Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

565 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Körleşme Elias Canetti'nin 26 yaşında yazdığı ilk romanı- fazla roman da yazmamış zaten kendisi.
Kitle ve İktidar
Kitle ve İktidar
var, yazarın 30 yılını verdiği kitabı,
Marakeş'te Sesler
Marakeş'te Sesler
var anlatı. Oyunları ve farklı kitapları da var. Ama yayınlandıktan sonra Naziler tarafından yasaklanan ve 1981'de yazarın Nobel Edebiyet Ödülü kazanmasında büyük etkisi olan bu kitap için başyapıtı diyebiliriz Canetti'nin. Ülkemizde son zamanlarda popüler olan kitaplar arasında Körleşme (popüler derken Zweig ya da Sebahattin Ali popülaritesinden bahsetmiyorum). Daha çok son dönemde artan Oğuz Atay okurları arasında, Tutumayanlar'a ilham kaynağı olduğu ve kitabın çevrilmesi için Atay'ın özellikle Ahmet Cemal'i ikna ettiği gibi sebepler nedeniyle rağbet görüyor Körleşme'nin,
Ulysses
Ulysses
benzeri bir metin olması tabii çekiciliğini arttırıyor. Ulysses benzeri deyince deyince, bahsettiğim çekiciliğinin yanında korku da geliyor, evet zor bir kitap Körleşme. Benim bir yıla yakın bir okuma sürecim oldu – daha çok kendimden kaynaklı sebeplerden. Yazarın tekniğine alışmak epey zaman istiyor. Ahmet Cemal bu açıdan bayağı yardımcı oluyor okura ama. Kamuran Şipal'in Hesse çevirilerini düşününce “Neden bütün Almanca eserleri Ahmet Cemal çevirmiyor?” diye düşünüyor insan. Tabi böyle meşakkatli bir kitap olunca okuyanların da seviyeleri göze çarpıyor hemen- benimle alakası yok, zaten bir yılda bitirdim ben kitabı- sitedeki Körleşme incelemelerinin büyük bir kısmı üst seviyede, özellikle ayrım yapmadım – okuyunca anlayacağınız gibi çoğu değerli. Duraksadım o yüzden başta bu kitaba farklı bir inceleme yazmakla ilgili. Sonunda en azından görüşlerimi yazmayı düşündüm ve buradayım hala. Evet, orjinali “die Blendung” olan kitap İngilizceye “Auto-de Fe” (İnanç Hareketi- engizisyoncuların cadıları yakması gibi hareketleri için kullanılıyormuş) olarak çevrilmiş. Aslında iki başlık da uyumlu kitaba, körleşmeyi ya da görmemeyi- görmeyi reddetmeyi belki bir çok farklı şekilde görebiliyoruz kitabın içinde. Ve engizisyonun kitapları, insanları yakması gibi dar kafalı insanlar tarafından yok ediliş var kitapta yine, belki de kitabın sonuna bir gönderme. Anlatım tarzı bana 1000kitap.com/kitap/teneke-tr...—'i çağrıştırdı biraz. (Baktım onu Kamuran Şipal çevirmiş:) Gizli bir saçmalık var yazının içinde, insanın hoşuna giden ufak abartılar. Tanrı anlatıcı kullanılmış genel olarak, ama sürekli insanların içine giriyor bu anlatıcı. İnsanların içine girince 3. tekil şahıs olmasına rağmen onların karakterine bürünüyor, onların hayallerini, planlarını, korkularını, isteklerini, davranışlarını onlarla beraber kuruyoruz biz de kafamızda. Bu sadece ana karakterler için değil kitap içinde geçen herkes için geçerli. Mesela bir restorana gittiğinde ana karakterimiz, garsonun onunla ilgili düşüncelerini, çelişkilerini, gelecek planlarını daha bir çok şeyi garsonun düşünce yapısına göre öğreniyoruz. Ya da “iyi bir aile babası” isimli bölümde kapıcının eşi ve kızını sürekli dövmesini maddenin tabiatı gibi yorumluyoruz adamın kafasının içinde. Spoiler uyarısını ekleyip devam edeyim. Üç ana bölümden oluşuyor kitap. Bölümleri de oldukça güzel tasarlamış Canetti. İlk bölümün ismi “Dünyasız Bir Kafa” Kitap boyunca takip edeceğimiz ana karakterimiz olan Prof. Peter Kien' i tanıyoruz bu bölümde. Dünyanın en ünlü sinologu (Çin dili ve felsefesi) kendisi. Hayatı kütüphanesindeki 25000 kitaptan oluşuyor. Bencil, insanları sevmeyen kitaplarından başka hiç bir şeye önem vermeyen birisi- Dünyasız bir kafa yani. İlk bölümde hayatına bir kadın giriyor 8 yıl kadar temizlikçi