"Hem umudu ve umutsuzluğu, hem de sevinci ve felaketi aynı sayfalara sığdırabilmiş olması bakımından insanın eşsiz bir tarifini sunuyor."
Peyami Safa'nın okuduğum ikinci kitabı. İlki ile tamamen alakasız atmosferi beni psikolojik olarak epey etkiledi.
"Fakat bu ışığa çok bakamıyordum, bu güneş bile gözlerimden içeriye girince, kendimden daha büyük bir karanlık denizine düşmüş gibi derhal sönüyor ve içimin rengini alıyordu." satırlarını okurken, başımı gökyüzüne çevirip gözlerimden içeri giren güneş ışığının içimin rengini alışına, yani etkisini yitirişine tanık oldum ve bu beni çok mutlu etti. Benden yıllarca evvel yaşamış biri, benimle aynı şeyleri hissetmişti. Ruhumdan parçalar bulabildiğim kitapları seviyor ve arıyorum, fakat nadiren bulabiliyorum. İşte bu kitap, öyle bir kitap.
"Büyük bir hastalık geçirmeyenler, her şeyi anladıklarını iddia edemezler." sözlerinden de kendime pay çıkarma cüretini gösterdim. Büyük bir hastalık geçirmesem de, kendim kadar iyi tanıdığım birini böyle bir hastalık sebebiyle kaybettim. Bu yüzden bu sözleri de bana dokundu.
Velhasıl kelam, güzel bir kitaptı. Tavsiye ederim.