"Metafizik bilgi yolunun amacı olan İlahi Hakikat ancak, bir yandan varlıkta ya da müşahede eden 'göz'de nisbi ve mümkün olan şeylerin 'fena'sı; öte yandan gene aynı varlıkta mutlak ve zorunlu olan şeylerin 'beka'sı demek olan, bir gerçekleştirim (realisation) sayesinde müşahede edilebilir. Bu, kesinlikle, hiç bir mahiyet değişimini, hiç bir şekilde özün bozulmasını ya da ortadan kaldırılmasını içermeyeceği gibi, daha önceden var olmayan hiç bir sonucu da çıkarmaz. Yok olan şey, tanım olarak, kadüktür ve daima 'yokluk' halindedir; kalan şey ise, sürekli olarak 'beka' halindedir, ebediyen aynı şekilde olandır. İşte, müşahedeyi yapan varlık ya da 'göz' için yeni olarak gözüken ya da açıklanan şey, sadece 'Görme'dir."
71 sayfa
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

71 syf.
8/10 puan verdi
·
26 saatte okudu
Bir Tasavvuf Bir Hikaye
Önce kitabın yazarından bahsedeceğim.
Muhyiddin İbn Arabi
Muhyiddin İbn Arabi
, 1165 yılında Kadir gecesinde doğmuştur. Hızır aleyhiselam ı gördüğü rivayet edilir.
Muhiddin-i Arabi'nin "Futuhat-I Mekkiye"Sinden Tasavvuf
Muhiddin-i Arabi'nin "Futuhat-I Mekkiye"Sinden Tasavvuf
en önemli eseridir.
Füsusu'l Hikem
Füsusu'l Hikem
ise diğer önemli bir eseridir.Tasavvufla ilgili yazar çoğunlukla kitaplarını.Ayrıca eserleri Batı ülkelerince de çevirilmiştir.Çok fazla seyehat yapmıştır.Fatih Sultan Mehmet in
Fena Risalesi
Fena RisalesiMuhyiddin İbn Arabi · İz Yayıncılık · 2015271 okunma
71 syf.
10/10 puan verdi
KISA AMA ÖZ!
Kitab'ın giriş kısmında uzun bir inceleme yazısı var kitap içeriği hakkında. Giriş yazısını okumadan kitaba geçneyin yoksa pek bir şey anlamazsınız. Kitabın giriş kısmında yer alan inceleme yazısı yaklaşık 27 sayfa sürüyor, kitap ise en az 17 sayfadan oluşuyor geri kalan da ise notlar var. Kitabın giriş kısmından faydalanarak bu
Fena Risalesi
Fena RisalesiMuhyiddin İbn Arabi · İz Yayıncılık · 2015271 okunma
71 syf.
·
Puan vermedi
Derin anlamlara ciltler dolusu bilgi katmaya gerek yok dedirtten bir risale. Risaleller dilleri gereği ağır kitaplardır. Okumak sabır, anlamak bilgi birikimi ister. İbn-i Arabi 71 sayfada tasavvufun hayati önemlerine değinir. Öğüt kitabıdır, yol gösterendir, anlamlara hayattan örnekler katandır. Okumak isteyen birinin Tasavvuf temelinin olması
Fena Risalesi
Fena RisalesiMuhyiddin İbn Arabi · İz Yayıncılık · 2015271 okunma
71 syf.
9/10 puan verdi
Şeyhul Ekber’in değerli eserlerini elimize almadan evvel Claude Addas’ın eserlerini incelemek ve İbn Arabi’nin peşinde çeşitli yönlerde ele almamıza yardımcı olacağını düşünüyorum.. Fena risalesinde ise şerhlere ihtiyaç olunup idrakimize ulaşmayı kısa vakitte beklemek yerine, sabırla ve çetin bir özveriyle okumaya gayret edilmeli..
Fena Risalesi
Fena RisalesiMuhyiddin İbn Arabi · İz Yayıncılık · 2015271 okunma
71 syf.
5/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Yazarın diğer kitaplarına nazaran küçük bir risale olan bu eserin,okunması ve anlaşılması için aşırı bir çaba gerek. Tasavvufi bir konu olması nedeniyle üst düzey ön bilgiye ihtiyaç var.İlgilenenlere tavsiye eder, iyi okumalar dilerim.
