168 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Engereğin Gözü, Zülfü Livaneli'nin 1997 yılında Balkan Edebiyat Ödülü almış ve pek çok dilde yayımlanmış ilk romanıdır. Roman Osmanlı İmparatorluğunun en karışık ve acılı dönemlerinden birinde, Topkapı Sarayında geçer. Hiç bir padişahın, şehzadenin ya da hasekinin ismi verilmez, ama verilen olaylar gerçek hikayenin Kösem Sultan'ın oğlu
Engereğin Gözü
Engereğin GözüZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201916,4bin okunma
Abdülhamid, mücadeleyi seven bir yapıya sahipti. Çevresindeki konuşulanları anlamak için Çerkezce'yi ve daha sonra Arnavutça'yı öğrenmesi; hem sağlığını korumak hem de enerjisini kanalize etmek için sporun çok çeşitli dallarına yönelmesi; istenmeyen insan yerine konmamak için az konuşan çok dinleyen nitelik oluşturması, hep bu harem-içi yaşamın sonucu olmuştur. Kişiliğini, kendine yeterli olma ve savaşımlarını tek başına verme yeteneğini kazanma yönünde geliştirmiştir.
Reklam
178 syf.
·
Puan vermedi
Hep O Şarkı
Yakup Kadri Karaosmanoğlu romanı ana kahramanı Münire'nin ağzından anlatmış. Münire çocukluk arkadaşı Cemil Bey'e -o böyle hitap ediyor- aşık olan ama babasının onayı olmadığı için başka biriyle evlenen ve birçok sıkıntı çeken ancak bu süre içinde Cemil Bey'in aşkıyla güç bulan bir kadın. Roman o kadar sürükleyici ki hiç sıkılmadan sonuna
Hep O Şarkı
Hep O ŞarkıYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 20183,325 okunma
Osmanlı ve İsraf Gerçeği
-Tevazu- Osmanlı İmparatorluğunun sarayları ve şaşaası üzerine çok söz söylenir. Geçmişi karalamak isteyenlerin saray müsrifliği ve harem masallarını dillendirmeleri abartılmış yaklaşımlardır. Okul kitaplarında "Maliyenin iflası ve saraylar" gibi anlatımlar ne kadar geçerlidir. Yurttaşlarımız, son on yılda Avrupa'nın ve Rusya'nın başkentlerini gezmeye başladıktan ve buradaki saray ve kasırları gördükten sonra mukayeseyi daha iyi yapmaktadır; 19. yüzyılın Osmanlı devlet tüketimi diğer büyük devletlerle mukayese edilemeyecek ölçüde mütevazıdır. Topkapı Sarayı, Fransızların, Rusların devasa saraylarına nazaran çok çok küçük kalır. Ancak sarayımız hoş bahçeleri, enfes mimarisi ve etkileyici konumu ile güzeldir ve sarayımızda kimilerinin sandığı gibi abartılı lüks bir hayat ve israf söz konusu değildir.
Batı’nın Osmanlı kadınına bakışı “Harem” eksenlidir… Bazı Batılı yazarlar, Osmanlı Sarayındaki haremi bir “Mutsuz kadınlar hapishanesi” olarak algılamışlar, haremdekiler hakkında fantastik hikâyeler uydurmuşlardır… Oysa harem, yabancı yazarların hiç görmeden yazdıkları seyahatnamelerinde anlattıkları gibi, bir “mutsuz kadınlar hapishanesi”
Piçlerin cinsel hayatı düzensizdir. Harem kurdukları ve yalnız­lıktan kendilerini okşadıkları dönemler birbirini kovalar. Ancak bu kovalamanın kazananı yoktur. Çünkü kovalayanla kaçan kişi aynıdır. Cinsel tercihleri doğuştan sahip oldukları cinsiyetlerinin emrettiği yönde ilerler ve nadiren yoldan çıkar. Kadınları tercih ederler. Pornografi ve
Sayfa 70 - Doğan Kitap, 47. BaskıKitabı okudu
74 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.