Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Reklam
“ÇOCUKLUK NE GÜZEL BİR BAŞI BOŞLUKTUR”
Der
Cengiz Aytmatov
Cengiz Aytmatov
hakikaten de öyle özellikle 👧🏻90’lar çocukları sokağın toprağını yutmuş çocuklardır. Bu çocukların gizli bir bağı vardır. Diğer şehirlerde ki çocuklarla. Ve Sadece çocukların arasında “Nasıl ya ?” Şöyle anlatayım efendim; Bazı oyunlar vardır, o zaman herkes oynamıştır. O oyunları her şehir de, farklı isimlerle. Misal biz İzmir’de ⚽️MUÇİ
Karalama2
...?...?/1989... Kendini haddinden fazla duyumsadığı için acıya ve korkuyuda haddinden fazla duyarlı arkadaşım için, burası tam bir cehennemdi. Her şeyiyle farklıydı Ankara'dan. Çok kültürlü, birçok etnik gruptan oluşan, bu etnik grupların bir nevi kabileci bir tutumla diğerleriyle arasına sınırlar koyarak birbirinden ayrıştığı, etnik
Kırmızı Balonlu kız
SOKAKTAN TABLOYA Herkes yanımdan geçiyor. Sabah işe giden insanlar, ellerinde kahveleri, sandviçleri... Okula yetişmeye çalışan öğrenciler küçüklü, büyüklü... Siz de geçin lütfen. Kenarımda biten otlar, yapraklarını en geniş halleriyle açmış, yeşil yeşil bakıyorlar bana. Yalnız biz konuşmuyoruz, bakışıyoruz. Onlar yere, ben göğe. Buraya ne
A.T Mühürlenmiş Zaman
Insanoğlu bıkıp usanmadan, kendisiyle dünya arasında bir ilişki kurar, bu dünyayı sahiplenmek, sezgisel olarak algıladığı idealiyle bu dünya arasında bir uyum sağlamak için yanıp tutuşur. Bu isteğin yerine geti- rilemez olması, insanların hoşnutsuzluğunun ve kendi benliğindeki eksikliğin yarattığı acının bitip tükenmeyen bir kaynağını oluşturur.
Reklam
Karalama1
Son yıllarda çok kitap okuduğumdan olsa gerek, yazarlara özendiğim zamanlar oluyor. Bir şeyler anlatma, ahkam kesme, bir şeyleri tanımlama, o şey hakkında yargılarda bulunma ve o şey hakkında hüküm verme ihtiyacı mı desem bunun adına, bilemiyorum. O kadar anlatılmaya, tanımlanmaya, hakkında yargılarda bulunulup, hüküm verilmeye muhtaç konu varki,
Çağ, Yok Oluş, Benlik, İslam, Roşa
_TARİH ÖNCESİ DEVİRLER_ _İnsanoğlunun ortaya çıkışıyla başlayıp, yazının icadına kadar geçen dönemdir. Taş ve Maden Devri olarak ikiye ayrılır. _1-Taş devri_ _a)- Eski Taş – Paleolitik devir: (M.Ö.2,5 milyon - M.Ö. 12.000) (avcı ve toplayıcı). Karain, Beldibi ve Belbaşı. Paleolitik Döneme ait ilk izlere İspanya’daki Altamira, Fransa’da Laskö
.... Biraz da başarısızlıkları konuşalım “Hayatta kalma yanılgısı” (survivorship bias), yalnızca hayatta kalanlara veya başarılı olanlara odaklanarak başarısızlıkları göz ardı etmemize neden olan bilişsel önyargı olarak tanımlanıyor. Başarının büyüsüne kapılmak veya yalnızca sonuca ulaşanlar üzerinden değerlendirme yapmak, bu yaygın mantık
.... Neoliberalizmin son tuzağı: Mindfulness Mindfulness, Oprah Winfrey ve Goldie Hawn gibi ünlülerin de desteğini alarak anaakıma yerleşti. Meditasyon koçları, keşişler ve nörobilimciler Davos’a giderek Dünya Ekonomik Forumu’na katılan CEO’lara konunun inceliklerini anlattı. Mindfulness hareketinin kurucuları bir tür misyonere dönüştü. Bilim ve
Reklam
(BENCE) BİLİNMESİ, UNUTULMAMASI GEREKEN KİŞİLERDEN..
KADINLARIN MUAYENE VE TEDAVİ OLMASINA KARŞI ÇIKAN MEBUSLARLA YUMRUKLAŞIP ONLARA DÜELLO TEKLİF EDEN DOKTOR MEBUS EMİN ERKUL BEY yıl 1920 sonları... mondros ateşkes antlaşması sonrasında izmir ve istanbulun işgali sonrası anadolu coğrafyası kelimenin tam anlamıyla yangın
Geçenlerde okuduğum bir kitaptaki soruya cevabını merak ediyorum, hazırsan soruyorum, bak: “Hayat bir hapishane mi yoksa bir panayır alanı mı?”. Sence, tüm meseleyi bakış açısına indirgemek cevap bulamamanın getirdiği bir kaçış alanı değil mi? Yani dünyayı oluşturan bizler değiliz ama tabiki yorumlayan bizleriz. Dünya ise kendince anlamı olan bir yer değil evet ama yorumlanarak yaşanabilecek bir yer mi? Bence atlanılan nokta da bu “yaşam bir ceza mı ki hapishanede olalım?”. Yaşamın en ince ayrıntılarında gizlenen o anlaşılamaz anlam, bizlerin kabul ettiği önkabullerden çıkacaksa bir şeyler elde etme adına uğraştığımız o geniş çaba aslında kısa bir yönlenişle yapılacak seçimdir. O seçimin karakteri insanın benliğinde gizliyse en büyük hatamız benliğimizi anlayamadan yaptığımız dünyayı anlama yolculuğumuzdur. Dünya, salt anlamların olduğu bir formattan öte değiştirilebilir bir yapboz hatta kendini boyanmaya adamış bir duvar. Dünyayı anlamaya çalışmak benliğini anlamaya çalışmaktan uzaklaşmaktır. İnsanın benliği ise bir irade gösteriş, bir seçim panayırı. Neye meyletmek istersem karşılığını verecek bir ayna. Yani demek istediğim; insanın kendisi bir hapishanede de yaşayabilir bir panayırda da. Konuları farklı olsa da mekanı hatta oyuncuları bile aynı olan bir tiyatro.
Adolf Hitler
_Düşünce özgürlüğü, tüm kötülüklerin anasıdır. _Her kim bize karşı ayaklanırsa kendisini ölü kabul etmelidir. _Belki bazılarınız, Marksist Parti'yi yok ettiğim için beni affetmeyi başaramıyorsunuz. Fakat arkadaşım, ben diğer partilerin de tümünü yok ettim. Hepsi gitti. _Zayıfa acımak, doğaya ihanettir. _Hayatım boyunca tek bir şeye asla
Atatürk
_Bir gün ressamlar Türk'ün simasını kaybederlerse, yıldırımı alıp yapıversinler. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne en aşağı 7 bin senelik bir Türk beşiğidir. Bu beşik tabiatın
275 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.