Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ölüm bana günde iki kere göz kaş eder Gün doğarken ve gün batarken
Sayfa 112
Sizin de yazın havanın kapalı ve yağmurlu olduğu bir gündüz vakti yatıp uyuduğunuz ve gün batarken uyanıp gözlerinizi açtığınız, yağmurdan sonra havadaki kokuyu hissettiğiniz, ''Böyle bir akşamda uyumak ne ayıp'' diye düşündüğünüz ve bahçeye çıkıp yaşamın sevinçlerine kendinizi kaptırmak için hemen yerinizden fırladığınız oldu mu hiç?
Sayfa 6 - İş BankasıKitabı yarım bıraktı
Reklam
Eyüp Sultan!... bu belde-i emvât bir dâru's-serairdir. Onun tarafeyni, mezar taşlarıyla aralanan, alçacık damlı, köhne, evlerle muhât daracık sokaklarında, İstanbul'un sair mahallâtı halkından, her hususta tamamen farklı, tamamen başka bir cihan yaşar. Ölüler arasında otura otura alem-i gayba, derin bir itikad ile merbût olan ora sekenesinin hissiyyatını okşayacak her türlü esbab o dar sokaklar içerisinde mevcuddur. Sıtma bağlayanlar, sarılığa siyile karşı nefes edenler, esrâr-ı gaybı keşf eyleyenler, büyü yapanlar hülâsâ sâfiyet-i beşerden müstefîd olarak te'mîn-i maîşet kılanlar ekseriyetle o semtte mekan tutarlar.
Şu dağların meşeleri karanlık, Etekleri olur çayır çimenlik Kızanlarla burda eder yarenlik, “Sarı Zeybek şu dağlara yaslanır, Yağmur yağar, pusatları ıslanır”.Sarı Zeybek şu dağların eridir, Dağlar onun bütün yoğu varıdır. Kendi sarı, bindiği at dorudur; Attan inip şu dağlara yaslanır, Gözü dalar, bakışları puslanır.Sarı Zeybek dağdan dağa
"Böyle olmasını istemezdim ama hep olurdu. Dünyanın bütün Kızılderilileri yenilir, Spartaküs kaybeder, gün batarken sararır, kuşlar döner, Sadri Alışık denen hergele her filminde ağlardı. O ağladıkça ben de ağlardım. Nedenimi bilmez ağlardım. Ağladıkça Sadri’ye kıl kapar gıcık olurdum. Üçüncü şahıs olarak kalışına, hep gidici kadınları sevişine, bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi duruşuna, Sadri’nin bu mecburiyetlere, giden kişinin özgürlüğü olarak bakıp, ona ihanet etmemek için kendine ihanet edişine…"
Bir Haziran akşamında Gün batarken, maviye bürün de gel Yokluğun karanlık.
Reklam
Benim isteğim ortak bir kurtuluş.
Şu anda da ışık mışık gördüğüm yok. - Nasıl olur? dedi. Nasıl olur anlamıyorum. Capcanlı, kıpır kıpır, tam karşımızda ve bize doğru yaklaşıyor. - Hayır, görmüyorum, dedim. Eğer sen görüyorsan... Omuzlarından tuttum. Amaamı sezdi. - Hayır, dedi. Hayır, kendi yapamadığınız bir şeyi bana yaphrmaya kalkışmayın. - Madem ki görüyorsun ışığı, atla,
Bir tek şunu söylesem yeter belki: Yedi rengi var güneşin, ama bize kalan Turuncudur, gün batarken akşam vakti...
Sayfa 266
Hırsız
Çakır, kayığı denize, korka kor ka, kutsal bir varlığa dokunurcasına ürkek, sevinçli, mutluluktan taşarak ... Mahallenin tüm insanları bu mutluluğu seyre denizin kıyısına çıkmıştı. Çakır bir kuş gibi atladı kayığa, bir kuş gibi Güvercin bir anda kendisini açıkta buldu. Gittikçe soldu, yi tti, si li ndi, denizin ışığının içinde eridi. Çakır gün batarken geri döndü. Sırılsıklam olmuş titriyordu. Balıkları mavi ağa sarmıştı. Balıklar mavi ağda çırpınıyorlardı. Hemen orada, herkesin gözü önünde balıkları ikiye böldü, bir parçasını bana verdi, öbürünü de gene ağa sardı, koşarak yola düştü. Akşam Nusret Bey eve geldi:
Hırsız
Çakır, kayığı denize, korka kor ka, kutsal bir varlığa dokunurcasına ürkek, sevinçli, mutluluktan taşarak ... Mahallenin tüm insanları bu mutluluğu seyre denizin kıyısına çıkmıştı. Çakır bir kuş gibi atladı kayığa, bir kuş gibi Güvercin bir anda kendisini açıkta buldu. Gittikçe soldu, yi tti, si li ndi, denizin ışığının içinde eridi. Çakır gün batarken geri döndü. Sırılsıklam olmuş titriyordu. Balıkları mavi ağa sarmıştı. Balıklar mavi ağda çırpınıyorlardı. Hemen orada, herkesin gözü önünde balıkları ikiye böldü, bir parçasını bana verdi, öbürünü de gene ağa sardı, koşarak yola düştü. Akşam Nusret Bey eve geldi:
Reklam
Böyle olmasını istemezdim ama hep olurdu. Dünyanın bütün Kızılderilileri yenilir, Spartaküs kaybeder, gün batarken sararır, kuşlar döner, Sadri Alışık denen hergele her filminde ağlardı. O ağladıkça ben de ağlardım. Nedenimi bilmez ağlardım. Ağladıkça Sadri’ye kıl kapar gıcık olurdum. Üçüncü şahıs olarak kalışına, hep gidici kadınları sevişine, bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi duruşuna, Sadri’nin bu mecburiyetlere, giden kişinin özgürlüğü olarak bakıp, ona ihanet etmemek için kendine ihanet edişine…
Rasulullah Efendimiz (sav) buyurdular: Her gün güneş batarken iki melek gönderilir. Onlar yeryüzündekilere şöyle seslenir: --Allah'ım! Malını infak eden cömertlere harcadığından fazlasını ver. Malını harcamayan cimrilerin de mallarını helak et ( Tergib ve Terhib Hadis kitabı cilt 6 sh 157) Bu hadisi şerifi ibni Hanbel, ibni Hibban ve Hakim rivayet etmişlerdir
Küçük mutluluklar denilen şeyleri doğru dürüst değerlendirmesini bilirseniz, bunların aslında büyük, hem de çok büyük mutluluklar olduğunu anlarsınız. Örneğin, bütün bir yaz gününü, Anadolu yollarında toz toprak içinde külüstür bir otobüste geçirdikten sonra, akşamleyin küçük bir kıyı kasabasına varmışsınız. Ucuz bir pansiyonda soğuk bir duş yapıp, kumsaldaki kır gazinosuna gidiyorsunuz. İki ayağınız suya değecek biçimde masanızı denize doğru çekiyorsunuz. Garson, beyaz peynirinizi, kavununuzu ve rakınızı getirdikten sonra, hiç kimse görmeden usulcacık ayakkabılarınızı çıkarıp, bütün gün sıcaktan pişen ayaklarınızı bileğinize kadar serin denize sokuyorsunuz. Ve güneş karşınızda batarken rakınızı yavaş yavaş içiyorsunuz. Sorarım size, büyük bir mutluluk değil mi bu küçük mutluluk?
"Gün bitince hayatım birçok hayata değecek, güneş batarken iyi kötü sayısız iz bırakacak, ben de hep bunu ister; bunu dilerim. Hayatım başkalarına değerek çoğalsın diye."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.