Şaheser
4 yıl arayla 2 kere okudum. İlk okuyuşumda çok daha fazla etkilenmiştim. 2.okuyuşumda o kadar da vurucu bir kitap olmadığını fark ettim. Kitaptaki bazı detayları ilk okuyuşumda farklı hatırlıyordu, 2.okuyuşta onların öyle olmadığını fark edince hafızama hayret ettim. Hatırlamadığım detayları farklı yorumlamışım ki burası biraz şaşırtıcı. Yine de konusuna gelecek olursak; çok çok başarılı bir kitap, çok başarılı bir üslup ve ben bu yazarın cesaretine ve olayları yorumlama becerisine hayranım. Neredeyse bütün kitaplarını okudum. Hepsi o kadar özgün ve cesur fikirleri öne sürüyor ki okurken şaşırıyorsunuz. Çünkü siz hiç öyle düşünmemiş oluyorsunuz. Kitaplarında anlatılan olayları yazarın bambaşka bir pencereden ele alıyor, bu yüzden de her okuyuşta farklı bir perspektif görüyorsunuz. Olgunlaşıp tekrar okuduğunuzda hiç görmediğiniz detaylarla karşılaşıyorsunuz.
İlk katil Kabil'in gözünden dünyayı görmenin nasıl bir şey olduğunu bu kitapta deneyimledim. İlk katilin Tanrıya nasıl da karşı geldiğini, sonu ne olursa olsun burnunun dikine gittiğini, asla rahat durmadığını, her seferinde haklı çıkmanın bir yolunu bulduğunu burda okuyorsunuz. Dahası tarihsel ve mitolojik bir çok detaya da yer verilmiş. Kesinlikle öneririm. 
José Saramago
insanların öldüğü hiç bir dava haklı değildir.
Haklı Bir Delilik
Günlerce kitabı koltuğa fırlatıp, okumaktan
vazgeçmişliğim vardır. Kitap beş yüz elli sayfa ve yazar olayları sürekli tekrarlayarak anlatryor. Yaz yüz sayfaya sığdırılacak bir kitabı yoğun bir şekilde detaylandırmış.Kitabın yazı stilinin küçük olması da kitabı okuma ve okumama arasında kararsız bırakıyor.
Centilmen İki kardeşin hayatını anlatryor ve sizi
bilmediğiniz müzisyenler, eserleri ve müzik tarzları
hakkında bilgilendiriyor.Her şey yolunda gider gibi
görünürken, kitap sizi farklı bir sonuç ile karşı karşıya
bırakacak.
"Ondan ve düşüncelerinden kimseye zarar
gelmez." (Klas Östergren)
"Bundan o kadar da emin olma. Onun ne kadar çok
yalan uydurduğunu tahmin bile edemezsin." (Leo)
En güvendiğimiz insanlardan bir gün bir şekilde
zarar göreceğimizi bilerek güvenmeye devam ederiz.
Bu değişmeyecek bir durumdur. Biri olmazsa bir
başkasına güveniriz. Çünkü insan/insanoğlu her zaman güvenmeye ihtiyaç duyar. Kitabı bitirdiğiniz de bir şeyler anlamadığınızı fark ederseniz beş yüz iki ve beş yüz üçüncü sayfaya geri dönün. İyi okumalar.
“Ne güneş ceplere sığar ne de deniz banka cüzdanlarına...
Yumruğun kadardır yüreğin, gökyüzü işte oraya sığar.”
Merhabalar efendim
Dalında yeni filizlenmiş sevgili @ozgedogar ‘ın suda köklendirdiği #renkliçiçeklerimvar öykü kitabından bahsedeceğim.
Okuyucuyla buluşur buluşmaz @herayokuyanlarkulubu olarak okuma listemize aldık
Çiçekçi Kadın diye anılan Pembe, sevgiyle suladığı çiçekleriyle bir demet öykü sunuyor bizlere.
“Renkli, duygulu, güzel kokulu çiçeklerim var; sarı, mor, yeşil, kırmızı...
Bir demet almak istemez misin?”
diyerek hayatları renklendirmeye çabalıyor. Kendi siyah beyaz hayatına inat...
O hep köşebaşında. Görmemezlikten gelseniz bile...
Kâh güzellik merkezlerinin hızlı yükselişine, kâh hızlı tüketim çılgınlığına bazen insanoğlunun doğaya saygısızlığına, yersiz hırslara, sevgi yoksunu ilişkilere dem vuruyor.
On üç öykünün yer aldığı kitap her biri ayrı güzellikte kokuyordu. Benim ilk dikkatimi çeken “Merve, Haklı mı?” isimli öyküydü. Diğer Merveleri bilmem ama benim Merve’min ( 
Merve ) haklı olduğu çok konu var
Hayata tutunmak için düşlerinden vazgeçmeyen Pembe’nin gül, günebakan (Trakyalılar gündöndü der ) mimoza, papatya renk renk çiçekleriyle bezenmiş öykülerini içine çekmek isteyenlere tavsiyemdir
10 Haziran tarihinde yazar ile #zoom üzerinden gerçekleştireceğimiz söyleşiye bekleriz
Çiçeklerinizin solmadığı kitaplarınızın eksik olmadığı nice güzel günlere
Özge Doğar 
Renkli Çiçeklerim Var 
Her Ay Okuyanlar Kulübü
Dağyolu ve Günebakan'dan SeçmelerHamdullah Suphi Tanrıöver · Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları · 19719 okunma