Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.6
Belki de Mişima okumaya doğru romanla başlamadım. Fakat yine de kafamda az çok fikir oluştu.
Roman, onlu yaşlardaki babasız bir çocuğun annesi ve onun evlenmek üzere olduğu denizci bir adamla olan ilişkisini anlatıyor.
Denizci, kadın ile tanışıp evlenmeye doğru giden bu yolculukta çocuğun gözünde sıradan olmayan kahramanca ve özgür bir adamdan,
Eser son derece etkileyiciydi. Tabi betimlemeler ara sıra içerisinde kaybolacakmışsınız hissini uyandırıyor ve zaman zaman yorduğu da oluyor. Ancak zaten kitap en çok da bu betimlemeler ve iç monologlar üzerine kurulu. Yazar yasak aşkı fazlasıyla masumane biçimde ele almış.Öyle ki Suad ve Necib'in birbirine aşk itirafı bile bir eldiven
Öncelikle hiç fizik bilmediğimi öğrendim...Fizik kuramları, bilimsel bakış açıları, nanoteknoloji, VR oyun
teknolojisi (hiç anlamadığım şeyler) derken konu oldukça derine gidiyor. Eğer okurken bu kavramlarla ilgili pek bir bilginiz yoksa, okumakta zorlanabilirsiniz onu belirtmeliyim! Öte yandan Dünya dışında uzayın başka bir yerinde bir yaşam belirtisi var mı? gibi uzun yıllardır devam eden sosyolojik bir tartışmayı heyecanlı kılmayı da başarıyor. Dizinin aksine tüm olaylar Çin'de geçiyor ve karakterlerin dizi ile alakası yok denecek kadar az. Dizinin hayal gücü daha yüksek.."Trisolarisliler, böcek dediği Dünyalılarla ilgili bir gerçegi unutuyordu: Böceğin üstesinden savașla gelemezsin.." Dizinin sonunda olduğu gibi kitapta da böcek olayına değinmiş. Çok güzel bir betimleme olmuş.
Betimlemeyi bilirim sanırdım bu kitabı okuyuncaya kadar. bir çok farklı türde yazar ve kitap okudum (ayrıca bir klasik sever olduğumu belirteyim.) . Ancak böyle bir betimleme görmedim bazı insanların sıkılacağı kadar betimlemesi derin o benzetmelere aklım gitti normalde notlar alarak okurum bir defterim vardır bilgi kitabıysa kurşun kalemle çizerimde ancak bu kitabı nasıl notlayacağımı şaşırdım her bir betimlemesi nasıl yani ya bu benzetmeyi bu tanımlamayı nasılda güzel bağladın deyip hayret içinde kaldım. Yazarın başka kitaplarını da okumayı düşünüyorum. Gerçekten dünyada bir numaralı kitap olmasına şaşmamalı.
Okumayan kayıptadır okuyansa zenginleşmiş bir şekilde ayrılır o kitaptan , Sefiller benim favorimdir sanki bu kitap onun devamı gibi olmuş. diyeceksiniz nasıl? şöyleki konuları birbirini takip eder gibi biri fransız yazar diğeri ingiliz, ama konu devamı gibi. sefilleri iki şehrin hikayesi takip ediyor gibi . benim gibi düşünen var mı?
Monte Cristo Kontu üzerine düşünsel çabalar...
*“Düşünceler ölmez efendim, bazen uykuya dalarlar ama uyumadan öncekinden daha güçlü bir şekilde uyanırlar. (s.130)”*
14 yıl suçsuz yere hüküm sürmüş ama neden suçlandığınızı bilmediğinizi düşünün. Ne hissederdiniz? Monte Kristo Kontu tam olarak bu konuya odaklanıyor. Romanın başkarakteri Edmond Dantes herkese güvenen, herkese iyi niyetle
Monte Cristo Kontu (2 Cilt Takım)Alexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202025,8bin okunma
Karısının bitmek bilmeyen tutkusu için onlarca kelleyi hiçe sayan seri katil bir adam ve hiçbir durumdan memnun olmayan, şehir hayatına bağlı bir kadın. İlk kısa öykümüzün konu ve karakterleri bu temel üzerine. Son sayfaları okurken tıpkı bir tiyatro sahnesi izliyormuş gibi bir his içinde bulunuyorsunuz. Bazı yerler uzunca yazılıp bırakılmış algısı yarattı bende.
