Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Böyle olmasını istemezdim ama hep olurdu. Dünyanın bütün Kızılderilileri yenilir, Spartaküs kaybeder, gün batarken sararır, kuşlar döner, Sadri Alışık denilen hergele, her filminde ağlardı. O ağladıkça ben de ağlardım. Nedenimi bilmez ağlardım. Ağladıkça Sadri'ye kıl kapar gıcık olurdum. Üçüncü şahıs olarak kalışına, hep gidici kadınları sevişine, bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi duruşuna, Sadri'nin bu mecburiyetlere, giden kişinin özgürlüğü olarak bakıp, ona ihanet etmemek için kendine ihanet edişine.
Recep Çavuş: "Beni dinleyin çocuklar, dedi. Ben, bu dağların nesini severim biliyor musunuz? " Memed, gülümsedi: "Yok, dedi. " Recep Çavuş: "Gün batarken ağaçlarını. Gün batarken hani ağaçlara pare pare ışık düşer. İşte onu. "
Reklam
“Böyle olmasını istemezdim ama hep olurdu. Dünyanın bütün Kızılderilileri yenilir, Spartacus kaybeder, gün batarken sararır, kuşlar döner, Sadri Alışık denilen hergele, her filminde ağlardı. O ağladıkça ben de ağlardım. Nedenimi bilmez ağlardım. Ağladıkça Sadri’ye kıl kapar gıcık olurdum. Üçüncü şahıs olarak kalışına, hep gidici kadınları sevişine, bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi duruşuna, Sadri’nin bu mecburiyetlere, giden kişinin özgürlüğü olarak bakıp, ona ihanet etmemek için kendine ihanet edişine...
Sayfa 19
Çıt'ın nasıl bir şey olduğunu henüz bilmiyordum. İçimden öyle geliyordu. Başka bir son düşünemiyordum. Böyle olmasını istemezdim ama hep olurdu. Dünyanın bütün Kızılderilileri yenilir, Spartaküs kaybeder, gün batarken sararır, kuşlar döner, Sadri Alışık denilen hergele, her filminde ağlardı. O ağladıkça ben de ağlardım. Nedenimi bilmez ağlardım. Ağladıkça Sadri’ye kıl kapar gıcık olurdum. Üçüncü şahıs olarak kalışına, hep gidici kadınları sevişine, bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi duruşuna, Sadri’nin bu mecburiyetlere, giden kişinin özgürlüğü olarak bakıp, ona ihanet etmemek için kendine ihanet edişine...
Recep Çavuş: "Beni dinleyin çocuklar," dedi. "Ben, bu dağların nesini severim biliyor musunuz?" Memed, gülümsedi: "Yok," dedi. Recep Çavuş: "Gün batarken ağaçlarını. Gün batarken hani ağaçlara pare pare ışık düşer. İşte onu."
Sayfa 228Kitabı okudu
Başka bir son düşünemiyordum. Böyle olmasını istemezdim ama hep olurdu. Dünyanın bütün Kızılderilileri yenilir, Spartaküs kaybeder, gün batarken sararır, kuşlar döner, Sadri Alışık denilen hergele, her filminde ağlardı. O ağladıkça ben de ağlardım. Nedenini bilmez ağlardım. Ağladıkça Sadri’ye kıl kapar gıcık olurdum. Üçüncü şahıs olarak kalışına, hep gidici kadınları sevişine, bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi duruşuna, Sadri’nin bu mecburiyetlere, giden kişinin özgürlüğü olarak bakıp, ona ihanet etmemek için kendine ihanet edişine...
Sayfa 19 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hegel minevra kuşu gün batarken uçuşa geçer, derken tarihi süreçlerin de ancak tamamlanırken anlaşılmaya başlayacağını söylemek istemişti.
Recep Çavuş: "Beni dinleyin çocuklar, dedi. Ben, bu dağların nesini severim biliyor musunuz? " Memed, gülümsedi: "Yok," dedi. Recep Çavuş: "Gün batarken ağaçlarını. Gün batarken hani ağaçlara pare pare ışık düşer. İşte onu. "
Cehalet içinde yüzen Avrupa'nın kalkınması
Avrupa, uzun süren uykusundan uyandı. Çılgınlar gibi yatağından fırlayarak, gaflet ve cehaletle geçen zamanını telafi etmeye, hedeflerine doğru hızla ilerlemeye, tabiri caizse kanatlarını var gücüyle çırparak uçmaya başladı. Yeryüzündeki çeşitli güçleri emrine alıyor, kainatın esrarını çözüyor, Yeni Yeni kıtalar ve denizler keşfediyor; ilimde, teknikte ve hayatın bütün sahalarında yeni yeni fetihler yapıyordu. Bu kısa müddet içinde ilmin bütün dallarında birçok bilgin ve dahiler yetiştirdi. Bunlardan başka, eski düzeni yıkıp yerine yepyeni bir düzen kuran, ilimde yeni çığırlar açan büyük şahsiyetlerin yanında kaşif ve seyyahlar da yetiştirdi. Bazı milletlerin ve toplumların yıldızları batarken bazıları doğuyordu. Batanlar doğuyor, Doğanlar batıyordu. O devirde bir saat, bir güne ve hatta günlere bedeldi. Bir gün ise değil bir yıl, asırlar değerindeydi. Bir saat kaybeden bir asır kaybetmiş oluyordu. Fakat bu devirde Müslümanlar saatler, günler değil; asırlar, nesiller kaybettiler. Öbür tarafta Avrupa milletleri her saniye ve her dakikalarını değerlendirerek, hayat meydanı'nın her cephesi'nde büyük adımlar attılar; birkaç yıl gibi bir zaman içinde asırlar kazandılar.
Ölüm bana günde iki kere göz kaş eder. Gün doğarken ve gün batarken
Reklam
Senin İçin (Cenap Şâhabettin)
Seni dinlerken olur kalbim uçan kuşlara eş, Gün batarken sanırım gölgeni bir başka güneş...
“Dünyanın bütün Kızılderelileri yenilir, Spartaküs kaybeder, gün batarken sararır, kuşlar döner, Sadri Alışık denilen hergele, her filminde ağlardı. O ağladıkça ben de ağlardım. Nedenini bilmez ağlardım. Ağladıkça Sadri’ye kıl kapar gıcık olurdum. Üçüncü şahıs olarak kalışına, hep gidici kadınları sevişine, bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi duruşuna, Sadri’nin bu mecburiyetlere, giden kişinin özgürlüğü olarak bakıp, ona ihanet etmemek için kendine ihanet edişine...”
"- Ortak bir kurtuluş yok, dedim. - Var, dedi. Olmalı. Bu köhne geminin üstünde yaşasak bile var. Gemi su almaya başlasa bile var. Kayalara çarpsak bile var. Batarken bile var. Suyun dibini boylasak bile var. Giderek, asıl o zaman var diyesim geliyor. Gerçek bir umutsuzluktan doğan gerçek bir kurtuluş. Bir gün göreceksiniz bunu."
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.