l Yaşar Kemal’in destansı anlatımı ile geleneklerin, sevginin anlatıldığı, bir kır atın, bir tutam saçın bazen namus demek olduğunu anlatan epik bir masal.
l Öncelikle ben Yaşar Kemal'in mistik anlatımına ve betimlemelerine hayranım. Bir Dedenin torununa masal anlatırken, torunun duygularıyla her sayfayı merakla çevirip okudum. Herkesin
Kulağımda ezgiler,
Gözümde puslu görüntüler,
Dimağımda hikayeler,
Yüreğimde titreyişlerle
bitti kitap.
Yaşar Kemaldir bu,bütün duyularınıza hitap
eder...
Ağrı Dağı karşımda tüm kişiliğiyle yükselirken kendimi zor tutuyorum: Tepesine tırmanabilsem... Yaylarına çıkıp ak kuşu, renkli küçük çiçekleri görebilsem... Bahar da yaklaşıyor, acaba hala
Merhaba herkese,
Kitabımı tanıtmak amacıyla sizlere sesleniyorum: Çocuk yazınına ilk adımımı "Kuş Kuş Ellerim" adlı şiir kitabıyla attım.
Şiirlerimin çocukların dünyasında bir karşılığı olacağını düşünüyorum. Çünkü bu şiirler "pır pır okuyor, mavi bir kardeşlik türküsü söylüyor, yıldızlarla söyleşiyor."
Çocukların arasına karışıp onları oyunlara davet ediyor.
Asla çocuğa parmak sallamıyor, çocukla birlikte düşünüyor, düşlüyor, sorular soruyor.
Kara kedileri sevmeyi de sezdiriyor.
Kuş kuş ellerini cesurca havaya kaldırmayı da...
Umarım kuş kuş olur da kitabım, bütün çocukların ellerine konar.
Bu kanal aracılığıyla doğrudan çocuklara ulaşamayacağımı biliyorum. Duyarlı insanlardan bir umut, bin umut...
Not: kayseriekspreshaber.com/mobil/haber/mas...
Kuş Kuş EllerimGülbahar Aygün · Arden Yayınları · 20208 okunma
Göynümde bir yalım.. Ciğerlerim duman... Döşümde inceden bir acı.. Gözümde yaş... Tam direğinde burnumun bir sızı ile kalakaldım..
Mertlik.. Yiğitlik.. Adalet.. Bir olmak.. Zalime karşı durmak.. Zulme başkaldırmak.. Sevda.. Karalar bağlamış sevda.. Ni ararsan var ola bu kitapta.. Yaşar Kemal sen hiç yitme, her kitabınla yeniden tekrar tekrar
Telefon çalıyor yine. En beklenmedik bu saatte.
Acı bir haber gelecek çok eminim hem de.
Öyle durduk yerde, bu saatte çalmaz telefonum bilirim, vardır mutlaka bir sebebi. Yıllardır hep böyle çalarak acı bir haberi verdiği gibi.
Bazen uykum kaçar ve düşünmek zorunda kalırım çoktandır görmezden geldiklerimi. Bir günü uğurlayıp , başka bir günü
Türk edebiyatının yine geç kaldığım eserlerinden birini daha okudum. Okudukça azalır, diye düşünmeme rağmen her yeni eserde "Bunca zaman nasıl okumamışım!" diyorum. Şu "kendi değerlerimizi tanıma" işini biraz daha önemseyip okullarımızda bu hassasiyetle hareket etsek iyi olacak!
Yaşar Kemal, Türk edebiyatında okumuş olduğum
Yine bir hikaye okuma görevini tamamladık.
Çocukken okuduğum ama şimdi okuyunca daha farklı düşünceler bırakan Ömer Seyfettin eserlerinin birini daha tekrar tekrar okudum. Devletine her haliyle bağlı olan Tosun Bey'in hüzünlü bir öyküsünü barındıran güzel bir eser. Okuyun, okutun derim.
Kitapla kalın...
Bir kuş olur ucarsınız Küp gölünün üzerinde döne döne...
Ahmet gelir öteden beri, çıkarır kavalını çalar en güzel haliyle Ağrı Dağı öfkesini. Gülbahar'ı görürsünüz. O en güzel kız, o en güzel kır ata binip geliyordur yarine doğru. Memo açmıştır zindan kapılarını canı pahasına, bir saç teli uğruna. Ahmet'in yüreği kora dönmüştür yaktığı Ağrı dağı gibi...
Sonu hüzünlü biten bir destan, bir masalsı aşk. Yine kelimeleriyle resim çizen adam Yaşar Kemal'den şiir tadında bir efsane.
Ağrıdağı EfsanesiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202227,3bin okunma
youtu.be/zpH-wGJjQS4
Kulağımda Ağrı Dağı'nın Öfkesi,
Ak kuş gelip kanadını Küp Gölü'ne batıracak.
Bitmez bu diyârın efsaneleri,
Yetmez Yaşar Kemal'e övgüler,
Az gelir Ağrı Dağı'na ağıtlar.
Kulağımda Ağrı Dağı'nın Öfkesi..
Ağrı Dağı öfkeli, Ağrı Dağı taşkın, Ağrı Dağı sevdalıya sevdalı.. O dağdır ki kendisine
“Gülbahar orta boylu, dolgundu. Duru, açık bir teni vardı. Buğday benizliydi. O, kız kardeşlerinden başka türlüydü. Ağrı Dağı kadınları gibi üst üste dökmeli fistanlar giyer, saçlarını kırk örgü yapardı. Gerdanlığı altındı. Ayak bileklerine Ağrıdağı kadınları gibi altın, inci, zümrüt halhallar takardı. Çok zekiydi. Az konuşur, hep inceden gülerdi. Öteki kardeşleri erkek olsun, kız olsun, saraydan çok az dışarı çıkar, çok az halkın arasına katılırlardı. Gülbahar böyle değildi. O, hep halkın arasındaydı.”