Geçmiş kuşakların ustası gönlünü vererek yarattığı üründen ötürü gurur duyar, sanatını yakın ilişki içinde bulunduğu çırağına en az birkaç yıllık bir sürede öğretir, bireyleşmiş olmaktan ötürü kendine saygı duyardı. Günümüz çalışanıysa, oluşturan mozayiğin yalnızca çok küçük bir parçası. Üstelik çoğu kez sistemin bütününden ya da sistem içerisindeki yerinden de haberdar değil. Bireyin sistem içerisindeki yerini hiçe indirgeyen böylesi bir dünyanın insanda yarattığı kopukluk bazen davranış bozukluklarına neden olmaktadır. Aslında çağdaş toplumların en önemli ruh sağlığı sorunu da budur!
Geçtiğimiz asırlarda insanoğlunun naif öz sevgisi bilimin ellerinden iki ağır darbe almıştır. İlki, dün­ yanın evrenin merkezi değil de hayal bile edileme­ yecek, uçsuz bucaksız bir kozmik sistem içinde mi­ nicik bir parça olduğunu öğrendiği zamandır. İkinci darbeyi, biyolojik araştırmalar insanın yaratılıştaki sözde ayrıcalıklı konumunu yıkıp aslında hayvanlar âleminden geldiğini ve giderilemez hayvani doğa­ sını ispatladığında almıştır. Ancak insanın megalomanlığı üçüncü ve en ağır darbesini, egonun kendi evinin efendisi olmadığını ve zihninden bilinçsizce geçen kıt bilgiyle yetinmesi gerektiğini ispatlamaya çalışan günümüz psikolojik araştırmalarından ala­caktır.
Reklam
KENDİNİ SEÇEN İSİMSİZLER
"Günümüz Batı dünyasını ne arkaik çağların Babil'iyle ne de antikitenin Roma'sıyla karşılaştırmak doğru olabilir. Bugün artık Firavun yoktur, ama sıradan insanların firavunlaşmasına müsait bir sistemin kıskacı vardır."
Sayfa 107Kitabı okudu
Günümüz çalışanıysa, sistemi oluşturan mozayiğin yalnızca çok küçük bir parçası. Üstelik çoğu kez sistemin bütünden ya da sistem içerisindeki yerinden de haberdar değil. Bireyin sistem içerisindeki yerini hiçe indirgeyen böylesi bir dünyanın insanda yarattığı kopukluk bazen davranış bozukluklarına neden olmaktadır. Aslında çağdaş toplumların en önemli ruh sağlığı sorunu da budur!
"Doğu kültürlerinde müzik, müziği meslek edinmiş olanların elindeydi. Tabakaların kendi içinde yaptığı müzikler, ayn bir halk müziği olarak yaşamıştır." Hint müziğinin üçüncü evresi, M. S. 1000 yıllarında başlar. Böylece, Hint makamlarını belirleyen "Raga" sistemi ile usulleri belirleyen "Tala" adlı ritmik sistem, günümüze kadar uzanan geleneksel Hint müziğini tarihteki yerine oturtmuştur
Mart 2009 gıbi yakın bir zamanda, trilyonlar tutarında yeni para birkaç ay içinde bankacılık sektörüne akıtıldı. Bu parayı bundan sonra dolaşımdan çekmek zor olabilir. O zaman da tarihi bir hiperenflasyon ortaya çıkacaktır, Böyle bir gelişme ise Batı dünyasını diktatörlük ve savaş koşullarının birkaç adım ötesine taşıyacaktır. Üç yüzyıllık hayatta kalma deneyimiyle bu finansal düzene karşı bahse tutuşmak cesur bir hareket olur, ama eğer faiz temelli parasal sistem sürdürülürse, çok daha büyük krizlere ve gelecek kuşakların acı çekmesine sebep olacaktır. Bu düzeni değiştirmek, bu yüzden, günümüz için çok önemli bir mücadeledir. Sözünü ettiğimiz şey, reformla düzeltebileceğimiz bir sistem değildir. Onu yenmekten başka çare yok, çünkü biz onu yenmezsek, o bizi yenecek.
Reklam
1.000 öğeden 471 ile 480 arasındakiler gösteriliyor.