İnsanın Kendine Yolculuğu

Alfred Adler
İnsanın Kendine Yolculuğu Bir bireyin yaşam örüntüsü, birey beş yaşına gelene kadar belirlenip sabitlenir.” Bu tez, 20. yüzyılın başlarında yaşayan ve birey davranışlarının toplumsal bağlamda ele alınması gerektiğini savunan, Avusturyalı psikiyatrist Alfred Adler’e ait. Adler, Bireysel Psikoloji adını verdiği, döneminin çığır açıcı psikolojik kuramında, insan doğasını anlama sanatının, insan davranışlarının dinamik örüntüsünü anlama sanatı olduğunu ifade eder. Ve bu yaşam örüntüsü çocukluk çağında oluşup, yerleşen bir dizilimdir. “Her ‘sorunlu’ çocuk, potansiyel bir nevrotiktir. Fakat ‘sorunlu’ çocuklar, sadece ‘sorunlu’ ortamlarda ortaya çıkarlar.” Yetişkinlerin ve çocukların yaşadığı pek çok sorunun kökenini erken çocukluk döneminde yaşanılan ve çözümlen(e)meyen psiklojik sorunlarda arayan Adler sizi, kendinize doğru derin bir yolculuğa çıkarıyor.
240 sayfa
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

240 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Kitapta Adler’in incelediği çocuk vakaları üzerinden insanın kişilik keşfinin çocukluğunda saklı olduğu gözler önüne serilmiştir. “Bir bireyin yaşam örüntüsü, birey beş yaşına gelene kadar belirlenip sabitlenir.” cümlesinin haklılık payını kitapta yer verdiği vakaların incelemesi ve öğrencileriyle aralarında geçen ders niteliğindeki diyaloglar üzerinden göstermektedir. Çocukluk kalıntıları insan kişiliğinin temelidir sonucuna vardığım bu kitabı zevkle okudum. Bilinen psikoloji kitaplarının aksine gayet akıcı ve anlaşılır bir kitaptı. Ebeveynlerin de çocuk psikolojisini daha iyi anlayabilmeleri adına güzel örnekler barındırdığından okumasını tavsiye ediyorum.
İnsanın Kendine Yolculuğu
İnsanın Kendine YolculuğuAlfred Adler · Olimpos Yayınları · 2022157 okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
İnsan doğasını anlamak için, onun geçtiği tüm iklim şartlarını bilmek gerekiyor. Çocukluk dönemi ise insanın her mevsiminin olduğu bir süreç olsa gerek. Ne kadar az zararla çıkarsak o dönemden, yetişkin olduğumuz zaman yaşamın her alanında daha sağlıklı var oluyoruz. Bu anlamda ne kadar önemli bir zemin çocukluk dönemi. Fay hattı üzerine kurulmuş bir ev gibi çocukluk dönemi de, her an sarsıntıya hazır. Ruhun içindeki zelzelenin hasar tespit çalışmasının faturası, yetişkin dönemde ortaya çıkıyor. Aşağılık duygusunu oluşturan faktörler arasında öncelikle fiziksel kusur ve devamında kişinin toplumsal, dini ve ekonomik durumu geliyor. Üçüncü faktör ise çocuğun aile diziliminden kaynaklandığı belirtiliyor. Yaşam ve insan çerçevesinde öyle güzel tespitler var ki, gerçek yaşamdan desteklenen örnekler ise konunun daha iyi anlaşılmasını sağlıyor. Çocukluk döneminin izinde, insan davranışlarının altında yatan nedenleri daha iyi anlamaya çalıştığımız bir güzergahta, kendi yaşamınızın anlam veremediğiniz kısımlarını da görmenizi sağlıyor. Aynı zamanda toplum içinde iletişim kurduğumuz diğer insanların doğasını anlamak için muhteşem bir zemin. Kitabın içindekiler kısmından birkaç başlık sizlere ön fikir olacaktır; Anne baskısı, suça giden yol, lider olmak isteyen çocuk, büyüme korkusu, asi kötü çocuk, lideri takip et, fazla uysal çocuk, nevrotik temellerin vaziyeti, doğuştan gelen zeka geriliği, hastalığın tahakkümü...
