Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Salih İnsanları Sevme ve İlahlaştırma...
Nuh Suresi, 21 - 23. Ayetler: "Nûh, 'Rabbim, dedi, doğrusu bunlar beni dinlemediler, malı ve ço­cuğu kendi ziyanını arttırmaktan başka bir şeye yaramayan kimseye uydu­lar." "Onlar çok büyük tuzaklar kurdular." "Dediler ki: 'Sakın ilâhlarını­zı bırakmayın; hele Vedd'en, Suvâ'dan, Yeğus'tan,
168 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Selam olsun gerçeğin duvarının öte yanına, Selam olsun Dostoyevski’ye
Kitap okumaya ortaokulda Dostoyevski ile başladım. Daha sonra okuduğum diğer Rus Edebiyatı kitaplarında ve diğer tüm kitaplarda onun anlatım şeklini aradım. Bulamadığımda ise bana hep eksik geldi. “Ebedi Koca” kütüphanemde olduğu için okuduğum, bir “Suç ve Ceza”, “Ezilenler” kadar olmasa da etkileyici bir kitap. Baş kahramanı takip eden bir adam..
Ebedi Koca
Ebedi KocaFyodor Dostoyevski · Öteki Yayınevi · 20072,887 okunma
Reklam
Ey Oğul, Sabretmesini bil. Vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma; insanı yaşat ki devlet yaşasın. Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı. Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise sessizliktedir.
71 syf.
·
Puan vermedi
Sürekli Tövbe Edip Tövbesini Bozan Kişinin Hikayesi
GÜNÜN HİKAYESİ İŞTE BU BİZİM HİKAYEMİZ... Tevbesinde Durmayan Kulun Allah'a Seslenişi Hz. Musa zamanında bir adam vardı; bu adam sık sık günahlarına piş­man olur, kesin ifadeli tevbeler eder; fakat aradan çok geçmeden sözünden cayarak eski günahlarını tekrar işlemeye dönerdi. Bir gün her zamanki bin bir cümlelik konuşmasını yaptıktan sonra
Fena Risalesi
Fena RisalesiMuhyiddin İbn Arabi · İz Yayıncılık · 2015246 okunma
Onsuzluk
Bugün günlerden yağmurlu bir cumaydı. İşten çıkmış otobüste kafamı cama dayayıp "çok eski şarkı" isimli müziği dinliyordum. Sözlerinde "iznin olmadan hala seviyorum seni" geçiyordu. Evet, onun izni olmadan hala onu seviyordum. Onu "kafamda dönüp duran plaklar" gibi çalıp duruyordum adeta... Sanki bedenime tüm
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Bazı uzmanlar, kaynağı belirsiz bir şekilde "günün en önemli öğünü" diye adlandırılan kahvaltıyı "arada bir" geçiştirmenin insanlara "iyi geldiğini" iddia edebiliyorlar. (Yaygın kabul gören bir iddiaya göre "günün en önemli öğünü" sözü, Amerika'da bir mısır gevreği firmasının yaptığı televizyon kampanyasında kullanıldıktan sonra akıllara yerleşmiş gibi görünüyor.)
Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler, biz kendimiz, kendimizi bilmiyoruz: İyi nedeni var bunun. Hiç aramadık kendimizi- nasıl olacak da bulacağız kendimizi günün birinde? Haklıydılar “ hazineniz neredeyse, yüreğiniz de oradadır” demekle; bizim hazinemiz bilgimizin arı kovanlarının durduğu yerdedir. Oraya doğru yol alıyoruz hep, doğuştan kanatlı hayvanlar ve tinin balözü toplayan arıları olarak; yürekten önemsediğimiz tek bir şey var aslında -“yuvaya bir şey getirmek.” Yaşamın diğer yanına, “yaşantı” denen yanına gelince- onun için hangimizin, en azından yetecek kadar ciddiyeti var? Ya da yeterli mi zamanı? Korkarım hiç tam anlamıyla “veremedik kendimizi” böyle şeylere: yüreğimiz orada değil, hatta kulağımız bile değil! Daha çok, kendi içine gömülmüş ve ilahi dalgınlıkta birinin, tüm gücüyle öğlenin on ikisini vuran çanın kulaklarında çınlayan sesiyle bir anda ayılıp, “Bu çalan neydi?” diye sorması gibi, bazen biz de sonradan kulaklarımızı ovuşturup, hepten şaşkın, hepten mahcup soruyoruz, “Neydi yaşadığımız?” dahası “Kimiz biz aslında?” diye; ve dediğim gibi sonradan sayıyoruz yaşantımızın, yaşamımızın, varoluşumuzun çınlayan on iki çan sesini -ah! yanlış da sayıyoruz üstelik… Zorunlu olarak yabancı kalıyoruz kendimize, anlamıyoruz kendimizi, yanılmak zorundayız kendimiz hakkında, “Kişi kendine en uzak olandır.” sözü geçerli bizler için sonsuza dek -kendimizi bilmeye gelince, “bilenler” değiliz biz…
Günün birinde seni verdiğin sözü tutmamaya, onurunu kırmaya, bir başkasından nefret etmeye ya da kuşku duymaya ya da onu lanetlemeye, gerçek duygularını gizlemeye yahut duvarların ve perdelerin arkasında kalması gereken şeyleri arzulamaya zorlayabilecek hiçbir şeyi hiçbir zaman kendine yararlı sayma. Kendi zihnine saygı duymayı seçen ve kendini onun mükemmelliğine bağlanmaya adayan insan sahnedeymiş gibi davranmaz, yakınmaz, ne yalnızlık ne de kalabalıklara gereksinim duyar, her şeyden önce de-en önemlisi bu-hiçbir şey aramaksızın, ama hiçbir şeyden de kaçmaksızın yaşayacaktır, canının teninde uzun bir zaman mı yoksa kısa bir zaman mı kalacağı hiç ilgilendirmez onu; hemen şu anda yeryüzünden ayrılması gerekse bile ağırbaşlılık ve düzen içinde yerine getirilmesi gereken herhangi başka bir işe hazır olduğunu gibi buna da hazırdır, yaşamı boyunca zihnini; ussal ve toplumsal bir varlık oluşuna aykırı hiçbir şeye yöneltmemeye dikkat eder.
Sayfa 50 - Yapı Kredi Yayınları 22.BaskıKitabı okudu
Yaygın kabul gören bir iddiaya göre “günün en önemli öğünü” sözü, Amerika’da bir mısır gevreği firmasının yaptığı televizyon kampanyasında kullanıldıktan sonra akıllara yerleşmiş gibi görünüyor.
Reklam
İyi Bayramlar
Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan... Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık... Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır. Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp "çok şükür bugünü de gördük"
Hayırlı bayramlar
Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan... Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık... Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır. Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp "çok şükür bugünü de gördük"
BAYRAM Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan... Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık... Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır. Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp "çok şükür bugünü de
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.