Siz hepiniz kendinize doğruluğun övgücüleri diyorsunuz; ama eğriliği kötülerken, doğruluğu överken, yalnızca onların verdiği ün, şeref ve ödülü gözetiyorsunuz. Doğrulukla eğriliğin, insanlar ve tanrılardan gizli iken, insanın ruhunda kendi başınayken ne olduğuna gelince, hiçbiriniz şiirlerinizde de günlük konuşmalarınızda da, birinin, ruhu rahat bırakmayan felaketlerin en büyüğü, ötekinin ise ruhun en büyük nimeti olduğunu yeterince göstermediniz. Sizler hepiniz, bunu bize baştan söyleseydiniz, bizi buna genç yaşımızda inandırsaydınız, haksızlık edilmesin diye birbirimize bekçilik etmezdik. Her insan felaketlerin en büyüğüyle aynı çatı altında yaşamaktan korkar, kendi kendisinin bekçisi olurdu!
Allah adildir, asla haksızlık yapmaz. Herkese sabrının karşılığını mutlaka verir. Yeter ki Allah'a, Allah'ın dediği gibi iman edilsin. Ona eş koşulmasın.
Sayfa 94
Reklam
Hazin ve tuhaf çağ bizimki! Bu büyük haksızlık çağlayanı hangi okyanusa doğru dökülüyor? Bu kadar dipsiz bir gecede nereye gidiyoruz? Bu hasta dünyayı yoklamaya kalkanlar, bağırsaklarında kıpraşan ahlaksızlıktan korkarak hemen geri çekiliyor.
224 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Divan Şairi De Okur
Divan Şairi de Okur’du
Divan Şairi de Okur’du
Her şeyden önce, bu kitabın yeteri kadar okunmaması ve hakkında daha önce burada bir inceleme yazılmaması beni üzdü ve şaşırttı. Bunun bir haksızlık olduğunu düşünüyorum, çünkü divan edebiyatının anlaşılması adına biz okuyuculara başlangıç sağlayabilecek böyle değerli kitapların bilinmemesi üzücü bir durum. Aslında yazarımız da bu konuya dikkat çekiyor. Neden divan edebiyatı yeterince ilgi görmüyor? Hak ettiği değer verilmiyor? Başarılı yönleri göz ardı ediliyor? "Kadın ve şarap, bazen de tasavvuf" diye geçiştirilecek bir şey mi divan edebiyatı? İşte yazar, bu gibi sorular üzerinden bize durumun hiç de böyle olmadığını verdiği örneklerle anlatıyor. Kitap içinde: kitap neye denir ve nasıl okunur?, mesnevilerin tanımı, ramazan davulcuları, çeviri ahlakı, Ayasofya Kütüphanesi, kadın hakları gibi pek çok ilgi çekici konu ele alınmakta. Bu konular, akademik bir incelemeden çok, esasında bir sorgulama ve araştırmaya yönelik istek kazandıracak şekilde yazılmış. En azından ben okurken bu duygulara kapıldım. Özellikle eski edebiyat ve tarihe meraklı olanlar bu kitabı lütfen okusun. Tarih dedim çünkü, yazarın da söylediği gibi Osmanlı'da birçok şey şiir ile ifade edilirdi. Divan edebiyatı özelinde bakacak olursak, zaten o dönemi anlamak için divan okumalarına önem vermek gerekiyor. Kitabı rahatlıkla beğendiğimi söyleyebilir ve önerebilirim. Yazarın bu kitabından sonra diğer kitaplarını da okumak istiyorum, şahsen. Eğer sizin de bu konulara ilginiz varsa alın ve okuyun, pişman olmazsınız .Durus
Dursun Ali Tökel
Dursun Ali Tökel
Divan Şairi de Okur’du
Divan Şairi de Okur’duDursun Ali Tökel · Ketebe Yayınları · 20235 okunma
276 syf.
10/10 puan verdi
·
23 günde okudu
Belgesel roman tarzında yazdığı Mükellefiyet romanında Metin Köse Zonguldak ve civar bölgelerde Dilaver Paşa Nizamnamesi ile on üç ile elli yaşları arasındaki erkeklerin zorla madende çalıştırılmasını konu alır. Roman Ahmet başkarakteri ekseninde köylülerin kanun zoruyla madende çalıştırılması, zorluklar, çavuş ve eşkıyanın zulmü, madendeki kazılar, göçük, grizu, eşkıya ve jandarma ortaklığı ile maaşlarının gasp edilmesi ve nihayetinde ölümler gibi konuları ele alarak doğrusal bir anlatım tarzıyla anlatır. Olaylara karşı karakter dönüşümü yaşayan Ahmet artık haksızlık karşısında duramayan ve başkaldırıyı temsil eden bir kişiliğe dönüşür. Karakter çözümlemeleri kapsamlı, nesneleri uygun, izleği belirgin bir eser. Roman dili yöresel ağız kaynaklı okuyucuyu biraz zorlasa da anlatım akıcı. Madencilerin zorlu yaşam koşulları ve çaresizliklerini işlediği için kesinlikle okunmaya değer bir roman. Romanın devamı sayılabilecek 2. Mükellefiyet döneminin anlatıldığı “Göldağı” romanını da okuma listeme ekledim.
Mükellefiyet
MükellefiyetMetin Köse · Doğan Kitap · 201023 okunma
Aşırı doğruluk, aşırı haksızlık getirir.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.