İnsanın Kendine Yolculuğu
İnsanın Kendine YolculuğuAlfred Adler · Olimpos Yayınları · 2022157 okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
·
52 günde okudu
Psikolojiye ilgi duyanlar için iyi bir başlangıç. En başta kendi çocukluğunuz olmak üzere bütün "sorunlu" çocuklara farklı bir pencereden bakmak, onları daha iyi anlamak için oldukça iyi bir kitap. Belli başlı psikolojik rahatsızlıklar hakkında bilgi edinebiliyor, bu hastalıkları vakalar üzerine ele aldığı için okurken de sıkılmıyoruz. Çocuklara baktığımızda anlam veremediğimiz pek çok sorunun altında yatan sebepler gayet açık şekilde ifade edildiği için yapbozun parçaları yerine oturuyormuş gibi hissettim. Tabii bir de çocuk sahibi olmanın sorumluluğunun hiç de kolay olmadığı çok iyi anlaşılıyor. Çocuklar öyle hassas ve bir o kadar güçlüler ki farkında olmadan yaptığımız bir şaka bile gelecek hayatlarında çok büyük yaralara sebep oluyor. Kitap sırasıyla çeşitli vakaların ele alınması şeklinde oluşuyor. Kitabın başında önce kendi çocukluğumuza şöyle bir bakış atıyoruz, ardından da vakalar başlıyor. Genel olarak dili gayet açık ve anlaşılır. Okurken hiç sıkılmadım. Çevremizdeki minikleri ve kendimizi anlayabilmek isteyen herkese tavsiye ederim.
İnsanın Kendine Yolculuğu
İnsanın Kendine YolculuğuAlfred Adler · Olimpos Yayınları · 2022157 okunma
240 syf.
10/10 puan verdi
Bir psikoloji öğrencisi olarak iyi ki keşfettiğim yazarlardan biridir diyebilirim.Kitabı okurken alana dair içimdeki heyecanı fazlaştırdı.İçindeki her vaka örneğinin bir parçasında kendimi buldum diyebilirim.Her vakayı okurken yazar sonraki sayfalarda vaka analizini nasıl yapacak nasıl bir tedavi uygulayacak merakımdan kısa sürede kitabı bitirebildim.Dediğim gibi her vakada bir parça kendimi bulduğum için kendimle büyük bir yolculuğa çıktım ve kendimi keşfettim bu kitapla.O yüzden bu kitabı yaymalıyız ve tüm Dünya bu keşfi tatmalı.