olarak, daha sonra da “Konfüçyus'un çöpçatanlığı” ile eşi olarak. Burada şunu belirtmek isterim. Kitapta hiçbir karakterle empati kuramıyorsunuz, hemen hepsi kötü insanlar nispeten. Daha doğrusu, emelleri doğrultusunda istediklerini elde etmek için kapasitelerine göre, kendilerince en doğru şeyleri yapan insanlar bunlar ve yaptıkları kötü geliyor bize. Neyse Kien Therese ile evleniyor bir şekilde ve dünyanın sonu başlıyor onun için. Kitaptaki hemen bütün erkeklerde kadınlara düşman bir kafa yapısı var. O dönemdeki toplum yapısını yansıtmak istemiş olabilir diye düşünüyorum Canetti. Evlilikten sonraki o klasik soğuk savaş, normalde olması gerektiğinden daha önce başlıyor bu sevimli ailede. Therese hakimiyetini kurabilmek için her fırsatı değerlendiriyor. Kien düzeninin bozulmaması için tavizler veriyor. Yavaş yavaş odalarını kaybediyor, parasını kaybediyor, dayak yiyor, korunmak için put taklidi yapıyor, bölümün sonunda da evinden ve kütüphanesinden kaçıyor hesap cüzdanı ile birlikte. İkinci bölüm “Kafasız bir dünya”da dışarıdaki hayatını görüyoruz Kien'in. Bu bölümde Fischerle (Fischer'cik) ön plana çıkıyor onlarca karakter arasında. Amerika'ya gidip Dünya satranç şampiyonu olmak isteyen kambur bir cüce - 1972'de dünya satranç şampiyonu olan Amerikalı Bobby Fischer geldi aklıma haliyle, alakasız da olsa. İkinci bölümde çokça giriyoruz bu zeki ama farklı bir ahlak yapısı sahibi cücenin kafasına. Çeşitli yöntemlerle dolandırıyor Kien'i Fischerle, ilk bölümde başlayan körleşme devam ediyor ve yavaş yavaş deliliğe doğru ilerliyor baş karakterimiz. Bu bölümde -ister sürrealist deyin, ister büyülü gerçeklik -bazı imkansız olgular da var, şapka içinde bir iki kütüphanelik kitap taşımak gibi. Ama dediğim gibi bu kitap hayatın karikatürize edilmiş bir yorumu olduğu için o kadar önemsemiyor insan. Kitapla ilgili yapacağım tek eleştiri de bu bölümde, yazarın bazı kısımları gereksiz bir şekilde uzatması , ya da bana öyle geldi biraz. Özellikle Fischerle'nin bazı bilinç akışları sayfalar sürüyor. Zaten kitabın en uzun bölümü burası olmasına rağmen ilk bölümden daha az şey veriyor totalde.Ama toplumun da en iyi analiz edildiği bölüm burası. Son bölüm olan , Kafadaki Dünya'da (evlere şenlik karakterimiz polis eskisi kapıcıyı saymazsak) Kien'in psikiyatr kardeşi giriyor kurguya. Belki kitaptaki tek iyi karakter, ama onun da kendine has özellikleri var. Zihinsel körleşmede yolun sonuna gelmiş kardeşinin yanına geliyor. Her şeyi hallediyor ve eski haline döndürüyor, daha doğrusu böyle düşünerek ayrılıyor daha sonra. Bu bölümde iki kardeş arasında geçen diyalog – Kien kardeşini görünce eski ukala haline geri dönüyor hemen- mizojini ağırlıklı olmasına rağmen oldukça etkileyici. Son kısımda kitap ingilizce ismine yakışır bir şekilde sona eriyor. Kitapta semboller de oldukça önem taşıyor. Mesela Therese (eteğinden dolayı) mavili beyazlı bir midye kabuğuyla ilişkilendirilmiş, Kien kitabın sonuna kadar maviden nefret ediyor bu yüzden, hatta mitoloji ve teolojiden örnekler veriyor kendini haklı çıkarmak için. Başka bir yerde (kendisine para yerine düğme verilen bir dilenciyle ilgili olarak) düğme sembolü öne çıkartılmış. Körleşme, Ulysses kadar zor bir kitap değil elbette, çoğunlukla insan bilinçlerinde dolaşsa da. Ama bende olduğu gibi uzun bir duraklama dönemine girebiliyorsunuz kitabı okurken. Yine de kitabı bitirdiğinizde bir tatmin olma duygusu, ya da bir nevi tamamlanma hissi oluşuyor insanın içinde. Uzun bir kitap bitirdiğiniz için değil, Körleşme'yi bitirdiğiniz için oluyor bu duygu. Böyle kitaplarla edebiyatın tadına varıyor gerçekten insan. Okunması gereken kitaplardan. Zaten Oğuz Atay'a da güvenemeyeceksek kime güveneceğiz bu hayatta değil mi?
