Aşık olunca da büyür göz bebeği; demek ki aşık olunan hep uzaktadır.
Aradaki mesafenin verdiği acıyı azaltmak için, maşuka “Göz bebeğim!” diye hitap edilir.
I.
Varamaz elim
Ayvasına, narına can dayanmazken,
Kırar boynumu yürürüm.
Kurdun, kuşun bileceği hal değil,
Sormayın hiç
Laaaaal…
Kara ferman çıkadursun yollara,
kendime abanıyorum anne.
insanlığın damarındaki kandık...
insandık yenildik, çok yaralandık...
şimdi hangi suya vardımsa birbirini boğazlıyor sığlar...
rüzgarlar havayı kirletiyor ya da esmiyor,
veya yükünü dağlara çözüyor
ve o dağlar serçe parmağa akan pınarlarımızı kurutuyor...
ağaçlar her mevsim sonbahar ürüne durmuyor
toprak avuç ayası kadar
Ezan esnasında şehadet cümleleri okunurken başparmakları öpüp gözlere sürmek câizdir. Fakihlerden bir topluluk, bu amelin güzel olduğunu da söylemiştir.
Bu fakihlerden biri olan Şeyh Ebü'l-Hasan Ali b. Ahmed b. Mükerrem es-Saîdî el-Adevî el-Mâlikî, Şeyh Ali b. Halef'in [rahmetullahi aleyhimâ] -Sonra başparmaklarını öper- sözünden sonra
Azıcık bir sabah kalmıştı, ama dışarıda, göz kamaştırıcı güneşte, sabahın ölümü vardı yalnızca. Sabah bitti artık, benim güzel bebeğim, sabah bitti, umut bitti, öğle saatinin korkunç felaketi bu.