Merhabalar. Küçükken ben de yaz tatilinde camiye Kur'an kursuna gittim. Öncesinde annemle yatarken dualar okur, ramazanda teravih namazlarını kılardım. Evet daha 5 yaşındayken hatırlıyorum. Bir köyde büyüdüm, kışın tek odada sobanın dibinde yaşardık. Çeşmeler kapatılırdı çünkü boruların içerisindeki su donunca patlıyordu. Banyo yapmak, bulaşık yıkamak, tuvaletimizi yapmak bile düşündürürdü hepimizi. Kapıyı açtığımızda dehşet soğuk hava dalgası yayılırdı. Hatta o tek odanın penceresini dışarıdan saydam muşamba ile kapatırdık. İşte böyle bir ortamda ( malum bizim küçüklüğümüzde ramazan kış ayındaydı) annem güğümde ısıttığı su ile 5 yaşında olan bana abdest aldırır, en güzel kıyafetleri giydirir, başıma yazma bağlar beni camiye götürürdü. Cami de buz gibi olurdu. Annem caminin sobasını yakar, birazdan burası sıcacık olacak kızım ellerini hohla ısıt derdi. O kadar hoşuma giderdi ki bütün bunlar ve sonrası. Hocanın sesini duyuşum, insanların gülümsemeleri ve huşu içinde aynı hareketleri yapıp hep önlerine bakmaları. İlk günden son güne bir ay boyunca, her gün şevk duyardım. Ki hala aklımdalar. Sıkılıp ağlayan çocuklardan olmadım hiç.
Büyüdükçe, gördükçe ve yaşadıkça ben de varoluşsal sorular sordum. Ateist düşüncede olan biriyle ilk lisede karşılaştım, hatta onunla konuşmamıştım. Üniversitede Hristiyan arkadaşıma inanamamıştım. (Müslüman dini dışında olduğuna). Ve yaşadığım kayıplarımla tevekkülde zorlandım. Ama bütün hayatım boyunca hep kutsal bir varlığın olduğunu sezdim. Her gün bir sürü mucize gördüm. Hala da görüyorum.
İnsanlar kötü , insanlar iyi, insanlar güçlü, insanlar zalim, nankör, merhametli, kibirli, yardımsever, hırslı,.. İnsanlar bir sürü şey yaşıyor. İyi, kötü, acı, hastalık, zenginlik-lüks, sefalet-açlık, sevgi, ihanet... İnsanların hayattaki karşılaştığı zorluklar ve karşılarındaki tutum farklı farklı; birbirlerine karşı davranışları, düşünceleri de öyle. Zaten birlikte yaşamak imtihanı doğuruyor. ( İnsan dışında doğayla, hayvanla birlikte yaşamak da öyle) Peki bir insanın iyi olması için neden ne? Yani kötü olan biri ne kaybediyor ki? Benim buraya küfür yazmamı ya da yan odadaki annemi öldürmem nolur ki? Bir katil katil olmuşsa nolmuş? Bir insan tecavüz etmişse ne yani? Başkalarının özgürlüğünün kısıtlandığı yerde benim özgürlüğüm neden bitiyormuş?
Eğer ölümden sonra her şey bitecekse neden kafama takayım ki böyle şeyleri. Doğru cümle mi kurdum, yanlış mı anlaşıldım, üzdüm mü? Ne önemi var. Çok saçma ya. Nasıl ki hepimiz uyuyoruz, hepimiz doğduk ve öleceksek; uyku gibi ölüm gibi doğum gibi eşit olmalı her şey. ( Ki bunlarda da bir dengesizlik var.: Zorlu/kolay doğum, kolay/zor ölüm , tatlı uyku/kabus.. Ama hepimizde olan şeyler) Herşey bittiğinde ve o sonsuzluk yaşanacağı zaman bence yaptıklarımız ortaya dökülecek ; herkese sınav sonucu ve yerleştirilen yer bildirilecek. Herşey bitecekse ne anlamı var ki.
Siddhartha yı yeni okudum. Orada Siddhartha diyor ki, bilgelik öğretilemez, anlatılamaz. Çocukların tanrı çiziminde somut resimlerinin farklılığı gibi; her kişi, tanrıyı soyut olarak; yaşadıklarında, gördüklerinde(çevresini), hissettiklerinde bulabilir. Herkesin aklına geliyordur varoluşsal sorular ve bence bu çok doğal. Taklidi iman yapanlar olarak bahsettiğiniz insanlar da sormuştur. Din çok hassas ve yargılamamak lazım hiç kimseyi. Çünkü her şey karmaşık. İnanmak çok zor. Ve bir arkadaşım "la" Arapçada yok demektir, iman-inanc için önce yok demek gerekiyordur belki de.
Giyim ve tarz konusunda da yazmışsınız. Benim de şahit olduğum durum bir insan nasıl teseddur giyinmeli, yok efendim şu kıza bak başı kapalı ne giymiş daracık , kısa, boynu gözüküyor, makyajlı bla bla. Bunları hem teseddur giyinmeyen bayanlar hem de teseddur giyinen bayanlar, başka örtülü bayanlar hakkında konuşuyor. Bilmiyorum bence kimseyi ilgilendirmez. Belki sadece hoşuna gittiği için takıyordur, belki de inancı gereği. Ne kadar meraklıyız ve yargılayıp damgalamak için didinip duruyoruz.