İnsanın Kendine Yolculuğu
İnsanın Kendine YolculuğuAlfred Adler · Olimpos Yayınları · 2022157 okunma
240 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 günde okudu
Daha yolun başındayız
Çok lezzetli ve faydalı bir kitap okudum kesinlikle. Evet bazı kitaplar lezzetli oluyor. 'Kendinizi keşfetmeye çocukluğunuzdan başlayın' ibaresi kitabın kapağında yer alıyor zaten. Okuduğum her bölümde mutlaka tanıdığım, ne durumda olduğunu hissedebildiğim bir çocukla karşılaştım. Yaşları, yaşamları,tarzları başka başka çocuklar ama aslında istedikleri ortak bir şey var.. Her biri hakkında gün boyu uzun uzun düşünebildim, vaka için yapılan yorumlardan çocuğun davranışlarının sebeplerini içselleştirebildim ve kendimde bulabildim. Her bir çocuğun ilerleyen zamanda bir yetişkin olacağı ve yaşadığı zorluğun hayatını nasıl etkileyeleceğiyle yüzleşmek biraz zor oldu. Kitabın yarısından fazlasında ağladım ve tamamında çok şey öğrendim. Akıcı, öğretici ve farkındalığınızı artırabilecek bir kitap. Okunmalı :))
İnsanın Kendine Yolculuğu
İnsanın Kendine YolculuğuAlfred Adler · Olimpos Yayınları · 2022157 okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
Bugün sizlere kişisel gelişim türündeki bir kitabın yorumu ile geldim. Kitap sizi düşündürmeye iten ve size sürekli yeni şeyler öğreten bir kitap. Kitaptaki bir çok detaya değiniliyor özellikle hastalar ile olan görüşme kısımlarına bayıldım. Bazı şeyleri daha net anlamamıza neden oldu. Kitapta toplam 13 başlık var hepsi ayrı ayrı bir konuyu ele alıyor. Genelde konular çocuklar üzerine. Zaten kapaktada yazıyor kendinizi keşfetmeye çocukluğunuzdan başlayın diye. Gerçekten öyle herşey çocukluktan başlıyor. Herkesin karakteri o zamanlardan belli oluyor. Yaşanılan psikolojik sıkıntıların en temeli çocukken gerçekleşiyor. Açıkçası çok bilgilendirici bir kitap oldu benim için. Size farkındalık yaratacak bir şeylerin gerçekten ne anlama geldiğini anlayacaksınız ve nasıl davranmanız gerektiğini öğreneceksiniz. Ben bu kitabın herkesin bir kere okumasını tavsiye ediyorum size çok fazla şey katabilecek bir kitap. Özellikle anne babalar için. Kesinlikle okuyun derim.
İnsanın Kendine Yolculuğu
İnsanın Kendine YolculuğuAlfred Adler · Olimpos Yayınları · 2022157 okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
#adler , bireysel davranışların toplumsal bağlamda ele alınmasını savunurken, bir bireyin beş yaşına gelene kadar davranış şekillerinin oluştuğunu söyler. Bu süreçte yanlış davranışlara maruz kalan çocuğun ileriki yaşam örüntüsünün de doğru olmayacağını belirtir. Adler'e göre, sorunlu çocuk, sorunlu bir aile ve sorunlu bir toplumdan gelmektedir ve her sorunlu çocuk potansiyel bir nevrotiktir. Sağlıklı bir toplum sağlıklı bireylerden oluşur, sağlıklı bireyi ise yaşadığı sağlıklı çocukluk oluşturur. #insanınkendineyolculuğu kitabında, vaka örnekleri ile yaşanılan farklı travmaları, bu travmalar sonucu ortaya çıkan davranış bozukluklarını ve terapi süreçlerinden örneklere yer verilerek sizi kendinizi keşfetme adına derin bir yolculuğa çıkarıyor. Herkesin okuyabileceği ve istifade edebileceği bir #kitap .