Fena Risalesi
Fena RisalesiMuhyiddin İbn Arabi · İz Yayıncılık · 2015271 okunma
71 syf.
7/10 puan verdi
Kendisinin bildirdiğine göre, İbn Asakir, Ebu’l-Ferec, İbn Cevzi, İbn Sekine, İbn Ülvan Cabir bin Ebu Eyyub gibi elli dört zattan zahirî ilimleri tahsil etmiştir. Ayrıca Şeyh Ebu Medyen el-Mağribî, Cemaleddin Yunus bin Yahya el-Kassar, Ebu Abdullah et-Teyemmi el-Fasî, Ebu’l-Hasan ibn Cami gibi zatlardan batınî ilimleri tahsil etmiştir. Fusûsü’l-Hikem ve 37 ciltlik El-Fütûhâtü’l-Mekkiyye gibi eserleri büyüklüğüne birer delildir. Hızır aleyhisselâm’la karşılaşması irfan ehlince bilinen bir gerçektir. Oldukça genel bir bakışla ele alınırsa bu risâle, adı öyle olmasına rağmen, İslâm’daki tasavvuf yolunun incelenmesine ve metafizik bilgi alanına bir giriş olarak değerlendirilebilir. Fakat bu risâle, özellikle tasavvuf yolunun ve bu yola özgü vasıtaların, ister zâhircilik tarafından ister felsefî akılcılık tarafından olsun, uğradığı saldırılara karşı, ‘keşf’ olarak, bir nevi savunma gibidir.... okuyun değerli bir kitaptır diğer 500 eseri gibi
Fena Risalesi
Fena RisalesiMuhyiddin İbn Arabi · İz Yayıncılık · 2015271 okunma
71 syf.
10/10 puan verdi
Tasavvuf alt yapısı olmadan okunması yanlış anlaşılmalara sebeb olabilir. Allah dostlarının manevi olgunluğunda olamadığımız için anlattıklarını da farklı şekillerde anlayabiliyoruz. Ön yargı ile yaklaşılmadıkca okunabilir hoş eser. "Bir kimse eline bilmediği bir konuyla ilgili kitap alırsa ve o ilmin yoluna girmemişse, onunla ilgilenmemeli, onunla uğraşmamalıdır. Onunla uğraşmayı ehline bırakmalıdır; o ilmi ne kabul etmeli ne reddetmelidir; ondan hiç söz etmemelidir."
Fena Risalesi
Fena RisalesiMuhyiddin İbn Arabi · İz Yayıncılık · 2015271 okunma
71 syf.
10/10 puan verdi
·
21 saatte okudu
Yanlış anlaşılmasın Allah cc affetsin bu tür kitapları okumak nefsime ağır geliyo birde içindeki şifreyi çözmek o sırlara erişmek çok az kişiye nasip olacak bişey.
Fena Risalesi
Fena RisalesiMuhyiddin İbn Arabi · İz Yayıncılık · 2015271 okunma
71 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
“Diyelim ki, siz biraz bilginiz olan konularda tartışıyorsunuz; peki ama hiç bilginiz olmayan konularda niçin tartışıyorsunuz?” Fena Risalesi uzun bir ön sözle başlamış. Kısa bir kitap. Yetmiş sayfa ama ön sözü ve dip notları ile sayfa sayısı bu rakama çıkıyor. Derin konular, derin bilgiler içeriyor. Tasavvufu seven, tasavvuf ile ilgilenenlerin okuyabileceği bir kitap. İyi okumalar dilerim...
Fena Risalesi
Fena RisalesiMuhyiddin İbn Arabi · İz Yayıncılık · 2015271 okunma
71 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 günde okudu
Orjinal Adı Kitâbü'l-Fenâ Fi'l-Müşâhede Risale olan bu kısa risale, (yani batı bilim tarzı ile makale) Risail-u İbnü’l Arabi adıyla 1948’de Haydarabad’da yayınlanan 29 risale arasında ilk sırada yer alan risalesidir. Yine Fütuhatı Mekkiye de yer alan risalenin kitap halinde basımıdır. Konuya ve Şeyhü-l Ekberin kitaplarına hâkim Mahmut Kanık hoca tarafından çevrilmiş, bolca dipnot ile desteklemiştir. 71 sayfa olarak ne kadar ince gibi düşündüren bu kitap, anlam yoğunluğu olarak ciddi manada okurunu zorlayan, geliştiren ve hayata bakışını değiştiren önemli bir eserdir. Bu risaleyi, temel tasavvufi bilgisi olmadan anlamak zor olabilir, hatta felsefi tahlillere yatkınlık gerektiren bir seviyede olmak gerektiriyor bile denebilir.
