Güzelliğe ihtiyacı var dünyanın. Az olsa da, azınlıkta kalsa da buna inananlar, var işte ihtiyacı. Başka türlü katlanılacak gibi değil hiçbir coğrafya. Elizabeth von Arnim, "Güzellik insanı âşık ediyor ve aşk insanı güzelleştiriyordu." diyor. Güzellikle, aşkla, sevgiyle sevgili okur. Güzel bir hafta olsun. Var olun.
"Em... hokeyi bıraktığımdan beri beni gülümseten tek kişi sensin. Hâlâ hokey oynuyor olsaydım bile seni istiyor olurdum. Daha önce hissetmediğim bir şekilde hayat doluyum. Sen içindeyken dünyam daha parlak, daha gerçek. Ben bir aptaldım-"
Haftaya harika bir kitabın yorumuyla başlıyorum. Tatlı Düşmanım güzel bir kitaptı ama bu kitap
İkinci kitap bittiğinde hâlâ kafanızdaki hiçbir sorunun cevaplanmadığını görüp fantastik okumanın ne demek olduğunu iyi bir şekilde kavrıyorsunuz. İlk kitaptan sonra daha farklı sorunlarla boğuşuruz sanmıştım ama olmadı. Öncelikle birkaç karakterden bahsetmem gerek çünkü kitap içinde hatırı sayılır bölümlere sahipler. Kvothe Vintas'a
“Bu kitapta anlatılan olayların hepsi gerçektir, fakat henüz gerçekleşmemiştir.” Böyle ironi ile başlayan bir kitap içeriğinde neler olmuştur neler diye düşünebilirsiniz, oldukçada haklısınız! Kitap resmen akıp gidiyor, kitaba yetişmeye çalışıyorsunuz.
Çok güzel mizahı var, çok güzel saçmalamalar var, tarihi bilgiler, atasözleri deyimler sizi
* Sevmek bir özgürlüktür.
* Bazı hayatlar çok yalnız çok ümitsiz.
* Tecavüz, şiddet ve baskı, bir kadının kaldırmakta en çok zorlandığı şeyler.
* Hala bir şeyler yapabiliyorken durma, diğer kadınlar adına, yetim çocuklar adına, savaşta isimleri hiç duyulmamış insanlar adına bir şeyler yap!
* Büyük ülkelerin, küçük ülkeler üzerinde sergilediği tiyatroyu unutma!
Kadınların küçücük yaşta kocaman adamlarla evlendirildiği, belki kocaları tarafından tecavüze uğradığı, sevmenin bile yasak olduğu ülkelerde sevmek parayla satın alınamayacak bir özgürlüktür. Bazılarımızın hayal bile edemeyeceği şeyleri hayal etmek bir özgürlüktür.
Evet bizim ülkemizde de ümit kısıtlı, belki bazı ülkelerde o özgürlüktür. Ama yine de hala şansımız var sanırım...
Bin Muhteşem GüneşKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2020100,8bin okunma
Arın dokunuşuna sesli bir şekilde, "Merhaba." dedi. "Sen çok daha güzelsin."
"Adın ne?" diye bu defa sesli bir şekilde sordu Alin. "Arın." Onu daha önce hiç böyle gülümserken görmemiştim. Hem büyüleyici hem bulaşıcıydı. "Lord gibi mi?" diye şaşkınca sordu kız. "Lord gibi," dedi Arın göz
"Genç ve aklım bir karış havadayken, babamın verdiği bir öğüt var ki, hâlâ üzerinde düşünür dururum: 'Birini eleştirecek olduğun zaman, dünyadaki bütün insanların senin sahip olduğun avantajlara sahip olmadığını unutma.' demişti."
Bakışları kababalığın içinde gezindi. Her hayatı görüyor ve fark ediyordu. Yalnızlıktan mutsuz olanları, yanında ki ile mutlu olmayıp katlanmak zorunda olanları, her şeye rağmen sahte de olsa gülümseyenleri ve daha nicesini...Her zamanki gibi sabahın soğuk ayazında çıkmış ayağını sıkan o dar ayakkabıları yırtık çorap giydiği ayağına geçirmişti.
️ #hikayehırsızı ️
•
Hikâyeler bize kim olduğumuzu söyler,peki ya biri o hikâyeyi çaldıysa?Jake ilk kitabıyla dikkate değer bir çıkış yapmış,ancak ikinci kitabının fiyaskosunun ardından yazar tıkanıklığına girmiştir.Üçüncü ve dördüncü romanının taslağı ise tam bir hayal kırıklığıdır.Bir yandan da geçimini sağlamak için bir yaratıcı yazarlık
Günaydın. Tutkunun ne olduğunu unuttuk, sıradan günlerden mi şu bitmeyen rutinden mi bilinmez. Lou Andreas-Salomê'nin şu muhteşem cümlelerini okuyoruz sonra: "Karşınıza bir şey çıkıyor ve sizi teslim alıyor, siz de kendinizi bırakıyorsunuz, artık hesap kitap yapmıyorsunuz, hiçbir şeyden çekinmiyorsunuz ve artık yarım kalan bir şeyle