''Eğer bir adamı rededersen, ona kişisel bir bağlılık hikayesi uydurarak sana kızmadan yoluna devam etmesini sağlayabilirsin. Fakat çok meşgul olduğunu ve yapacak daha önemli işlerin olduğunu söylersen senden nefret edecektir. İnsanlar onları reddetmenden daha çok, kibarca yalan söylemeni tercih ederler.''
Yanıma oturur, titrek bir sesle: “Kitaplar yüzünden çok acı çekiyorum Esat Ağabey” derdi. “Sanki hepsi benim için yazılmış. Bu kadar insanı birden canlandıramıyorum: hepsini birbirine karıştırıyorum. Gülünç oluyorum.”
Birleşmiş Milletler her yıl "İnsani Gelişme Raporu" adı altında bir rapor yayınlıyor. Bu raporda ülkeler tek tek ele alınıp bazı kriterlere göre sıralanıyor ve ona göre de bir insani gelişmişlik sıralaması ortaya çıkıyor. Bu sıralama yapılırken ele alınan göstergeleri şöyle sıralayabiliriz; Doğumdan itibaren yıl olarak beklenen yaşam
“… doğru ve güzel şeyleri koruyacak olan, bunların ne bakımdan, ne yönüyle iyi olduklarını bilmezse, değersiz bir koruyucu olur; hatta diyebilirim ki hiç kimse, önce iyiyi bilmedikçe, doğru ve güzel şeyleri bilemez.”
Çevrede görülen her şey insanı yaralayabiliyor, insanı küçültebiliyor. Bir şeyi görmekle, yalnızca görmekle, bir parçanı kaybediyorsun sanki. Çoğu kez, bakmanın tehlikeli olabileceğini seziyor, gözlerini kaçırmak, hatta sımsıkı yummak eğilimini gösteriyorsun.
O yüzden de şaşkınlığa kapılmak, baktığın şeyi gerçekten görüp görmediğini kestirememek