İnsanın Kendine Yolculuğu
İnsanın Kendine YolculuğuAlfred Adler · Olimpos Yayınları · 2022157 okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
İNSANIN KENDİNE YOLCULUĞU Kitabın çoğunlukla insan yaşamının öznelerarası yönlerinden bahsettiğine inanıyorum. #alfredadler yaşama nedenimizin topluma katkıda bulunmak olduğuna inanıyor. Bunun mutlaka öznel gerçek olmadığına inanıyorum. Bireylerin yaşama nedenleri tamamen sübjektiftir, ancak iyi bir insan için toplumsal vizyon, topluma katkıda
İnsanın Kendine Yolculuğu
İnsanın Kendine YolculuğuAlfred Adler · Olimpos Yayınları · 2022157 okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
BİRÇOK TEORİ VE KAVRAMI AÇIKLAR
Kuramsal İz Düşüm "Hayatında hissettiğin her duygu, seni fark etmesen de onu ilk deneyimlediğin ana geri götürür. Bugünkü öfken sadece bugüne değil, o duyguyu sana tanıtan ilk kişiye de bir tepkidir." Yaşdığın olaylara verdiğin tepkiler geçmişte verdiğin duyve tepkiler ile aynıysa belkide geçmişte hangi olya ve kime nasıl tepki verdiysen bugünde aynı tepkiyi veriyor olabilirsin. Bu konuda 2 ünlü piskoloğun kurallarını inceleyelim birlikte. "Geçmişin izleri, bugünkü öfkelerimizin saklı nedenleridir. Yaşanan her an, bizi en çok inciten ilk ana geri götürür." Repetition Compulsion Theory Bu düşünce, aslında Sigmund Freud’un (repetition compulsion) teorisine de yakın. Freud, bireylerin geçmişte yaşadıkları travmatik olayları, farkında olmadan tekrar tekrar yaşama eğiliminde olduklarını öne sürmüştür. Haksızlık veya kızgınlık gibi duygular, geçmişteki ilk benzer deneyimlere dayanarak tetiklenir. Ayrıca, Carl Jung'un "gölge" kavramı da bu duruma değinir. Jung, geçmişte bastırılan ya da görmezden gelinen duyguların, günümüzde çeşitli durumlarla yüzeye çıkabileceğini savunur. Özellikle kızgınlık gibi güçlü duygular, geçmişte fark edilmeyen veya bastırılan deneyimlerin yansıması olabilir. Yukarıda ki makale bir yabancı kaynaklar aracılığıyla öğrenilmiş olup kitabın özeti olarak paylaşılmıştır kuramsal ve profesyonel bir kitaptır.
İnsanın Kendine Yolculuğu
İnsanın Kendine YolculuğuAlfred Adler · Olimpos Yayınları · 2022157 okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
Bir bireyin yaşam örüntüsünün, birey beş yaşına gelene kadar belirlendiğini belirtiyor yazar Alfred Adler. Bu tezi ile 20. yüzyılın başlarında bireysel davranışları, toplumsal bağlamda ele almak gerektiğini iddia eder. Bireysel piskoloji ile insan doğasını anlamanın yolunu, insan davranışlarını anlatmaktan geçtiğini ifade eder. Ve yazara göre bu yaşam örüntüsü, çocukluk çağında oluşup yerleşen bir dizilimdir. Her sorunlu çocuk potansiyel bir nevrotiktir ve Adler’e göre sorunlu bir aileden, toplumdan gelmektedir. Erken çocukluk döneminde yaşanılan ve çözümlenemeyen psikolojik sorunlar sonucu meydana gelen nevrotik durum ileriki yaşamında sorunlu bir kişilik oluşturur. Yetişkinlerin ve çocukların yaşadığı pekçok sorunun kökenini erken çocukluk döneminde aramak gerekir. Bu anlamda da sağlıklı bir çocukluk ile her yönden sağlıklı bireyler yetişir. Hastalarıyla yaptığı görüşmelerine de yer verdiği eserinde yazar Alfred Adler, insanın kendini keşfetme yolunda derin bir yolculuğa çıkartıyor. Kendinizi sorgulatan, düşündüren bir eser. Herkesin okuması gereken bir eser. Tavsiyemdir. #İnsanınKendineYolculuğu ^ ^ #alıntı Bir çocuğu istediğin gibi sevebilirsin, sadece onu bağımlı hale getirmemen gerekir. Onun bağımsız bir varlık olarak işlev görmesine izin vermeyi çocuğa borçlusun ve bunu yapmak için, onu en baştan eğitmeye başlamalısın. Bir çocuk ebeveynlerinin ona kul köle olduğu izlemine kapılırsa, yanlış bir sevgi fikri edinir. ^ ^ @olimposyayinlari #bloghemsire #alfredadler
