Semih eline sağlık, tamamıyla kendi fikirlerini içinden geldiği gibi yazmışsın. Ben kitabı da okumadım, belgeseli de seyretmedim. Ama belgesel vizyona girdiğinde dönen tartışmaları dün gibi hatırlıyorum. Ülkenin tek gündemi oldu o dönem, mecliste bile tartışıldı bu mevzu.
Can Dündar, Mehmet Ali Birand ekolünden yetişen bir gazeteci. Oradan gelen pek çok gazeteci gibi (Cüneyt Özdemir, Mithat Bereket, Fatih Portakal, Rıdvan Akar vs) araştırmacı, soruşturmacı yönü kuvvetli, belgeselci bir kimliğe sahip.
MİT tırları haberini de iki şekilde ele almak lazım. Haberin kaynağı bana göre de FETÖ’dür. Ancak haberin servis edildiği dönemde FETÖ yapılanması ortaya çıkmamıştı. Can Dündar bana göre o haberi habercilik İçgüdüsü ile yaptı. Ancak FETÖ sonradan ortaya çıkınca, Can Dündar da bu işin bir parçası olmuş oldu. Tabii bu tip konularda hiçbir zaman kesin konuşmamak lazım. Derinlerde çok farklı mevzular olabilir.
Konumuza dönersek, bu tarz tarihi filmlere, kitaplara çok fazla anlam yüklememek gerekir. Zaten bu tip işlerde gerçek ile kurgu ister istemez birbirine karışır. Atatürk bir belgesel ile yıkılacak ya da yüceltilecek bir lider değil. Her insan gibi yaşarken onun da zaafları olmuştur. Ancak toplum olarak bizi ilgilendiren husus kurduğu cumhuriyet ve getirdiği inkılaplar olmalıdır.
Sen de zaten kitabı okurken olaya bu şekilde bakmışsın. O açıdan örnek bir okuma olmuş bence:) Tekrardan emeklerine sağlık... Selam ve sevgilerimle...