Asıl kalbe çarpan bölüm kitabın ikinci yarısı -yani "Aptal" başlıklı öykü-. Sonu gelmeyecek gibi görünen Amerikan hava saldırıları ve bu saldırıların Japonya üzerindeki etkileri... Müthiş bir betimleme görüyoruz bu safhada. Ruhu ve bedeni ayrı adeta ölmüş bir kadın ile yalnızca 200 yen civarı parayla ayakta kalmaya çalışan İzava'nın çarpıcı bir hikâyesi. Dört bir yandan insanların çığlıkları, ucu bucağı olmayan bombalamalar, yanmaktan kül haline gelen binalar ve korkunç sirenler ile sarsılan bir şehir. Trajik bir yaşam içerisinde barınan bu insanların kaçma hikâyesine göz atıyoruz, kimi yerde bizde onların içinde yaşıyoruz.
Çok farklı bir bölümdü bence. Uzun zaman sonra elime aldığım bir kitabın içindeki savaş sahnelerini yaşayıp durdum. Güzel bir öykü kitabı örneği. Kısa sayfalı oluşundan ötürü hemencecik sona eriyor, size de oturup hayal etmesi kalıyor. İçerisinden insana dair hoş alıntılar bulabileceğiniz doludizgin bir kitap olmuş.
Müthişti.
Puanım 3/5 (%64/100)
Değerli meslektaşım Bünyamin Tan'dan okuduğum 2. kitap bu oldu (diğer yazılarını saymazsak). Emanetteki Ruhlar kitabına göre bir tık daha zayıf bulsam da bence yine güzel bir öykü koleksiyonu olmuş. Daha az beğenme sebebim de aslında tamamen kişisel. Kitapta 6 öykü var ve bunların çoğu tarihi/islami öyküler diyebilirim. Benim bu alana ilgim ve bilgim pek olmamasından dolayı çok eğlenemedim. Fakat daha çok mitolojik olarak gördüğüm Ölüm Çığlığı ve polisiye yönü ağır basan Ölüm Halkası daha çok hoşuma gitti. Benim daha çok hoşuma gittiği için yazarla tanışmak için Emanetteki Ruhlar kitabını öneriyorum ama bahsettiğim şeyleri seviyorsanız bu kitapla da başlayabilirsiniz. Onun dışında dil, ton, betimleme vs. teknik şeylerde hiçbir sorun yok, bu konuda Tan oldukça iyi zaten.
360 syf.
7/10 puan verdi
Tam anlamıyla istediğimi bulamadığım kitap. Kolay okuyabileyim, okurken beni çok yormasın, diyenler için okunabilecek bir kitap.
Kitap gerçekten çok akıcı resmen sabah başlayıp akşamına bitirdim eğer işlerim olmasaydı, tek oturuşta kolaylıkla bitirebileceğim bir kitaptı.
Kitapta hem geçmişi hem de günümüzü okuyoruz, hatta daha çok geçmişten
Yaklaşık 9-10 yıl önce liseye gittiğim zamanlarda dizisini izlemiştim. Dizisinin ana hatlarini hatırlasam da detaylarını hatırlamıyorum tekrar izleyeceğim. Öncelikle şunu söylemeliyim ki bu kitap 815 sayfa olması nedeniyle yaklaşık iki yılı geçkin bir süredir elimde. Kitap hediye geldiği için 200 küsür sayfasını okuduktan sonra bir köşeye atmıştım
Bir gecede biten kitaplar kervanina katildi kendisi ama bir farkla; guzel degildi bir an icin gercek buyu sozleri falan okuyorum zannettim. Yazar neredeyse 100 yil once olmus zaten. Zamaninin yazarlarina gore oldukca akici bir dille anlatmis hakkini yemeyelim. Fakat cok fazla betimleme var. Kitabin ilk sayfasini actiginiz an betimlene girizgahi basliyor ve hic bitmiyor. Konusu bakimindan farkliydi. Okültizm ile ilgili bu kadar detay okudugum ilk kitaptir. Ya yazarin anlatimi veyahut cevirmenin anlatimi kaynakli olarak kitabi sevemedim. Konusu ilgimi cekti evet hatta bir tik tirstigimi da itiraf edebilirim ama otesi yok. Kitap ucuncu kisi bakis acisiyla yazilmis. Reenkarnasyon islemleri buyu yoluyla gerceklestirmekle alakali konuya yer veriyor. Insan vucudundaki tuzun, kisi oldukten sonra tekrar ken tuzuyla geri getirilebilecegine dair bir hikaye. Havada kalan ve butune baktiginizda bir yigin bosluklarin oldugu bir roman. Tabi ama soyledigim gibi zamaninin yazarlarina gore bence ideal. Ben begenemedim. Okumazsaniz da bir sey kaybetmezsiniz
