Havanın, denizin, denizdeki hareketin, dizlerime sürtünerek koşan çocukların, sessizlikle önüme bırakılan çayın, motor gürültülerinin, ıssızlık içinde korku doğurarak kayan yelkenlilerin, sağ omzumu ağırlaştırarak ufka inen güneşin ve gelip giden insanların hayata doğru kımıldatamadıkları bir varlığım şimdi.
Doğruyu söylemek gerekirse onu en çok tasalandıran konu Basil Hallward'ın ölümü değildi. Kendi ruhunun yaşarken ölmüş olmasıydı onu asıl tedirgin eden.