Gelip geçen arabaları rahatsız etmemek için toprağa batmış küçük bir taş parçası, durup dururken nasıl, duvar boyunda bir engel gibi ortaya çıkarılabilir? İşte kaderin sırrını bu noktada aramak lâzımdır. Zaten «olacak» ve «olmayacak» diye mutlak bir ölçüsü olmayan hayat isimli esrar tablosunun bütün inceliği bu noktada değil midir?
Sayfa 420 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okuyor
İnsan ve Toplum Evren içinde kendisini en az tanıyan canlı insandır. İnsanın kendisi dışında her konuda bilgili olmaya çalışmasının ve yetkin görünmeye çabalamasının bilinçaltında insanın kendisini çok iyi tanımaması yatar. Doğanın en gelişmiş canlısı olma şansını yakalamış olmasına rağmen insan, sürekli bir inceleme ve gözlem konusu olmaya
Reklam
Bir hayat kasırgası içinde ömür geçirenler, bir gölgelikte dinlenmek için vakit bulamayanlar, tehlikeyle arkadaş olanlar böyle geçici bir huzura kavuşunca kendi gönülleriyle hesaplaşırlar, geçmişi hatırlarlar.O zaman her şeyin ölçüsü büyür ve hatıralar güzelleşir.Mazide kalan insanlar kusurlarından ve suçlarından sıyrılmıştır.O, bir arkadaşsa daha vefalı, bir sevgiliyse daha çekici; bir anaysa daha şefkatli olur.Hatta böyle dakikalarda insan düşmanını bile bağışlamaya hazırdır.
Sayfa 39 - ÖtükenKitabı okudu
Gururun ölçüsü mühimdir yalnız, bunu bilip ona göre hareket edesin. Terazini ve dirhemini yanı başına koyup itina ile ölçesin. Ya da alıp makasını, kumaşını eline kırk ölçüp bir biçesin. Bir tüy hacminde bile kaçarsa şayet kantarın topuzu, adı kibir olur bu duruşun. Açasın gözünü evlat, gafil olmayasın!
Roman en serbest edebî nevidir. Bunda nasıl bir muayyen mimari tekniği ve kanunları muayyen bir hendese ölçüsü arayabiliriz, ki meselâ hakikî hayat vak'alarından ziyade kendi ihtiraslarının tarihini ve fikirlerinin seyrini yazan bir Anatole France için, kalbinin destanını yazan bir Pierre Loti için, insan şuurunun dışarı haritasını çizen bir Paul Bourget ve içeri haritasını çizen bir Marcel Proust için, velhasıl romanı ayrı ayrı mahiyetlerde anlıyan muharrirler için elbette herhangi bir umumî kaideden bahsedilemez. Mahiyet olarak pek çok nevilere ayrılan ve daima şahsî kalan roman, mimarinin riyazî ve hendesî tekniğinden elbette ki daima mahrum olacaktır. Bu mahrumiyet, ona, yaratmalarında hürriyet verdiği için iyidir; fakat her hürriyetin mahzurunu davet ettiği, yani bir teknik anarşisi doğurduğu için de fenadır.
Bir hayat kasırgası içinde ömür geçirenler, bir gölgelikte dinlenmek için vakit bulamayanlar, tehlikelerle arkadaş olanlar böyle geçici bir huzura kavuşunca kendi gönülleriyle hesaplaşırlar, geçmişi hatırlarlar.O zaman her şeyin ölçüsü büyür ve hatıralar güzelleşir. Mazide kalan insanlar kusurlarından ve suçlarından sıyrılmıştır. O, bir arkadaşsa daha vefalı, bir sevgiliyse daha çekici; bir anaysa daha şefkatli olur. Hatta böyle dakikalarda insan düşmanını bile bağışlamağa hazırdır.
Sayfa 43
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.