Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her Satmar evinde, bu kutsal anti-siyonist kitabının bir kopyası bulunuyor. Kitapta, yirminci yüzyılın başlarında ortaya çıkan siyonizmin tarihi, küçük bir grup Yahu dinin kendi başlarına bir Yahudi vatanı inşa etmek gibi acayip bir fikri nasıl edindikleri anlatılıyor. O zamanlar herkes onların kaçık olduklarını düşünmüş, fakat haham onların başarılı olacaklarını anlamış. Satmar hahamı, öyle olacağını öngörmüş. Haham kitabında, defalarca uğursuz hedeflerini gerçekleştirme girişiminde bulundular, ne var ki iktidar elde edebilmeleri için gereksinim duydukları yeterli politik ve sosyal nüfuza, ancak Yahudi Soykırımı'nın sonrasında kavuştular, diye yazıyor. Zeidy'ye göre Yahudi Soykırımı'nı iyi niyet kazanmak uğruna kullanmak. canından olan herkese bir hakaret sayılıyor; masum Yahudiler. siyonistler yönetimi ele geçirsinler diye şehit olmamışlar hiç şüphesiz..
Sayfa 92 - Nemesis KitapKitabı okudu
Tüm bunlarla birlikte, Haredi ideolojisi başka bir takım prensipler konusunda Siyonizm ile çatışmaktadır. En önemli iki örnek, Siyonistlerin tüm Yahudileri ya da mümkün olan en fazla sayıdaki Yahudi'yi bir tek yere toplama ve Filistin'de bir Yahudi devleti kurma hedefleridir. Bu hedef ya da dogmalar, Talmud ve ona ait tefsirlere ilişkin
Düşün Yayıncılık
Reklam
BİNYILIN NAMAZ İLMİHALİ
BİNYILIN NAMAZ İLMİHALİ ALLAH'I ARAMA, O SENİ BULUR. SAATLER DOĞRU ZAMANT GÖSTERDİĞİNDE... Dinin adamı yoktur. Din, kapısında tüm varlığını kendisine angaje etmiş. Tanrı işleriyle haddinden fazla içli dışlı olmuş karakterler görmek istemez. 'Yapışkan Müslüman' gerçek ve öz islam yüzeyinde en tutunama Müslüman çeşididir. İslam
Sayfa 88 - Doğum Günü KitapçısıKitabı okudu
Herkesin önünde başarısızlıklarını ilan etmek için bir sinagogda toplanan Yahudilerle ilgili, iyi bilinen bir fıkra vardır. Kudretli bir haham, ilk olarak, şöyle der: 'Affet beni Tanrı'm, ben bir hiçim, ilgine layık değilim!" Onun ardından zengin bir tüccar şunları söyler: "Affet beni Tanrı'm, ben değersiz bir hiçim!" Daha sonra yoksul sıradan bir Yahudi öne çıkar ve şöyle der: 'Affet beni Tanrım, ben de bir hiçim.” Zengin tüccar hahama fısıldar: "Bu sefil herif kendini ne sanıyor ki o da hiç olduğunu söyleyebiliyor?”
- Bunların çoğu tasavvufu İslâmiyet sanıyor. Halbuki budizm ve manihaizmin çorbasıdır. Tuz ve biber olarak da içinde epey hıristiyanlık ve Yahudilik var, dedi. Selim Pusat budizm ve manihaizmi aşağı yukarı yalnız isim olarak biliyor, hele savaş aleyhinde olan budizmden nefret ediyordu. Bu fikrin, savaşçı bir din olan İslâmiyete girmiş bulunmasını garipseyerek: - İslâm büyükleri arasında bu hakikati bilen kimse yok muydu? Neden önlemediler? diye sordu. Osman Fişer’in cevabı çok garipti: - Bu domuz Yahudiler, müslüman olarak Müslümanlığı bozmak için bu bid’atleri soktular. - Yahudiler’in müslümanlığa museviliği sokmaları tabii olurdu. Kendilerinin de bilmediği eski dinleri neden öne sürsünler? Osman Fişer: - Onu da yaptılar, dedi. Arkasından garip bir hikmet savurdu: İyi bir imam olmak için önce iyi bir haham olmak şarttır. Selim Pusat öfkelenir gibi oldu. - Yahudiler’in niçin bu kadar aleyhinde bulunuyorsunuz? Siz Yahudi değil misiniz? Profesör cevap vermedi. Eliyle yaptığı işaret red mânâsına gelebilirdi. Selim, sorgusunu bırakmadı: - Ya hangi ırktansınız? Osman Fişer başını önündeki kâğıtlara eğerek: - Şeytan ırkından! diye cevap verdi ve kâğıtlarla meşgul olmakta devam ederek sustu.