İnsanın Kendine Yolculuğu
İnsanın Kendine YolculuğuAlfred Adler · Olimpos Yayınları · 2022157 okunma

Yazar Hakkında

Alfred Adler
Alfred AdlerYazar · 43 kitap
Alfred Adler (7 Şubat 1870 – 28 Mayıs 1937), bireysel psikoloji ekolünün kurucusu, Yahudi kökenli Avusturyalı psikiyatrist. Derinlik psikolojisinin üç büyük kurucusundan biridir. (diğerleri: Freud, Jung.) Adler, bireyin yeniden uyum sürecinde sosyal unsurun önemini vurgulayan ve psikiyatriyi topluma taşıyan ilk kişi olmuştur. 2002'de yayınlanan A Review of General Psychology araştırması, Adler'i 20. yüzyılın en seçkin 67. psikoloğu olarak sıraladı. Alfred Adler, 7 Şubat 1870 yılında Rudolfsheim-Fünfhaus’da bir kasaba olan Mariahilfer Straße’de Yahudi bir ailenin 7 çocuğundan 2.’si olarak doğdu. Viyana Üniversitesi Tıp Okulunda doktorluk eğitimi aldı ve 1895'te mezun oldu. Pratisyen hekim olarak çalıştığı ilk doktorluk yıllarından başlayarak hastayı çevresiyle ilişkileri içerisinde ele almak gerektiğini vurguladı ve bireyle ilgili sorunlara yönelik insancıl, bütünselci ve organik bir yaklaşım geliştirdi. Bedensel düzensizliklerle ilişkili olarak psikoloji ile ilgilenmeye başladı. 1902'de Sigmund Freud ile tanıştı, öğrencisi oldu ve birlikte Adler'in başkanlığında Viyana Psikanaliz Topluluğu'nu kurdular. Bir süre sonra Freud ile fikir ayrılıkları ortaya çıktı. Adler'in Organların Yetersizliği kitabından sonra tamamen uzlaşılmaz bir hale geldi ve 1911'de, Adler, izleyicileriyle beraber Freud'u açıkça eleştirerek bireysel psikolojiyi geliştirmeye başladı. Hans Vaihinger'in ruhsal inşa fikirlerinden etkilendi ve erkek egemen toplumda doğal bir sonuç olarak "Erkeksi Başkaldırı" ile organik aşağılık ve telafi teorisini geliştirdi (bkz. Aşağılık kompleksi). Adler, Freud'un teorileri ile karşı görüşe geldi, fikir ayrılığı 1911'deki Weimar Psikanaliz Kongresi'nde aleni oldu. Adler, Freud'un inandığı seks içgüdüsünün baskınlığı ve ego dürtüsünün libidinal(?) olup olmadığı ile çekişiyordu, Freud'un bilinçaltına atma üzerine fikirlerini de eleştirmişti. Adler bilinçaltına atma teorisinin, erkeksi başkaldırının aşırı telafisi ve aşağılık hislerinden türetilmiş sinirsel bir durum olan ego -savunma eğilimleri- konsepti ile değiştirilmesi gerektiğine inanıyordu, Oedipal Kompleksleri önemsizdi. Adler Viyana Topluluğundan ayrıldı ve 1912'de Bireysel Psikoloji Topluluğu adını alan, Özgür Analitik Araştırmalar Topluluğu'nu kurdu. 