Bu listeyi daha kolay ulaşabileyim diye buraya yazıyorum. Bu liste Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin SDT dersinde verilmiş okuma önerileridir. Sizlerin de ilgisini çekebilir. Herkese keyifli okumalar. [Toplumbilim Öneri listesi için bakınız; #29219488]
1)Alâeddin Şenel: İlkel Topluluktan Uygar Topluma
2)Alâeddin
Neden tarıma dünyadaki diğer bölgelerden önce Meksika'da, Çin'de, Afrika'da, And'larda... başlandı? Neden Amerika yerlileri Avrupa'yı değil de Avrupalılar Amerika'yı işgal etti? Neden yazı ilk kez başka bir bölgede değil de Mezopotamya'da icat edildi?
Dünya tarihiyle ilgili bunlara benzer daha birçok soru akla
"Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok, burada dursun."
Birhan Keskin, fakir kene
"Sabahları kitap mürekkebinin kokusunu içime çekmeyi severim."
~~~Meksika, hüzünlü insanlarla mutlu çocukların ülkesi~~~ diyerek başlayan söz unutulmaz kitap başlangıçları arasında olacaktır benim için...
20. yüzyılın 2.nci yarısında roman sanatına kendi damgasını vurmuş yazarlardan 1i olan Fuentes'in, yazar olma yolundaki 2başyapıtından 1isi ~Doğmamış Kristof~ Meksika tarihini öğrenmeye yönelik 1kitap olup,
İspanyollar denizcilikte ilk gelişen ülkelerdendi, yağmacı bir politika benimsediler. Güney Amerika topraklarında, 1400- 15OO'lü yıllarda, tarihin en büyük soykırımlarından birini gerçekleştirdiler. Birçok halk, dil ve kültür bu dönemde yok oldu. İspanyollar gelmeden önce bölgede 30 ile 50 milyonu bulan yerli nüfusunun, 40 yıl içinde 4 milyona düştüğü tahmin ediliyor. İspanyolların amacı basitti: Kendilerinden aşağı gördükleri bu insanları emirleri altında çalıştırmak ve bölgenin doğal kaynaklarına el koymak.
Bu dönemde Avrupa'da sermaye birikimi başladı. Özellikle İngiliz ve Fransızlar, bölüşümden pay almak için diğer kıtalara fetih hareketlerine başladılar. Bu fetihler asimilasyon ve soykırımlarla sonuçlandı. İngilizler İspanyol yağmacılığının aksine koloniciliği benimsemişti. Fethettikleri yerlerden Avrupa'ya köle taşımak yerine kendi tüccar ve din adamlarını bölgeye göndererek, yerlileri asimilie edip kendileri için çalıştırıyorlardı.
Güney Amerika yerlileri arasında, ölmüşün adini, yaşayanların huzurunda anmak en korkunç tecavüz sayılır ve cezası kendini asmaktan daha hafif değildir.''
Avrasya kökenli, özellikle şu an hala Avrupa'da ve Doğu Asya'da yaşayan halklar ile Kuzey Amerika'ya göç etmiş olanlar, zenginlik ve güç bakımından dünyaya egemen olmuş durumdalar. Afrikalıların çoğu da içinde olmak üzere öteki halklar Avrupa'nın sömürgesi olmaktan kurtuldular ama zenginlik ve güç bakımından çok gerilerde kaldılar. dahası Avustralya'nın, Kuzey, Orta ve Güney Amerika'nın, Güney Afrika'nın yerli halkları artık kendi topraklarının efendisi bile değiller, Avrupalı sömürgeciler tarafından katledildiler, boyunduruk altına alındılar hatta bazı durumlarda tamamıyla yok edildiler.
o bakımdan çağdaş dünyada görülen eşitsizliklerle ilgili soruyu şöyle sormak gerekir: neden şu anda Avrupalı ve Asyalı halklar zenginlik ve güç sahibi de başkaları değil? örneğin neden Amerika, Afrika ve Avustralya yerlileri gidip Avrupalıları ve Asyalıları öldüremedi, egemenlikleri altına alamadı, onların köklerini kazıyamadı?
16 ve 17. yüzyıllarda Avrupa'nın gücü öylesine arttı ki, dünyanın geri kalanı bu duruma uyum sağlamak veya ortadan kalkmak seçenekleriyle karşı karşıya geldi. Güney Amerika'nın ucundaki Fuji yerlileri ve Tazmanya sakinleri gibi gruplar, beyaz adamın hastalıkları, alkolü ve sürme politikası sonucu tamamen silindiler. Kuzey Amerika yerlileri ve Avustralya Aborijinleri gibi başka gruplar, neredeyse tüm topraklarını ve özgürlüklerini Ingiliz sömürgecilere kaptırdılar.
Ölmüşün adından sakınmaya, kural olarak son derece şiddetle uyulur. Örneğin Güney Amerika yerlileri arasında, ölmüşün adını, yaşayanların huzurunda anmak en korkunç tecavüz sayılır ve cezası kendini asmaktan daha hafif değildir. İlk bakışta bir adın söylenmesinin niçin bu kadar yasak olduğunu kestirmek kolay değildir; fakat onun birlikte getirdiği tehlikeler bundan sakınmayı gerektirecek birçok ilginç ve önemli önlem yaratmıştır. Bunun için Afrika'da Masailer ölünün adını, ölür ölmez değiştirerek bu tehlikeden kurtulmanın hilesini bulmuştur; o zaman ölünün yeni adı hiç korkmaksızın söylenebilir ve bundan sonra yasaklar eski adın üzerinde kalır. Ruhun bu yeni adı bilemeyeceğine ve onu bulamayacağına inanılır. Adelaide ve Encounter Körfezi'ndeki Avustralya yerlileri o kadar tutarlı bir biçimde dikkatlidir ki, bir ölüm olması durumunda aynı adı ya da ona benzer bir adı taşıyan hemen herkes adını değiştirir.