Sayfa 130
Orta Çağ Sufilerinden alınan bir diğer fikre yeniden şekil veren Akralı Haham Isaac, Kabala’nın romantik simgeciliğine beşeri bir hava kazandırdı. Haham Isaac’in sözleriyle: “Bir kadını sevmemiş birisi Tanrı’ya adanmışlık için bir modele sahip olamaz.” Beşeri aşk deneyimi manevi deneyim için bir model oluşturur. Dünyadaki her deneyimi İlahi’nin gerçek bilgisine götüren bir mecaz ve hatta bir merdiven olarak gören Kabalacılarda ve özellikle de Hasidizm’de görüyoruz bu düşünceyi. Bu kavram Muhiddin İbn Arabi’nin Fusus’ül Hikem’inde yer alan bir düşünceyle benzerlik gösterir: “Kadın aracılığıyla Tanrı’yı tefekkür etmek tefekkürlerin en mükemmelidir.”
Reklam
Talmud çalışma demektir. Babil sürgünü sırasında, Mabet yıkılmış ve adak adamak yasaklanmışken, Yahudiler kim­liklerini koruma işini ibadetle değil de çalışma yoluyla ya­par olmuşlardı. Tora başlangıçta Kanun değil, öğretmek anlamına geliyordu; Yahudilerin sözlü kanunları için kullanılan Mişna terimi bile esas anlamı "tekrar etmek" olan bir kökten gelir. Kyros'un fermanıyla Yahudilerin Fillstin'e ge­ri dönmesine izin verildiğinde Mabet yeniden inşa edildi, ama sürgünün sofuluğunun izi İsrail'in dini üzerinde sonsu­za dek kalacaktı. Kurban törenlerinin yapıldığı tek bir Ma­bet'in yanında çok sayıda sinagog, toplanma ve dua mekanı yükseldi; Ferisiler'in ve Katiplerin, yani kitap ve çalışma adamlarının artan etkisi hahamların hakimiyetini sarstı. M.S. 70 yılında Roma lejyonları Mabet'i bir kez daha yıktı. Ancak bilge haham Joahannah ben-Zakkaj kuşatma altında­ ki Kudüs'ten gizlice çıktı ve Vespasianus'tan Tora'yı Yavne kentinde öğretmeye devam etmek için izin aldı. Mabet bir daha inşa edilmedi ve Talmud, yani çalışma, İsrail'in gerçek mabedi oldu
Almanya’ya Türk Dersleri Önemli Bir Medya Olayı Olarak Türk Bağımsızlık Savaşı, 1919-1923 Alman milliyetçiler için I. Dünya Savaşı ve Alman-Osmanlı ittifakı, kıyamet ölçeğinde bir felaketle sonuçlandı -gerçek anlamda bir kıyamet, çünkü zamanın yergi dergilerindeki görseller Almanya’nın üzerinde mahşerin atlıları tasvirleriyle, Almanya’yı
Almanya’ya Türk Dersleri Önemli Bir Medya Olayı Olarak Türk Bağımsızlık Savaşı, 1919-1923 Alman milliyetçiler için I. Dünya Savaşı ve Alman-Osmanlı ittifakı, kıyamet ölçeğinde bir felaketle sonuçlandı -gerçek anlamda bir kıyamet, çünkü zamanın yergi dergilerindeki görseller Almanya’nın üzerinde mahşerin atlıları tasvirleriyle, Almanya’yı
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.