Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Toy çağımda bir öğüt vermişti babam, hala küpedir kulağıma: "Ne zaman," demişti, "birini tenkide davranacak olsan, hatırdan çıkarma, herkes senin imkanlarında gelmemiştir dünyaya!"
Zanaatçı/sanatçı statüsündeki ve imgesindeki ilerleme resim, hey- kel ve mimarlık sanatlarında daha da fazlaydı. Maalesef, popüler de- ğerlendirmeler bu ilerlemeyi fazlasıyla abartıyor ve Michelangelo gibi şahsiyetlere, bir nevi normal kulaklı Van Gogh muamelesi yaparak, kendilerini ifade etme aşkıyla yanıp tutuşan bir deha rolü biçiyorlar.
Sayfa 72
Reklam
Biz, hayatta kalan diğer kafasızların torunlarıyız
Bence tüm sıkıntı, esasen bir hayvan olduğumuzu bir türlü kabullenemememizden kaynaklanıyor. Bak basitçe anlatayım. Bizi diğer tüm mahlûkattan farklı kılan sevgili beynimiz, içerisinde işte o tüm mahlûkatın bilgisini de taşır. Sürüngen beyin, limbik sistem ve korteksten oluşan bu muazzam yapı, doğru yerlerine basıldığında muhteşem sesler çıkarır. Cinsellik sürüngen beyinle ilgiliyken, duygular limbik sistemde dolanır. Fakat elimizde, bizi akıl ve izana davet eden korteks gibi bilge bir kozumuz vardır. Aşk dediğimiz şey, kabul etmek gerekir ki, insan icadıdır. Biz icat ettik aşkı. Yerleşik düzene geçtikten sonra gelişen toplumsal kültürün biyolojiye etkisi sonucu aşık olmak üzere evrimleştik. Öncesinde genlerin devamı için aşka gerek yokken, zamanla bu bir zorunluluk haline geldi. İnsan bebeğinin diğer hayvanlara nazaran çok daha uzun süre bakıma ihtiyacı olması nedeniyle de, bir anne-baba işbirliği oluşturmak adına, tek eşlilik ve sadakat gibi kavramlara yöneldik. İşte bu yüzden, genlerimizin devamı için çıldıran sürüngen beynimizdeki hayvani düşünceleri, limbik sistemimizdeki duygularla olduk olmadık anlamlara bürüyüp aşık oluyor, o kişi tarafından istenmediğimizdeyse soyumuz kuruyacakmış gibi krizlere giriyoruz. Hayır, kurursa kurusun, bu çağda böyle ilkel yaklaşımlar da nedir? Çelişki tam burada işte. Aklını korteksine toplayıp sistemi reddedenlerin genleri devam etmiyor. Akıllılar ölüp gidiyor yani, hadi geçmiş olsun. Biz, hayatta kalan diğer kafasızların torunlarıyız özetle. O yüzden dedelerimiz ve ninelerimizle aynı tuzaklara düşüyor, hâlâ armut gibi aşık oluyoruz Osman.
Ne zaman ki 19. yüzyıl başında Jean-François Champollion hiyeroglifi çözdü, o zaman birdenbire üstümüze böyle bir gül çuvalı gibi o medeniyetin hare ve kokusu yığılmaya başladı. Hala bugün bile bu muhteşem sarhoşluğun altından kalkamıyoruz, her gün çarpıcı bilgiler öğreniyoruz.
İlkokul öğretmenim olan o muhteşem adamla hala görüşüyorum:)
Ben gıyabınızda ellerinizden minnetle ve hasretle öpüyorum öğretmenim... Beni sorgusuz sualsiz sevdiğiniz için, bana güvendiğiniz, doğum günümde kitap hediye ettiğiniz, veda partisi hazırladığınız, her hata yaptığımda gülümseyerek tatlı tatlı uyardığınız için, ama en çok da o gün orada kendimi bok gibi hissederken beni öptüğünüz için çok teşekkür ederim öğretmenim.
Kadın ona doğru kayarken bakışlarını bakışlarından ayırmadı. İhtiraslı ve bilmiş mavi gözleri vardı. Hipnotize edici. Vücudunun, isteği dışında kadına doğru eğildiğini fark etti. Kadın duş kabininin içine girdi. İçerideki su onu ıslatmıyor, bu- nun yerine pırıltı gibi görünen minik elektrik kıvılcımları saçıyordu. Bir rüya... Erotik olanından.
Sayfa 95
Reklam
"Toy çağımda bir öğüt vermişti babam, hala küpedir kulağıma. 'Ne zaman' demişti, 'birini tenkide davranacak olsan, hatırdan çıkarma, herkes senin imkanlarında gelmemiştir dünyaya!''
Yaşam hala çekici geliyordu oysa .Bazen kışın kucağından fırlayıp gelen o muhteşem ilkbahar günlerinden biriydi , gökyüzünün sonsuz maviliği ,bütün o kasvetli kış aylarından sonra taze bir soluk gibi geliyordu .
"Bu... o kadar da kötü değil. Devam et." Danii onu kavra- mıştı, kıvrık pençeleriyle sanki gitmesine hiç izin vermeyecekmiş gibi tutuyordu. "Çok sıkısın. Bir yumruk gibi sıkıyor." İyice içine yerleşince, Daniela'nın alışması için kıpırdamadan durmaya çalıştı. İnanılmaz bir iradeyle, Daniela altında kıvranmaya başlayın-
Sayfa 318
"Ama biz şu karşıdaki surlar gibiyiz. Hırpalanmış, dövülmüş, pek bakılacak hâli kalmamış, fakat hâlâ ayakta. Öyle değil mi peder?"
Sayfa 134 - Everest yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yaşam hâlâ çekici geliyordu oysa. Bazen kışın kucağından fırlayıp gelen o muhteşem ilkbahar günlerinden biriydi, gökyüzünün sonsuz maviliği, bütün o kasvetli kış aylarından sonra taze bir soluk gibi geliyordu.
Ve ben hâlâ buradayım, yaşayacağım ertesi günü görebilmek için…
Ama biz şu karşıdaki surlar gibiyiz. Hırpalanmış, dövülmüş, pek bakılacak hali kalmamış, fakat hala ayakta.
Tanrıya şükür saçların hala muhteşem. Gerçi biraz kirli ama.
Sayfa 161
Üç Roma İmparatorluğu vardır. Birincisi: Klasik Roma’dır, pagandır, muhteşem bir imparatorluktur. Yani bu üçünün içinde en muhteşemidir, çağlar içinde en kalıcı olanıdır. İkincisi: Bizans dediğimiz Hıristiyan Roma’dır. En azından Doğu Avrupa ve Balkanlar bu devletin ve uygarlığın izlerini taşır. Üçüncüsü ise: Hâlâ ortadan kalkmamış olan, bir anlamda hâlâ kurumları ve problemleri yaşanan Osmanlı İmparatorluğu’dur.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.