Ölü Canlar; sevgili yazarın ölümüyle maalesef tamamlanamadan yarım kalmış, özgün bir eser. Kitabın sadece sonu yarım kalmamış, genel olarak ikinci cildinde birçok yer eksik. Bu sebeple ikinci kısımda olayları yakalamak zorlaşıyor. Ama ilk bölüm, kesinlikle özgün kurgurgusuyla birlikte çok akıcı ilerliyordu. Ne yazık ki kitaba başladığımda yarım kalmış bir roman olduğunu bilmeden sonunda ne olacak, diye merak içerisinde okuyordum. İkinci cilde geçmeden çevirmenin -Mazlum Beyhan- açıklamasıyla: yazarın ölüm sebebini, hayata nasıl veda ettiğini ve eserinin nasıl yarım kaldığını öğrenmiş oldum. Sanki Gogol yeni ölmüş de öyle yarım kalmış gibi bir burukluk uyandırdı. Aslında biraz da kendi isteğiyle yarım kalmış çünkü notlarını kendisi ateşe atmış. Editörlerce ancak toplanıp derlenebilmiş. İyi ki de bizimle buluşmuş bu güzel eser.
İçeriğine girmeyeceğim, sadece şunu söylemek istiyorum: Okumadan önce isminden "Ölü Canlar"ın soyut bir kavram olduğunu, ruhsal bir durum olduğunu düşünmüştüm ama öyle değilmiş. İşin aslı daha ilginç. Ayrıca Gogol, sık sık olay akışını kesip kendi görüşlerine yer veriyor. Bu edebiyatta pek hoş karşılanmaz ama Gogol ile konuşmak, onu dinlemek kurgudan çok daha zevkliydi benim için.
Uzun soluklu, güzel bir yolculuktu. Siz benim bu kadar uzun sürede bitirdiğime hiç bakmayın.Tek nefeste bitirirsiniz siz. :)
Son olarak; yarım kalmışlığı, okuyup okumamamanız konusunda sizi kararsızlığa sevk etmesin. Hiç düşünmeden okuyun derim.
Sevgiyle ve kitapla kalın. :)