Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
...Bir şahıs farzediniz ki, sizi sevdiğinizi söylüyor, size karşı hürmetkâr olduğunu iddia ediyor. Fakat sizin hiçbir sözünüzü tutmuyor, sizin hiçbir dileğinize riâyet etmiyor. Artık onun muhabbetine ve hürmetine itimat edebilir misiniz? O halde Allah Teâlâ’nın ve O’nun muhterem Peygamberinin emirlerine, nehiylerine, tavsiyelerine imtisal etmiyen bir şahsın Hak Teâlâ’ya ve Resûl-i Ekrem’ine muhabbet ve taat iddiasında bulunmasına nasıl kıymet verilebilir? Binâenaleyh hakîkî sûrette olan muhabbet ve taat, emir ve nehye seve seve riâyet etmekle tecellî eder.
... İnsan, bedenen hasta olunca hemen doktorlara koşuyor, tedaviye lüzum görüyor. Ya insan rûhen hasta olduğu halde mânevî bir tabibe müracaat etmesi icab etmez mi? Aceba mânevî marazlar, maddî marazlardan daha ehemmiyetsiz midir? Nihayet dünya hayatını izale edecek bir hastalık, aceba mânevî hayatı ifnâ edecek olan ahlâkî, rûhî bir marazdan daha tehlikeli midir? Elbette değildir. Binâenaleyh insan rûhî, mânevî bir emrâzın birer tabibi olan fuzalâ-yı ümmete, ulemâ-yı İslâmiyeye müracaat etmelidir. Onları numûne-i imtisâl bilmelidir, onların öğütlerini, tavsiyelerini tutmalıdır, insan bu sayede rûhen şifa bulur, rûhen, ahlâken yükselir.
Reklam
Hadis: Kabirleri ziyaret ediniz. Çünkü onlar size âhireti hatırlatır. İzah: İnsan kabirleri ziyaret edip ibret almalıdır. Vaktiyle berhayat olan birçok kimselerin bilâhare topraklar içinde kalmış olduğunu görmelidir, artık gafilâne yaşamamalıdır. Âhiret âlemini düşünmelidir. Beş günlük dünya hayatı için birtakım menhiyat-ı irtikâb etmemelidir, hakiki istikbâli düşünerek gaflet içinde yaşamaktan kurtulmalıdır...
Validemsiz bulunduğum yerler Ne kadar bir feci manzaradır Kasr-ı cennet (cennet sarayı) de olsa bîmâder (anasız) Pişikâhımda (huzurumda) aynı (tıpkı) makberdir Olmaz bence hiçbir mesken Daha kıymetli nezd-i mâderden (ananın yanından) Rahmetullahi aleyhâ
6.cilt
Dua eden kimse her türlü hayrın ve bereketin Allah’ın elinde olduğunu, bunları dilediği kuluna vereceğini, ama kimseye vermek zorunda olmadığını, bu hayır ve berekete herkes gibi kendisinin de muhtaç bulunduğunu aklından çıkarmamalı, O’nun “haddi aşanları sevmediğini” düşünerek sesini alçaltmalı, olanca tevazuu ile dua etmelidir. Cenâb-ı Hakk’a bağıra, çağıra ve pervâsızca dua eden kimseler, istedikleri şeylerin başlarına çalınabileceğini unutmamalıdır.
“Sizin en hayırlılarınız görüldükleri zaman aziz ve celil olan Allah’ı başkalarına hatırlatan kimselerdir.” Hadis-i Şerif
Reklam
Zorla oruç tuttursanız ne olacak ona? Zorla oruç tutturmanın ona bir faydası yok. Zorla namaz kıldırmanın ona bir faydası yok. Zorla örtmenin bir faydası yok. Zorla sakal bıraktırmanın ona bir faydası yok. "Sevdiriniz nefret ettirmeyiniz, kolaylaştırınız zorlaştırmayınız." (Hadis-i Şerif) Bu, dinin özü. Biz teşvik etmekle mükellefiz. "Haydi kardeş! Namaza gidelim, bir sefer de olsa O'nun huzurunda duralım, ibadeti yapalım." Zorlamak yok.
"Dua ederseniz duanıza icabet ederim, beni zikrederseniz bende sizi zikrederim. Beni bir topluluğun içerisinde anasanız sizi daha yüce bir toplulukta anarım." (Hadis-i Şerif) İcabete bakın. "Kim tövbe ederse tövbesini kabul ederim." (Hadis-i Şerif) İcabete bakın. "Kim salih amel işlerse Allah onların salih amellerini kabul eder." (Hadis-i Şerif) İcabete bakın.