1912'de ana fikirlerini tanımladığı Über den Nervösen Charakter kitabını yazdı. Kişinin bilinçsiz öz ereğinin temel amaçlarının baskıladığı ayrı aşamaların aşağılık hislerini üstünlüğe (veya bilakis yeterliliğe) dönüştürdüğü ifade ederek insan kişiliğinin erek bilimsel açıklanabileceğini iddia etti. Adler'e göre öz erek arzularına, toplumsal ve etnik gereksinimler karşı koyar, düzeltici etkenler umursanmaz ve kişi aşırı telafi ederse aşağılık kompleksi oluşabilir, kişi benmerkezci, güç düşkünü ve saldırgan veya daha kötüsü olabilirdi. Üstünlük çabası ve anne baba baskısı önemli. I. Dünya Savaşı ile çalışmaları durdu, bu sırada Avusturya Ordusunda doktorluk görevi yaptı. Savaş sonrası 1930'lara olan etkisi adamakıllı arttı, 1921'den itibaren bir takım çocuk rehberliği klinikleri kurdu ve Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde sık sık okutman, 1927'de Kolombiya Üniversitesi'nde misafir profesör oldu. Tedavi edici yöntemlerinde sosyal ilgiyi cesaretlendirip ve ödüllendirip fakat şımartma ve ihmalden kaçınarak sorunları çocukta önceden tutup, yetişkin ruha yoğunlaşmaktan kaçındı. Yetişkinlerde tedavi, suçlama veya üstünlük taslama tutumlarının tedavi edilen kimse tarafından dışarıda bırakılmasına dayanmaktaydı, kişisel davranışın farkına varılmasının artışı ile karşı koymanın azaldığını ve reddetmenin terse döndüğünü ifade etti. Yaygın tedavi araçları mizah kullanımı, tarihi anları ve mantığa aykırı emirleri içermekteydi. Adler'in popülaritesi görece optivizmi ve fikirlerinin Freud ve Jung'unkilerle karşılaştırıldığında anlaşılabilir olması ile ilişkiliydi. Adler sıklıkla, Kişinin davranış şablonu analizi toplumla, işi ve cinsiyeti ile ilişkilidir, savını vurgulamıştı. 1934'te Avusturya Hükümeti, Yahudi olduğu için Adler'in kliniklerinin çoğunu kapattı. Adler 1935'te Long Island Tıp Kolej'ine Profesör olarak Avusturya'dan ayrıldı. 28 Mayıs 1937'de, İskoçya'nın Aberdeen Üniversitesi'ne yaptığı üç haftalık bir ziyaret sırasında aniden öldü. Sokakta yürürken yere yığıldığı ve kaldırımda hareketsiz yattığı görüldü. Adamın biri koşarak yakasını çözerken, Adler oğlunun adı olan "Kurt" diye mırıldandı ve öldü. Yapılan otopsi, ölümünün kalp kasındaki dejenerasyondan kaynaklandığını belirledi. Cesedi Edinburgh'daki Warriston Crematorium'da yakıldı, ancak külleri asla geri alınmadı. 2007'de külleri Warriston Krematoryumu'ndaki bir tabutta yeniden bulundu ve 2011'de defnedilmek üzere Viyana'ya gönderildi. Adler, çocuğun ileriki yıllarında kişilik sorunu yaşamasına neden olacak iki tür anne baba davranışı belirlemiştir. Bunlardan birincisi çocuklarına özen gösteren ve aşırı koruma sağlayan, sonuç olarak çocukta şımarma tehlikesi yaratan anne baba davranışıdır. Adler'e göre böyle bir anne baba tutumu yanlıştır. Bunun yerine çocuklar hata yapsalar bile kendi sorunlarını çözmelerine ve bazı kararları kendilerinin almalarına izin vermek uzun vadede onların iyiliğine olacaktır. Yapıtları Organların Yetersizliği Üzerine İnceleme - 1911 Nevrotik Yapı Üzerine - 1912 Tedavi ve Eğitim - 1914 Bireysel Psikolojinin Uygulanması ve Kuramı - 1917 İnsanı Tanımak - 1927 Bireysel Psikoloji Tekniği - 1928'de birinci bölüm, 1930'de ikinci bölüm Yaşamı Tanımak - 1929 Okulda Bireysel Psikoloji - 1929 Yaşamı Tanımak - 1930 Psikoterapi ve Eğitim - 1919-1929 Nevrozlar - 1929 Eşcinsellik Sorunu - 1930 Çocuk Eğitimi - 1930 Yaşamı Biçimlendirme - 1930 Psikoterapi ve Eğitim II - 1929 - 1932 Yaşamın Anlamı - 1933 Psikoterapi ve Eğitim III - 1933-1937
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.