiş ve gerek konuşmaları, gerek eserleriyle hem kendi devrinde hem de sonrasında düşünce dünyasını etkilemiştir. Başarılı bir hatip olan Cicero’nun ilk eserleri şiirdir. Daha sonra düz yazı eserler de kaleme alan Cicero, birçok konuda düşüncelerini somutlaştırmıştır. Avukat olması sebebiyle birçok savunma ve suçlama metni yazdığı bilinir. Siyasetten uzaklaşan ve hayranlık duyduğu “bilge Yunanlar” gibi kendisini felsefeye adayan Cicero’nun çeşitli konularda felsefi yaklaşımlarla ele aldığı eserleri mevcuttur. Yunan felsefesinin en önemli isimlerinden
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
ve
Aristoteles
Aristoteles
gibi Cicero da birçok temada kitap yazmıştır.
Devlet Üzerine
Devlet Üzerine
,
Siyaset Sanatı
Siyaset Sanatı
,
Yasalar Üzerine
Yasalar Üzerine
,
Pompeius'un Yetkisi Hakkında
Pompeius'un Yetkisi Hakkında
gibi kitaplarında siyaset felsefesi üzerine fikirlerini belirtmiş,
Yükümlülükler Üzerine
Yükümlülükler Üzerine
,
Yaşlı Cato veya Yaşlılık Üzerine
Yaşlı Cato veya Yaşlılık Üzerine
,
Tanrıların Doğası
Tanrıların Doğası
,
Ölüme Övgü
Ölüme Övgü
gibi kitaplarıyla da insanlar, birbirleriyle ilişkileri, doğa, tanrı, ruh ve ölüm gibi kavramlar üzerine felsefi yaklaşımlarda bulunmuştur.
Şair Archias Savunması
Şair Archias Savunması
,
Murena Savunması
Murena Savunması
,
Milo Savunması
Milo Savunması
,
Kral Deiotaros Savunması
Kral Deiotaros Savunması
ise avukatlık mesleği gereği yaptığı savunmalara örnek olarak verilebilir.
Stoacıların Paradoksları
Stoacıların Paradoksları
adlı eseriyle stoa felsefesi ve savunucularının karşısında yer alarak savundukları bazı kavramları tartışmaya açmıştır.
Atticus’a Mektuplar
Atticus’a Mektuplar
’da ise kaleme aldığı mektuplardan örnekler görmek mümkündür. 5. Kitabın Şablonu Hakkında: “Dostluğu hak edenler sevilme nedenlerini kendilerinde taşırlar.” (sayfa 31)
Marcus Tullius Cicero
Marcus Tullius Cicero
’dan önceki filozofların da üzerinde düşündüğü ve yazdığı bir kavram olan dostluğu Cicero, Romalı erdemleriyle birlikte anıyor ve diyaloglar üzerinden kuruyor eserini.
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
eserleri gibi diyaloglar şeklinde yazılan eserde 3 konuşmacı bulunuyor. Fannius ve Scaevola soruları soran tarafta yer alıyor, Laelius ise baş konuşmacı olarak çıkıyor karşımıza. Cicero, dostu Titus Pomponius Atticus’a yazdığı bir mektupta eserini ona adadığını ifade ediyor. Publius Cornelius Scipio Aemilianus Minor Africanus olarak bilinen ve kısaca Genç Scipio’nun şüpheli ölümünün ardından yazdığı eserdeki konuşmacılar Cicero’dan önce yaşamış ve onun saygı duyduğu Romalı komutan ve devlet adamlarıdır. 6. Konuşmacılar Hakkında Kısaca: “Erdemin iyinin en üst mertebesi olduğunu düşünenler haklıdır, erdem dostluğu doğurur ve korur, erdem olmadan dostluk kurulması imkânsızdır.” (sayfa 9) Quintus Mucius Scaevola: Augur ve preator görevlerinin ardından Roma İmparatorluğu’nun Anadolu’daki şehirlerinde valilik yaptı. Consul gibi yüksek siyasi makama da yükselen Scaevola, diyaloğun baş konuşmacısı Gaius Laelius’un kızı Laelia’yla evlendi. Gaius Fannius: Gaius Laelius’un küçük kızıyla evlenen Fannius, bir Roma Tarihi kaleme aldı. Kimi çevrelerce övgüyle karşılanan bu tarih kitabını Cicero dili kaba olduğu gerekçesiyle eleştirdi. Gaius Laelius: Kızlarıyla evli olan yukarıdaki 2 isimle diyaloğa girişen kişi, Genç Scipio’nun yakın dostudur. Onunla Kartaca Savaşı’nda bulundu ve İspanya seferine katıldı. Önemli bir devlet adamı olan Laelius da Roma siyasetinde çeşitli görevlerde yer aldı. Praetor ve consul seçilen Laelius, Cicero’ya göre üstün bir şahsiyetti. Zira o döneminin en iyi hatiplerinden biri olmasının yanı sıra, insan ilişkileri bakımından da çevresinde ün yapmış biriydi. Ana teması “dostluk” olan bu kitapta yer almasının başlıca sebebi de kısa bir süre önce ölen Genç Scipio ile dostluklarının son derece sıkı olmasıdır. 