Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.29
420 syf.
9/10 puan verdi
Hakan Günday... Son dönemin en iyi yazarı benim gözümde. Yerli Dostoyevski, sayfalarca onu anlatabilirim.
Daha beni Hakan Günday' la tanıştıran kitap. Bu kitabı 2014 yılında okudum ilk kez. O tarihten sonra açıp kaç kere daha okudum bilmiyorum. Ülkesini, evini terketmek zorunda kalan göçmenler bilindiği gibi dünyada, Avrupa da bir önem teşkil
Konu samimi ve içten olduğu kadar anlatım bana göre fazla uzatılmış gibi geldi, daha kısa ve öz olabilirdi ama ona rağmen vermek istediği duyguları hissettirdi. Bir kız kardeşiniz varsa karakterler bir anda siz oluyorsunuz ve kitabı yaşadığınızı farkediyorsunuz. Konusu;
Meghann ve Claire abla kardeş sorumsuz bir anneyle çocuklukları karavanda geçiyor. Claire'ye annesinin veremediği ilgi ve alakayı Meghann veriyor. Bir gün şartlar değişiyor ve birbirlerinden ayrılıyorlar, Meghann başarılı bir avukat oluyor. Claire bir gün ablasını arıyor ve aşık olduğunu söyleyip evleneceğini haber veriyor ablasına. Meghan kardeşinin üzülmesini engellemek için yola koyuluyor. Ama tahmin etmediği şeyler oluyor bu süreçte kötü süprizlerle birlikte iyi şeylerde oluyor. Aşkın, mucizenin ve sevginin var olduğunu bize kanıtlamak istemiş tekrardan yazar. Bir abla olarak söylüyorum
Gelecekten haber veren bir yabancı, peşpeşe gelen ilginç olaylar ve ölümler. .
Ülkemizde oldukça başarılı adını duyurmus yazarlar var. Ama iyi polisiye yazabilenlerin sayısı bir elin parmağını geçmez. Ve iyi bir polisiye yazabilmek için mutlaka ama mutlaka bilgi birikimini olmalı insanda. Öyle birçok türde kitap yazabilirsin ama polisiye yazmak her babayiğitin harcı değil.
Bu kitabı son zamanlarda çok gördüğüm için dikkatini çekmişti ve bir şans vermek adına alıp okumaya karar verdim. BAYILDIM!...Belli ki yazar çok araştırma yapmış,kafa yormuş ve büyük bir emek vermiş. Mükemmel bir kurguyla harmanlanmış, her satırı sizi merakta bırakacak çok sürükleyici bir eser. Kaleminize yureginize sağlık sevgili yazarım, yeni maceralarınızı en kısa zamanda okumak dileğiyle :) ) (Lütfen aynı ekip olsun, bu dörtlüyü okumak zevkliydi)
Emrah Bey,kitabınızı okudum.Çok beğendiğimi belirtmek isterim.Yoğun bir duygusallık,hüzün kaleminizden dökülmüş.Beni özel olarak etkileyen satırlar oldu.Kitabınızın son bölümünü çok etkileyici buldum.Bana hitaben yazdığınız satırlarla ilgili de bir kaç söz söylemek isterim.Ağaçların arasında bir ruh,dökülen yaprakların dallarda parladığı günlerin hayalini kuruyor Ona sarlıp baharın geleceğini haber verir misin?Diyorsunuz.Baharın geleceği günler gün geçtikçe daha fazla uzaklaşsa da yürekten haber vermek isterim. Hayat bir bilmece çözmek için umut,sabır,sevgi,akıl gerekiyor.
1940'lı yılların Amerika'sında bir fırıncının kızı olan Flora Lewis, fırındaki un kokulu hayatının bir gün onu çok farklı bir yöne sürükleyeceğini bilmiyordur. Flora, bir yandan yaşlı anne babasına yardım ederken, bir yandan da botanik bahçesinde bitkilerin ve çiçeklerin gizemli dünyasıyla uğraşmaktadır. Ta kii kendini uluslararası çiçek hırsızlığı zincirinin tam ortasında bulana kadar.... Yapacağı iş çok basit, İngiltere kırsalındaki Livingston Köşk'üne gidip Middlebury Pembesi olarak bilinen ender bir Kamelya türünü bulup haber vermek. Köşk'e öksüz çocuklara dadı olarak sızan Flora, içinde imkansız bir aşk büyütürken, Nasıl bir belaya bulaştığını çok acı bir şekilde öğrenecektir.
Elli sene sonra bahçe tasarımıyla uğraşan Addison Sinclair, eşiyle birlikte Livingston Köşk'üne taşınırlar. Geçmişinden ordadakilerden kurtulmaya çalışan Addison, aslında burada çok daha sancılı bir gizemin içine düşer. Bunu çözmeye çalıştıkça dillere destan Kamelya bahçesinin kana bulandığı gerçeğine adım adım yaklaşacaktır. Herkese İyi Geceler..... Keyifli Okumalarrr....,
492 syf.
10/10 puan verdi
Bu kitap Samsun’da geçiyor! Öncelikle bunu söylemem lazım. Ancak Ayfer Tunç, neredeyse civardaki bütün şehirlerin ismini zikretse de bir defa bile Samsun adını kullanmıyor. Lakin röportajında söylüyor Samsun olduğunu. Zaten bölgenin tek ‘Deliler Hastanesi’ ile Saat Kulesi gibi ayrıştırıcı mekanların yanında, yazıldığı dönemde tek büyükşehir
136 syf.
10/10 puan verdi
Samançının Colu, eserin orijinal ismidir. Yine gerçek bir öyküye dayanır. Ciyde köyünü de içine alan kolhozda, ismi gerçekten Tolgonay olan bir kadın vardır ve bu kadın eşi ve çocuklarını cepheye göndermiştir. Cengiz Aytmatov, küçükken ailesiyle birlikte Tolgonay Ana’nın evinde misafir olmuştur. Bu arada Tolgonay, bizdeki Dolunay, Tolunay
Kitabı 10 daikka önce bitirdim. Sıcak sıcak yazayım dedim. Öncelikle ilk iki kitaptan farklı olarak hikaye biraz yavaş ilerliyor. Biraz sabrederseniz -benim gibi- kitap yarıdan sonra kendini hızlı okutmaya başlıyor. Şöyle diyeyim ilk 200 sayfayı bir haftada okuduysam son 200 sayfayı 2 günde bitirdim. Yorum yapan bir arkadaş yarıda bıraktığını söylemiş. Aslında biraz daha devam etse idi bence elinden bırakamayacaktı. Burada kitap hakkında spoiler vermek istemiyorum. Sabredilirse doyurucu bir kitap olduğunu söyleyebilirim.Sabredin:)) Ayrıca filmini bekleyenlere de haber vereyim. Yapımcılar daha çok para kazanmak için bu kitabı 2 film halinde yayınlayacaklar. Bu kitabın birinci filmi 21 kasım 2014 de ikinci filmi ise 20 kasım 2015 de vizyona girecek. Onun için bence filmleri beklemeyin kitapları okuyun....