Körleşme
KörleşmeElias Canetti · Sel Yayıncılık · 20213,541 okunma
··
1 artı 1'leme
·
3.174 görüntüleme
İclâl okurunun profil resmi
Bugün okuduğum 3. Körleșme incelemesi oldu :) Bu bir işaret mi? :)) Başta verdiğiniz genel bilgiler çok hoştu, 'vay be' dediğim kısımlar oldu. Kitabın bölümlerinin adı da ayrı bir güzel. Böyle bir kitabı çok akıcı anlatmışsınız :)).Elinize sağlık :) Ama yine de bu kitap beni biraz korkutuyor, böyle oyunlardaki bölüm sonu boss'u gibi hissediyorum. Bir okusam level atlayacağım ama vakti gelmemiş gibi. Okusam 'game over' olacak sanki :)
Erhan okurunun profil resmi
Teşekkürler, şöyle bir işaret olabilir, muhtemelen ben paylaşmışımdır diğerlerini de:) O boss için daha Musil var, Ulysses var ne bileyim Broch var- Eco var belki . Bakın yavaş yavaş da olsa okunuyor.
3 sonraki yanıtı göster
Semih Doğan okurunun profil resmi
Ben de okuduğum incelemelerden sonra kitabı “gelecekte okuyacaklarım” listesine ekledim. Acelesi yok, biraz daha beklesin. Anlaşılan şu ki, okunması gereken; ama doğru zamanda okunması gereken bir kitap. Eline sağlık Erhan abi. Etraflıca incelemişsin kitabı. Kitabı okumaya başlamadan önce tekrardan okuyacağım bu incelemeyi. Teşekkürler.
Erhan okurunun profil resmi
Çok teşekkürler, inceleme demeyelim de görüşlerim diyelim rahatsız olanlar varmış galiba:) Aynen dediğin gibi, uygun zamanda- kafanın rahat olduğu belki, oldukça zevk alacağın bir kitap olabilir bu. Şimdi okursan ilerde tekrar okuyacağın bir kitap da olabilir ama. Bu kitaba yapılmış incelemelerin en az yarısı çok güzel gerçekten , onlara da göz gezdirebilirsin uygun zamanda. Sağlıcakla kal
Sergen okurunun profil resmi
Körleşme'ye başlayan herkes 20 günün altında bitiremiyor sanırım. Her gün bitmesini dört gözle bekleyerek 45 günde nihayetlendirdiğim tek kitap..:) Uzun süreli ve yorucu bir okumadan sonra bitirdiğimde etkisini hissettiren bir kitap okumuştum, özellikle P.Kien ve G.Kien arasında, son 150 sayfadaki diyaloglar efsaneydi benim için. Böyle bir kitabı 1 senede okuyup cümlelere dökmek kolay iş değil. Şahsen ben bu sürede bitirseydim ne anladığım meçhul olurdu herhalde:) Çok detaylı bir değerlendirme olmuş Erhan Abi, eline sağlık. Canetti'nin günceleri de çok güzeldir, Körleşme'deki gibi 3. şahısı tercih eder cümlelerinde çok kez. Notları da gözden kaçırma derim.
Erhan okurunun profil resmi
Çok teşekkürler tavsiyeler için, bakacağım. Bir sene abartı biraz, balarını okumuştum geçen sene, totalde son üç dört haftada bitirdim ikinci ve üçüncü bölümü, ara verdim yani. Kitabın üzerine not tutamama gibi kötü bir yanım var, o yüzden hızlı bir üzerinden geçiyorum inceleme yapmadan önce kitabın- aklımda kalan şeyleri de açıyorum sonra. Zaten inceleme diyemeyiz belki de, sitenin sağduyulu insanlarının da belirttiği gibi. Kitapla ilgili fikirlerim bunlar sadece. 250-300 sayfalık çarpık görüşten sonra o diyalog su gibi geliyor insana evet. İnsanın bilgiye olan açlığını gideriyor biraz. Ama onda da hatalı görüş mevcut baya, zaten Canetti kitap boyunca bir şey dayatmaya çalışmıyor hiç anladığım kadarıyla, sadece ortaya seriyor kafasındaki dünyayı ve bizim kafamızı çalıştırmamızı istiyor. Çok sağol tekrar yorumun için.