Fena Risalesi
Fena RisalesiMuhyiddin İbn Arabi · İz Yayıncılık · 2015271 okunma

Yazar Hakkında

Muhyiddin İbn Arabi
Muhyiddin İbn ArabiYazar · 166 kitap
Muhyiddin İbnü'l-Arabî (Arapça: مُحِي اَلدِّينْ اِبْنُ الْعَرَبِي; d. 28 Temmuz 1165 - 10 Kasım 1240) ya da tam adıyla Muhyiddîn Muhammed bin Ali bin Muhammed el-Arabî el-Hâtimî et-Tâî (Arapça: أَبُو عَبْدُ الله مُحَمَّدْ بِنْ عَلِي بِنْ مُحَمَّدْ بِنْ اَلْعَرَبِي اَلحَاتَمِي اَلطَّائِي), ünlü İslâm düşünürü, mutasavvıf, yazar ve şair. Şeyhü'l Ekber unvanı ile de bilinir. Muhyiddin İbn-i Arabi, Muvahhidun döneminde Mursiye (Murcia), İspanya’da doğdu. Bilinmeyen bir sebeple 8 yaşında ailesiyle birlikte İşbiliye’ye (bugünkü Sevilla) geldi (muhtemelen babasının memuriyeti nedeniyle). Ailesi Arap Tayy kabilesine mensuptu. Yakın cedleri hakkında fazla bir şey bilinmiyorsa da, anne ve baba tarafından nüfuz ve itibar sahibi kimseler olduğu anlaşılıyor. Akrabaları arasında tasavvufî bilgilere sahip kimseler vardı. İlk tahsilini bu şehirde yaptı, uzun bir süre burada kaldı. Çocuk yaşlarında 'Ahmed İbnu’l-Esirî' adında genç bir Sufi ile arkadaş oldu. Hakkındaki kayıtlara göre İbnu'l-Arabî, bu tahsil sırasında bir aralık Halvet'e çekilen İbnu'l-Arabi, halvetinden keşf yoluyla edindiği çeşitli bilgilerle çıkmıştır. Endülüs'de bir süre daha kaldıktan sonra, seyahate çıktı. Şam, Bağdad ve Mekke'ye giderek orada bulunan tanınmış alim ve şeyhlerle görüştü. 1182'de İbn-i Rüşd ile görüştü. Bu görüşmeyi eserinde anlatır. Bu İbnu Rüşd’ün bilgi'nin akıl yolu'yla elde edileceğini söylemesiyle meşhur olduğu yıllardır. 17 yaşındaki genç Muhyiddin gerçek bilgi'nin sadece aklımızdan gelmediğine, böyle bir bilginin daha çok ilham ve keşf yoluyla elde edilebileceğine inanmıştı. Bu senelerde 'Şekkaz' isminde bir şeyh'le tanıştı. Bu zat küçük yaşlardan itibaren ibadete başlayan, Allah korkusu taşıyan, hayatında bir kerecik olsun ‘ben’ dememiş olan ve uzun uzun secde eden bir kimsedir. Muhyiddin o ölene kadar onunla sohbete devam etti. 1182-1183'de İşbiliyye’ye bağlı Haniyye’de 'Lahmî' isimli bir şeyhden, bu zatın adını taşıyan bir mescidde Kur'an dersi aldı. 1184-1185'de 'Ureynî' isimli bir şeyh’le tanıştı. Eserlerinde Ondan ilk hocam diye bahseder, çok faydalandığını söyler. 'Ureynî', Ubudiyet [kulluk] meselesinde derin bir bilgiye sahipti. Bu yıllar'da 'Martili' adlı bir şeyhten de istifade etti. Ureynî O’na:’Sadece Allah’a bak’ derken Martilî‘Sadece Nefsine bak, nefsin hususunda dikkatli ol, ona uyma’ diye öğüt vermişti. Martilî’ye bu zıt önerilerin içyüzünü sordu. Bu zat, kendi nasihatinin doğruluğunda ısrar edecek yerde, ‘Oğlum, 'Ureynî'’nin gösterdiği yol, doğru yolun ta kendisidir. Ona uyman lazım. Biz ikimiz de, kendi halimizin gerekli kıldığı yolu sana göstermişizdir’ dedi. Bu yıllar'da İşbiliyye’de Kordovalı Fatma adında yaşlı bir kadına (tanıştıklarında 96 yaşındadır) 14 sene hizmet etti. Bu kadın, erkek ve kadınlar arasında müttaki ve mütevekkile olarak temayüz etmişti. Çok iyi bir kimseyle evliydi. Yüzünün İbn Arabi'nin bakmaktan utanacağı kadar güzel olduğu söylenir. 