Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kurtulmaya gelmiyoruz dünyaya. Daha da saplanmak için buradayız. Dibine kadar. Onun için çürüyor bedenlerimiz ölünce.
Dünyayı reddinin nedenini belirleyebilmiş mi kafasında, yoksa o da kuşağının çocukları gibi sıkıntıdan mı girmiş bu işe? Nedenini biliyor. Sadece çağının çocuklarına değil, kimseye benzemiyor. Nedeni bir tane. Her şeyin, içinde her gün büyüyen sonsuzluğun nedeni bir tane. O da yaşadığı hayata uzaktan bakabilme yeteneği. Kişinin öncelikle kendine
Reklam
İtaat, kişinin, kendi başına işlemeye asla cesaret edemeyeceği suçları gerçekleştirebilmesinin müthiş bir yoluydu.
Belki de her gün düzenli olarak kullanacağım Lustral benzeri bir antidepresanla her şey düzelebilirdi. Doktor kontrolünde gelişen bir tedavi ile yaşamaya alışabilirdim belki de, insanların arasında. Sosyoloji kitaplarındaki o meşhur birey olurdum belki tedavinin sonunda. Hedefleri olan, kendini gerçekleştirmeye çalışan, toplumun temelini tırnaklarıyla inşa etmiş o birey olurdum. Ama olmadı! Ne doktora gittim, ne de ilaç kullandım.. Tersine ben doktor olmaya çalıştım. Düşmanı tanımak için. Anladım ki daha sonra, düşmanım da mutsuz kafesinde. O da, bir gün kravatını koparıp, öne ilk çıkanı öldürüp yok etmek istiyor. O da caddelerde koşmak istiyor, üstüne gelen arabalara doğru. O da dinamitlemek istiyor, her gün biraz daha insanlığından ödünç verdiği toplumun temelini. Görünce gizli arzusunu düşmanımın, yapacak bir şey kalmadığını anladım. Ne düşman vardı, ne de ben vardım. Olmak ve var olmak arasında çok fark var derler, yüzyılın ortasından çıkıp gelmiş seçkin entellektüeller… Ama bilmiyorlar ki ikisi de yok… Var olmak bir hayal, olmayan bir dünyada…
İnsanın kullandığı ilk alet, başka bir insandır. .
"Uyumak istedim. Ama yine uyuyamadım. Gittikçe daha az uyuyorum. Uyusam bile rüya görmüyorum. Hiçbir şey görmüyorum" dedi.
Reklam
İnsan yalan söylediği anda, beyin kanamasından ölse, dünya öyle boşalırdı ki dinozorlara yeniden yer açılırdı!
Daha küçük bir çocukken, "Büyüyünce mutlaka yalnız kalacağım!" derdim. İşte sonunda yalnızdım! Ancak bu defa da yalnızlığa hapsolmuştum. Oysa ben sadece, istediğim zaman, içine girip çıkabileceğim bir yalnızlık odası istemiştim.
Sayfa 318Kitabı okudu
Bütün hayatım boyunca kaçtım. Önüme okyanus çıktı. Daha ileri gidemedim. İçinde boğulmak istedim. Gözlerimi sahilde açtım…
Bir zamanlar benim de dostlarım vardı. Gerçek dostlar. Ağızlarından çıkacak sözleri merak ettiğim dostlar... Sonra anlayamayacakları kadar kötü oldum yanlarında. Daha doğrusu, kontrolüm altında giden ilişkilerimizin bazı anlarında Kayranın gerçek yüzünden birkaç parça gösterme hatasını yaptım. Bazen yüksek dozda alkolün yüzünden, bazen de yüksek dozda sıkıntının. Dostlarımın yarısı korktu, yarısı da iğrendi. Acıyanlar da vardı birkaç tane ama onların dürüst olduklarını düşünmüyorum, çünkü olsalardı beni çözmeye çalışarak, sahip olduğumu varsaydığım sorunlarımı anlamak için çabalarlardı. Aslında acıdıklarını söyleyenler de iğrenenlere dahildi. Sonuçta teker teker yok oldular.
Reklam
İnsanın kendine biçtiği cezadan daha acı dolu olanı yoktur. İnsanın kendine verdiği cezaların ilki, işlediği suçtur.
kalabalık öylesine büyülü bir şeydi ki, içine girildiğinde ne ad ne de kütle kalıyordu. kitle ikisini de yutuyor ve sahip olunan kimliğin sorumluluğundan sınırlı bir süre için de olsa kurtuluşu sağlıyordu. kişiyi kendinden ve her şeyden koruyan, muhteşem bir zırhtı kitle.
Sayfa 374Kitabı okudu
"bellum omnium contra omnes." herkesin herkesle savaş hâli!
Sayfa 362Kitabı okudu
dolayısıyla, eğer içimde, iyileşmeye ilişkin en küçük bir kıvılcım varsa, onu bir yangına dönüştürecek olan, ben olmalıydım. morfin sülfat etikisindeki ben değil.
Sayfa 339Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.