Gelelim Mevlana'nın Divan-ı Kebir'deki bir diğer bombasına[¹9]:
"Yalnız dudaklarımla, ağzımla değil, gül gibi bütün bedenimle gülüyorum. Çünkü, ben, beni bıraktım, benden vazgeçtim; onunla, yâni Padişahlar Padişahı ile halvetteyim."
Okudunuz mu? Yemin ederim bu saçmalıkların neyini, neresinden başlayıp, nasıl izah edeceğimi bilemiyorum. Adam, Semra Öğretmen'e aşk mektubu yazan Hababam Sınıfı edasıyla Allah'a aşk mektubu yazıyor.
Hemen bir sonraki sayfadan devam ediyorum[20];
"Dün gece yaptığın gibi, bu gece de gelmezsen, bu gece de yalvarışlarıma kulak asmaz, dudağını yumar bir şey söylemezsen, canı alıp götürmezsen yalnız feryat etmem, yüzlerce gürültüler koparırım, kargaşalıklar çıkarırım."
Mevlana bu satırlarda Allah'ı tehdit eder. Evet evet, bildiğin Allah'ı tehdit eder, okuyun işte kendi gözlerinizle göreceksiniz.
Allah olma aşkıyla yanıp tutuşan Mevlana, açık seçik eğer "bir olma" çağrısına cevap vermezse çeşitli kargaşalar çıkaracağını söyler Allah'a. Hanım koş, dışarda kavga var.
Ya güzel kardeşim bunlar nedir? Üşenmeyip bi okuyun n'olur. Adam bildiğin İbrahim Kutluay'a laf sokma kaygısıyla şarkı yazan Demet Akalın misali şiir yazıp Allah'a rest çekiyor "bu gece de yanıma gelmezsen gürültüler koparırım" diye. Oldu, istersen bir de Facebook'tan engelle de seni merak etsin.
Üstüne üstlük bizim çok bilmiş "şeyh" ve bilmediği ni dahi bilmeyen mürit takımımız, yüzyıllardır insanları bu saçmalıkların ardında müthiş derin manalar olduğuna inandırmaya çalışıyorlar.