Yirminci yüzyılın en önemli düşünür ve devlet adamlarından biri olan Aliya İzetbegoviç, "Doğu Batı Arasında İslam" adlı bu başyapıtta, zihnimizde standartlaşmış, içi boşaltılmış birçok kavramı yerinden sarsarak bizi bunlar üzerinde yeniden düşünmeye sevk ediyor.
Yaratılış ve Evrim, Kültür ve Medeniyet, Toplum ve Topluluk gibi iç içe
Öncelikle şunu söylemeliyim; eğer ki ataerkilliğin devam etmesini umuyor, erkeklerin kadınlardan her açıdan üstün olduğunu düşünüyor ve erkeklerin her işin üstesinden geldiğini ancak kadınların sadece annelik yapmak, erkekleri memnun etmek ve çocuklarına iyi bir terbiye vermekle yükümlü olması gerektiğini düşünüyorsanız bu kitap size göre değil.
Öncelikle bu incelemenin oldukça uzun olduğunu ve spoiler içerdiğini belirtmek isterim.
“O wonder!
How many goodly creatures are there here!
How beauteous mankind is!
O brave new world,
That has such people in’t!”
( Shakespeare, 1623)
Aldous Huxley 1894 yılında İngiltere'de doğdu.
Abdülhamid döneminin en önemli gelişmelerinden biri modern bir eğitim sistemine geçilmesidir. Bu yeni eğitim sistemi, ironik bir şekilde, tam da sultanı devirecek insanları yetiştirecekti.
Çarpıcı bir kitap diyebilirim. Çünkü gerçekten etkileyici. Kitabın ilk bölümü Erasmus'u hatırlattı bana. Deliliğe övgü kitabında Erasmus da benzer şeyleri dile getirmişti sanki. Ana fark ise Erasmus 'cahilliği' öne sürerken Russell aylaklıktan dem vurmuştur. Russell fazla çalışmanın gerekli verimi beraberinde getirmedigini dile getiriyor eserinde.
Filistin'de Abdülhamit'e duyulan nefrete rağmen, Osmanlı hanedanlığı ve Osmanlılık, yaşamın ayrılmaz bir parçası olarak görülüyor ve kabul ediliyordu. Sevilmeyen bir Osmanlı hükümdarına karşı direnmek, bazı reformları benimsemesini sağlamak ya da onun saltanatına son vermek gerekiyordu. Ancak bu, Osmanlılığın Filistin'den tamamen uzaklaştırılması