Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bırak, bırak tüm bunları diyecektim. Kimin konuştuğunun ne önemi var, biri kimin konuştuğunun ne önemi var dedi. Biri kalkıp gidecek, giden ben olacağım, ben olmayacağım o, ben burada olacağım, buradan uzaktayım diyeceğim, ben olmayacağım o, hiçbir şey söylemeyeceğim, bir öykü anlatılacak, biri bir öykü anlatmaya çabalayacak. Evet, yadsımıyorum
200
200. gün... Hayatımın en kötü 200 günü. Bunun böyle olması çok olağan dışı bir şey değil. Bana eğer bu ayrılıktan önce "ayrılık olursa nasıl olur" diye sorsaydılar, hemen hemen şu anki gibi bir durumu tarif ederdim. Yani beklenti dışı bir şey yok. Bu süreç ne kadar sürerse, bu günler de 201, 202... diye devam eder. Tabii ki de umut
Reklam
Açık Mektup- Ezgi Ayvalı-ÇOK ANLAMLI
Bu ne biliyor musun? Hayatına neredeyse eksiksiz devam eden bir kadının yüzleşmesi bu. Bir anda bir adamın gelip tüm boşlukları doldurması ve sonra çekip gitmesi. Kadının daha önce farkına bile varmadığı boşluklarla kalakalması. Eksik bir şey bu. Öyle kuru kuru aşk değil. Ölüyorum bitiyorum edebiyatı yaptıran gelip geçici duygulardan hiç
Slim, George' u dirseğinden tuttu. "Hadi kalk George. İkimiz gidip bir kadeh bir şey içelim." George, Slim'in yardımıyla ayağa kalktı. "Evet ya, bir kadeh içki." "Bunu yapmak zorundaydın George. Gerçekten bunu yapmak zorundaydın. Şimdi gel benimle," dedi Slim.
"Ne yapabilirim ki? Onun için mücadele edebilirim ama bunu kendisinin de istemesi lazım.” “Biraz kafasını karıştır ve bence ona sevdiğini söyle.” “Hayır bunu yapamam. Ne olur Doruk kimseye söyleme, duyulmasını istemiyorum.” “Bu kadar telaşlanma, duyulursa dünyanın sonu gelmez.” “Hayır, duyulursa kimsenin yüzüne bakamam. Ben bir ay sonra döneceğim ve bir daha ne zaman geleceğim belli değil. Lütfen Doruk.” “Tamam sırrın bende güvende, merak etme.” “Teşekkür ederim, sen çok iyi bir arkadaşsın.” “Biliyorum.” “Hadi kalk dans edelim, gidince o sersemi biraz kıskandıralım bakalım.” “Bunu yapamam Doruk.” “Neden?” “Çünkü bu şekilde olsun istemiyorum. Bence hayatı yeterince karışık, onu daha da karıştırmak ve üzmek istemiyorum.” “Pekâlâ sen bilirsin. Aşkta her şey mubahtır unutma.” “Biliyorum ama onu zor durumda bırakacak hiçbir şey yapmayacağım. Bir insanı zorla kendine âşık edemezsin. Onun hislerini yönlendiremezsin. Beni sevdiğine ya da benimle birlikte olmak istediğine kendi karar vermeli. Bunu yaparken de hislerinden gerçekten emin olmalı. Başka türlüsünü istemem Doruk. Bu her ikimizin de acı çekmesine neden olur.” “Anlaşıldı. Onun aklının başına gelmesini bekleyeceksin.” “Öyle de denilebilir.” “Tamam, karışmak yok söz veriyorum. Hadi şimdi tatilde bu kadar ciddi konuşmak yeter. Gel dans edelim.”
BİR ANNENİN BİR KIZI
#75096300 iletisindeki öykü etkinliği kapsamında ismini vermek istemeyen bir yazarın öyküsünü paylaşıyorum. İyi okumalar. Söz : Küçükler ot gibidir, büyükler ise rüzgâr: Rüzgar ne yöne eserse, otlar o yöne eğilir. ------ Yaş altı -Anne bak seni çizdim. Bu seen, bu babaam, bu da ben!. -…... Sigaramı ver bak şurda
Reklam
“Ne yapabilirim ki? Onun için mücadele edebilirim ama bunu kendisinin de istemesi lazım.” “Biraz kafasını karıştır ve bence ona sevdiğini söyle.” “Hayır bunu yapamam. Ne olur Doruk kimseye söyleme, duyulmasını istemiyorum.” “Bu kadar telaşlanma, duyulursa dünyanın sonu gelmez.” “Hayır, duyulursa kimsenin yüzüne bakamam. Ben bir ay
Sayfa 112 - 112 ve 113. SayfalarKitabı okudu
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.