7. Dostluk Nedir? “Ey dost seni severim canımda yerin vardır Gece gündüz uyanmaz aceb ahvâlim vardır” Bu şekilde bahsediyor şiirinde dost kavramından, Cicero’dan yaklaşık 1500 yıl sonra Anadolu’da yaşamış olan büyük ozan
Yunus Emre
Yunus Emre
. Günümüz dünyasında insanlar tarafından yozlaştırılan ve çok fazla anlama sahip olan “dostluk”, özünde çıkar ilişkisine dayalı olmayan, her koşulda ve zamanda birbirinin yanında olan ve destekleyen kişilerin oluşturduğu bir kavramdır. Güvene dayalı bir ilişki söz konusudur ve ana amaç, şartlar ne olursa olsun dost olarak ifade edilen kişinin yanında yer almaktır. Elbette içi boşaltılan ve günlük çıkar ilişkileriyle zedelenen bu kavram antik çağlarda da oldukça büyük bir öneme sahipti. 8. Dostluk Üzerine" Kitabının Şablonuna Dair: “Kendinle konuşur gibi her şeyi konuşmayı göze alabileceğin bir dostun olmasından daha tatlı ne var?” (sayfa 10) Kitap, dostluk ana teması üzerine kurulu olmasına rağmen, insan ilişkilerine dair birçok farklı konu hakkında konuşulduğunu görüyoruz. Bunlar arasında ölüm, ruh, devlet, bilgelik gibi kavramlar da bulunuyor. Yunan felsefeciler, Romalı filozoflar, devlet adamları ve edebiyatçılardan çeşitli örneklerle savunduğu konular üzerinde konuşuyor Gaius Laelius. Gaius Fannius ve Quintus Mucius Scaveola ise onu sorularıyla yönlendiriyor ve saygılı bir şekilde de dinliyorlar. Zaman zaman müdahil olup kendi fikirlerini de ifade ediyorlar elbette. Yunanistan’da “bilge” olarak adlandırılan tek kişinin
Sokrates
Sokrates
olduğu ve diğerlerinin bu tanıma değer görülmediği bilgisini aktarıyor Fannius. Apollon kehanetine göre “bilgelerin bilgesi”dir Sokrates. Laelius, Yaşlı Cato veye Yaşlılık Üzerine adlı kitabında (incelemesi için bakınız: #150873970) konuşmacı olarak kullandığı ve Romalılar’a göre bilgeliğin tanımını barından Yaşlı Cato’dan daha üstün tutulmaması gerektiğini söylüyor Sokrates’in. Fakat amacı Yunan filozoflarını aşağılamak değil, bilakis eserin kalanında onlardan övgüyle bahsediyor ve dünya üzerine değinmedikleri ve anlatmadıkları konu olmadığını belirtiyor. Bir konu hakkında hazırlık yapmadan konuşmak ancak Yunan felsefecilerinin yapabileceği ölçütte bir başarıdır ve kendisini o seviyede görmemektedir. Yine de konuşmasına devam eder ve elinden geldiğince ona yöneltilenleri cevaplamaya gayret eder. 9. Dostluk Üzerine Ne Anlatıyor?: “Ey seçkin düşünce! Dostluğu yaşamdan çıkarmak isteyenler Güneş’i Dünya’dan çıkarmak isteyenlere benzerler, ölümsüz tanrıların lütufları arasında dostluktan daha iyi ve daha güzel bir şeyimiz yok.” (sayfa 19) Kısa bir süre önce ölen dostu Genç Scipio’nun cenazesine gitmemiştir Laelius. Bu durumu garipseyen Fannius’un sorusuyla birlikte eserin ana teması üzerinde konuşulmaya başlanıyor. Ölüm fikrinin kötü bir şey olmadığı stoacı filozoflarca desteklenen bir fikirdir ve Laelius da konuşmasını buradan başlatır. Fakat aynı zamanda ölüm iyi bir şey de değildir. Genç Scipio’nun doğmuş olması yakın çevresi ve devlet tarafından mutlulukla karşılanıp ardından saygılı bir şekilde anılacaktır.