"Kim bir zalimin zulmüne sözü ile yardımcı olursa, muhakkak Allah Teala o zalimi kendi başına musallat eder."
Reklam
Bir devrede geldik ki 'azîzân unutulmuş Tutmuş yerini hurd ü büzürgân unutulmuş | Nabi
BİR HADİS-İ ŞERİF
مَنْ قَرَأَ حَرْفًا مِنْ كِتَابِ اللهِ فَلَهُ بِهِ حَسَنَةٌ وَالْحَسَنَةُ بِعَشْرِ أَمْثَالِهَا، لَا أَقُولُ الَمَ حَرْفٌ، بَلْ أَقُولُ أَلِفٌ حَرْفٌ وَلَامٌ حَرْفٌ وَمِيمٌ حَرْفٌ.» "Her kim Allah'ın kitabından bir harf okursa onun için bu sebeple bir hasene vardır. Bir hasene on misli ile verilir. Ben: 'Elif lâm mim bir harftir.' demiyorum. Elif bir harf, lâm bir harf, mîm bir harftir."
«Ölüm insanlara öğütçü olarak yeter.» Hadis-i Şerif
6.cilt
1444. Ebü’d-Derdâ radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem ashâbına: - “Size en hayırlı, Allah katında en değerli, derecenizi en fazla yükseltecek, sizin için sadaka olarak altın ve gümüş dağıtmaktan daha kazançlı,  düşmanla karşılaşıp da sizin onların boynunu vurmanızdan, onların da sizi öldürmesinden daha çok sevap getirecek amelin ne olduğunu haber vereyim mi? diye sordu. Onlar da: - Evet, söyle dediler. Resûl-i Ekrem de: - “Allah Teâlâ’yı zikretmektir” buyurdu. Tirmizî, Daavât 6.Ayrıca bk.İbni Mâce, Edeb 53. ... Şüphesiz böylesine değerli olan ve insana nice nâfile ibadetten daha fazla sevap kazandıran zikir, bütün organların sultanı kabul edilen kalbin iştirakiyle yapılan zikirdir. Uyanık bir kalp ve duyarlı bir gönülle yapılan zikir dünya ile alâkayı kesmek suretiyle mümkün olabilir. Bu ise son derece güçtür. Zikrullahı işte böylesine değerli kılan, Allah’ı âdetâ görürcesine ve O’nun huzurunda olduğunu hissedercesine bir şuur haliyle yapılmasıdır. Dil Allah’ı zikrederken kalbin de ona katılması insanı âdeta melekleştirir. Hatta onun meleklerden de üstün bir seviyeye çıkmasına imkân hazırlar. Zira böyle bir şuur haliyle Allah’ı zikreden kimse, devamlı surette Rabbiyle beraber olduğu için ne bir fenalık düşünebilir ne de elinden kötülük gelir.
6.cilt
1438. Ebû Hureyre radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: Ben kulumun beni düşündüğü gibiyim. Beni zikrettiği zaman onunla beraberim. Eğer beni yalnız başına anarsa, ben de onu yalnız anarım. Şayet beni bir toplulukla beraber anarsa, ben de onu daha hayırlı bir topluluk içinde anarım.” Buhârî, Tevhîd 15; Müslim, Zikir 2, 19, 50; Tevbe 1.Ayrıca bk.Tirmizî, Daavât 131; İbni Mâce, Edeb 58. ...  “Ben kulumun beni düşündüğü gibiyim” ifadesiyle âlemlerin Rabbi, kulunun kendisi hakkındaki inancına ve kanaatine büyük önem verdiğini söylüyor. Hadîs-i şerîfteki “zan” sözü, kesin bilgi anlamındadır. Buna göre hadisin mânası, eğer kulum kendisine iyi davranacağıma, onu rahmetimle kuşatacağıma, vadettiğim lutufları kendisine ihsan edeceğime gönülden inanıyorsa ve bu konuda hiçbir şüphesi yoksa, o beklediklerini aynen görecektir. Benden bir şey isterse kendisine mutlaka vereceğim; dua ederse duasını kabul edeceğim, demektir. Buna hüsnüzan denmektedir. Resûlullah Efendimiz “Her biriniz (başka şekilde değil) ancak Allah’a hüsnüzan ederek ölsün” buyurmaktadır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.