1189'da Ebu Abdullah Muhammed eş-Şerefî adında biriyle tanıştı. Kendisi doğu İşbiliyye’li olup, Hatve ehlindendi. Beş vakit namazını Addis Camii'nde kılan bu zatın ibadete aşırı düşkünlüğünden namaz kılmaktan ayaklarının şiştiği söylenir. Arabi, İşbiliyye’deyken (1190) hastalanıp okuma kabiliyyet'ini kaybetti. İki yıl bu halde kaldıktan sonra 589'da (Hicri) Sebte Şehri'ne giderek orada ahlak makamına erdiğini söylediği İbnu Cübeyr ile tanıştı. Bir süre sonra İşbiliyye’ye döndü. Aynı yıl Tlemsen’e geldi. Burada Ebu Medyen (ö.594)[1] hakkında gördüğü bir rüyayı anlatacaktır. 1196'da Fas’a gitti. Orada yaptığı Seyahatler sırasında büyük şöhret kazandı. 1198'de tekrar Endülüs’e geçti. Gırnata Şehri dolaylarındaki Bağa kasabasında Şekkaz isimli bir şeyhi ziyaret etti. Onun Tasavvuf yolu'nda karşılaştığı en yüce kimse olduğunu söyler. 1199-1200'de İlk defa Hac için Mekke’ye gitti. Orada [el-Kassar] (Yunus ibnu Ebi’l-Hüseyin el-Haşimi el-Abbasi el-Kassar) isimli bir şahıs'la sohbet etti. Hac’dan sonra Mağrib’de, oradan da Ebu Medyen’in şehri olan Becaye'de bulundu. Bir süre sonra tekrar Mekke’ye geldi ve "Ruhu’l-Quds", "Tacu'r-Rasul" adlı eserler'ini yazdı. 1204'de Medine, Musul, Bağdad'da bulundu. Musul'da, "et-Tenezzülatu'l-Musuliyye" yi yazdı. Musul’dan ayrıldıktan sonra Konya’ya geldi. Orada tanıştığı Sadreddin Konevî’nin dul annesi ile evlendi. Konya’da iken "Risaletü’l-Envar" ı yazdı. Selçuk Meliki tarafından hürmet ve ikram gördü. Sonra Mısır’a geçti. Orada Futuhat-ı Mekkiye'deki sözlerinden ötürü Mısır uleması tarafından hakkında verilen idam fetvasıyla yüzyüze gelince gizlice oradan kaçtı.Tekrar Mekke’ye geldi ve burada bir süre kaldı. Bağdad ve Halep’de bir süre dolaştıktan sonra 612/1215 de tekrar Konya’ya geldi. 617 de Şam’a yerleşti. Zaman zaman civar şehirlere seyahatler yaptı.Şam'da kendisinin Fütuhat'tan sonra en büyük eseri olarak kabul edilen Fusus'u kaleme aldı(627/1230). İbn Arabi bu eseri rüya'sında Peygamber'den ümmetine aktarmak üzere aldığını belirtir. 638 de 22 R.Evvel’de (1240) Şam'da öldü. Kabri Şam şehri dışında Kasiyun dağı eteğindedir. 1516 yılında I. Selim, Şam’ı Osmanlı toprağı yaptığında oraya türbe, camii ve imaret inşa ettirdi. Medfun bulunduğu türbenin kubbesinde -İbn Arabi'nin kendisine ait olduğu iddia edilen- 'bütün yüzyıllar yetişdirdikleri büyük insanlarla tanınır, benden sonraki yüzyıllar benimle anılacak' mealindeki bir beyit yazılıdır.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.