Marcus Tullius Cicero
Marcus Tullius Cicero
’ya göre dostluk kavramı, isteklerde, zevklerde ve düşüncelerde tam bir uyum yakalamış olmaktır ve bunu da Gaius Laelius’un ağzından ifade eder. Laelius, dostluklarından övgüyle bahsedenleri olumlu karşılıyor ve yüzlerce yıl sonra bile bunun anlatılmasını umut ettiğini söylüyor. Dostluk, bütün beşeri unsurlardan üstündür, hiçbir şey doğaya dostluktan daha fazla uyumlu olamaz. Akrabalık ve vatandaşlık gibi kavramları dostlukla kıyaslayarak dostluğun daha üstün olduğu çıkarımını yapıyor Laelius. Ölümsüz tanrılar tarafından insanlara bilgelik haricinde verilen en büyük nimet dostluktur. Erdem, iyi bir insan için olmazsa olmaz bir kavramdır ve dostluğu doğurur. Her şeyin konuşulabileceği bir dosttan daha iyisi yoktur ve dostluk bağlayıcı bir erdemdir. Dostlukta iki yüzlülüğe ve sahteliğe yer yoktur. İçten gelen bir eylemdir ve çıkar gözetmeksizin o kişinin yanında olmayı gerektirir. “Dostluk zayıflıktan ve ihtiyaçtan mı doğar?” sorusu da şu şekilde yanıtlanıyor Gaius Laelius tarafından: Yardımlaşma ve ihtiyaç duygusu dostluğun bir gerekliliğidir zira dostluk sevgi kavramından doğar. Fakat dostluğu yaratan kavramlar arasında yer almazlar. Hayvanlarda olduğu gibi insanlarda da sevgi kavramını yaratan şeyin doğa olduğunu söyler. Makam, şan ve para gibi kavramlar dostluğun en büyük düşmanıdırlar ve bu tür hırslara kapılanlar dostluğu felakete sürükler. Dosluk, yardım istenmesini beklemeden yardım etmektir. Tereddüt etmeden, yardım etmeye hazır olmak gerekir. Karşı tarafın da bunun bilincinde olması sağlam bir dostluğa zemin hazırlar. Eğer karşı taraf bunu çıkar meselesine dönüştürüyorsa, dostluk kavramı zedelenir ve aradaki sevgi ilişkisi zarar görür. Hiçbir şeyin iyi niyete iyi niyetle karşılık vermekten daha iyi olmadığını ifade eden Laelius’a göre zaten dostluğun tanımı gereği yardımlar karşılıklı olmalıdır fakat bu bağlam içinde yapılmalıdır. “… dostun hatalarını görmezden gelen, onun uçuruma yuvarlanmasına neden olur.” (sayfa 34) Dostluğun pınarı doğadan fışkırdığı için iyi insanlar arasında kaçınılmaz bir iyi niyet vardır. İyi bir karaktere sahip olan insanlara doğa değil, yapay kavramlar zarar verir. Güç, yetki, refah gibi kavramlara ulaşanlar dostlarına sırt çevirebilirler ve bu hoş bir şey değildir. Bunlara ek olarak, dostluğun deneyimle birlikte daha da iyi bir seviyeye ulaşacağını ifade ediyor Gaius Laelius. Sağlam dostluklar kurmak gereklidir fakat deneyim olmadan da bu gerçekleştirilemez. Gerçek dostların belirsiz anlarda daha fazla belli olacağının da altını çizer. Her şey iyiyken dostunun yanında olan kişinin her şey kötü giderken de aynı performansı göstermesi beklenmelidir. Siyasetle uğraşanlar, yüksek makamlarda yer alanlar ve şan, şöhret peşinde koşanlar arasında gerçek dostluklara rastlamak zordur zira o kişiler için önemli olan tek şey kendi çıkarlarıdır ve başka kişilere yönelik iyi niyet beslemeleri düşünülemez. Olsa dahi, bu ancak kullanmak şeklinde olur ve bu gibi durumlar da dostluk kavramının içini boşaltır. Bu sebeple iyi niyetli insanlar ile kötü niyetli insanlar arasında gerçek dostluklar kurulamaz. Dostluğu