3 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Esther. Sema okurunun profil resmi
Okuduğum zaman yaklaşık bir buçuk sene önce beni baya içine çekmişti bu kitap. Ulysses'e kadar zirveydi benim için şimdi kaptırdı zirveyi.:) Ancak tabiki hala değerli. Bu şekildeki kitaplar gerçekten insana kitap okuduğunu hissettiriyor. Zevki daha çok arttırıyor gibi geliyor bana. Tekrardan hatırladım kitabı okuduğum andaki hislerimi. Emeğinize sağlık.:)
Erhan okurunun profil resmi
Teşekkürler - Tabi Ulysses'in yeri ayrı:)
Bu yorum görüntülenemiyor
Rahime okurunun profil resmi
Erhan Bey, sitenin ortalamasını yükselten bir okursunuz. Kazara bu siteden ayrılsanız çan eğrisinin şirazesi kayar. :) Böyle güzel incelemeler gördükçe yazın başından beri üzerime çöken tembellikten kurtulup yavaş yavaş eski enerjime dönüyor gibi hissediyorum. Tekrardan okuma hevesi geldi vallahi. Elinize sağlık.
Erhan okurunun profil resmi
Çok teşekkürler, mutlu oldum sizi hayata döndürebildiysem bu incelemeyle. Yalnız dün buralarda olmadığınız belli - yoksa böyle abartı ifadelerle konuşmazdınız hakkımda:) Kitlemizin dışındaki insanlar gerçeğin farkına vardı- yaptığımız o sahte iltifatların, pohpohlamaların. Büyük oyunu gördüler. Yapacak bir şey yok ama, her beyaz yakalı gibi sitenin gerçek sahipleri önünde başımızı eğmekten başka yapacak bir şeyimiz yok. Kitap sitesi de olsa sonuçta, insanların istediği önemli sonuçta. Şimdi düşünüyorum da bunlar da aslında bu kitabın virali gibi bir şey olmuş . Neyse zorlamayayım daha fazla- bu yorumların sizden gelmesi ayrıca güzel, sizin incelemelerinizi de tekrar görmeyi bekliyoruz tabii, kitleniz olarak. Güzel pazarlar.
3 sonraki yanıtı göster
Ebru Ince okurunun profil resmi
Geçmiş olsun kurban no 289 :) Tekrar okumak lazım kitabı değil mi ? :)
Erhan okurunun profil resmi
Çok teşekkürler, atladığım yerler vardır illaki - bir kaç yıl sonra girrmek gerek tekrar.
1 sonraki yanıtı göster
NigRa okurunun profil resmi
Başyapıt olur da Erhan inceleme yazmamış olur mu :) Şuan deli gibi kitap hakkında tartışmak istiyorum, evet zor evet insanı bezdiriyor ama bitince de acayip bir tatmin duygusu sarıyor insanı siz de belirtmişsiniz zaten. Demişsiniz ya empati kuramıyoruz karakterlerle sadece kötü olmaları değildi beni rahatsız eden bir şekilde kendilerini haklı olduklarına ikna etmeleri daha sinir bozucu geldi. Özellikle de Therese ! Bir de sonunda şüpheye düştüm bütün kitap boyunca nasıl fark etmiyorsun diye beni delirten Kien tüm olan bitenin aslında farkında mıymış da "bilerek görmezden gelme" oyunu mu oynamış yoksa ben mi öyle olsun istedim bilemedim. :)
Erhan okurunun profil resmi
Kİen belki de o ortadaki bezdirici periyotta (hem okuru hem kahramanını bezdiren) fark etmişiştir olan biteni. Yani başlarda kendi dünyasında (Ya da dünyasız kafasında) yaşadığı kesin gibi, yani bir sorunları öteleme , görmezden gelme yok gibi bence. Ama kafasız dünyada, sürekli dayak yeyince frp oyunlarındaki intelligence'in yanına wisdom da ekleniyor bir şekilde galiba. Ama kafadaki dünya da, ne kadar kitapi içindeki en tatmin edici bölüm de olsa, sonuçta dönemin dünyası. Bize ters gelen yerler hala mevcut. Ve evet kitaptaki hemen herkes haklı olduklarına inanıyorlar., tıpkı çevremizdekilerin yüzde doksan dokuzu gibi. Yani o dönemin dünyası dedim ama değişen çok da fazla bir şey yok:) Tekrar hatırladım bu arada Therese'yi ve soğudum hayattan:) Çok teşekkürler.
1 sonraki yanıtı göster
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.