hak eden kişiler ise bunun sebeplerini öncelikle kendilerinde taşırlar zira karşıdaki kişinin verdiği değer onların iyi niyetli ve erdemli olmalarıyla doğru orantılıdır. Kişi, iyi bir insan olduktan sonra dostluk aramalıdır çünkü kimse kötü insanlarla dost olmak istemeyecektir. Soylu ve iyi bir yaşam sürmenin öncelikleri arasında dostluklara sahip olmak gelir. Bilinçli veya değil, dostluk tüm yaşamlara bir şekilde sızar ve ömrün belirli dönemlerinde kendisini hissettirir. Önemli olan o zamanları dikkatli bir şekilde kullanmak ve dostluğun var olan amaçlarına hizmet etmektir. Dostunun hatalarını görmezden gelmek ve gerçekleri ondan saklamak onun hayatını riske atmak anlamına gelir. Karşı tarafın gerçeklere kulaklarını kapaması ise kurtuluş umudunun olmadığı anlamına gelir çünkü ona en yakın insanın düşüncelerine dahi önem vermemek, iyi bir dostluğun gerekleri arasında yer almaz. 10. Son Söz: Tıpkı insan ruhu gibi dostluk da ölümsüzdür Cicero'ya göre. Gerçek dostlukların kalıcı olması nesillerce hatırlanmalarını sağlar. Bilge ve ünlü kişiler arasındaki dostluklara ek olarak halkın içinden kimselerin aralarındaki dostluk kavramı da yine eserde işlenir. Dostluk kavramı ancak iyi insanlar arasında olur ve erdemli bir insan olmanın yolu da doğayla uyumlu olmaktan geçer. Böylelikle dostluk kavramını sağlamlaştıran unsurlardan birinin stoacı bir yaklaşımla gerçekleşebileceğini söylemek mümkündür. En özet şekilde ifade edilecek olursa eğer, dostluk her zaman insanların yararına olan bir kavramdır ve çevremizde çok fazla insan olmasına rağmen dostlarımızın az olması onun değerini ortaya koyar.
Marcus Tullius Cicero
Marcus Tullius Cicero
, Roma gelenekleri ve erdemleriyle büyüyen bir insan olması sebebiyle, eserini de ağırlıklı olarak bu bakış açısıyla kaleme alır. Fakat uygarlığın Antik Yunan'dan sonraki en önemli durağı olan Antik Roma'da yaşamış ve eser vermiş filozoflar da bütün dünyayı kapsayıcı eserler yazmaya gayret etmişlerdir. Dostluk Üzerine adlı bu kitap da yine bütün dünya vatandaşları için aynı öneme sahip olacak evrensel bilgilerle doludur. Ülkemizde birçok farklı yayınevi tarafından yayımlanan kitabın Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndaki çevirisi
C. Cengiz Çevik
C. Cengiz Çevik
'e aittir. Latince aslında çevrilen eser Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi içinde yer alıyor. Keyifli okumalar dilerim. “Zira hiçbir şey iyi niyete iyi niyetle yanıt vermekten, iyiliklerin ve yardımların karşılıklı olmasından daha tatlı değildir.” (sayfa 20)
Dostluk Üzerine
Dostluk ÜzerineMarcus Tullius Cicero · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20182,424 okunma
··
1 artı 1'leme
·
4.410 görüntüleme
tersbakiye okurunun profil resmi
Evet yine inceleme yazayım derken kitap yazmışsın 👏👏
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
“Bu sefer kısa yazacağım” demiştim ama yine başaramamışım…
eda okurunun profil resmi
emeğinize sağlık, bu güzel incelemenin ardından kitaba hemen başlıyorum.
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Yararlı bir okuma olması dileğiyle. ^^
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.