Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir hayat kasırgası içinde ömür geçirenler, bir gölgelikte dinlenmek için vakit bulamayanlar, tehlikelerle arkadaş olanlar böyle geçici bir huzura kavuşunca kendi gönülleriyle hesaplaşırlar, geçmişi hatırlarlar. O zaman her şeyin ölçüsü büyür ve hatıralar güzelleşir.
“Dostoyevski’nin bıraktığı ilk izlenim daima dehşet duygusu olmuştur. İkincisiyse yüceliktir. İlk bakışta kaderi de tıpkı bir köylününkini andıran simasının sıradanlığı kadar dehşet verici aleladedir. Bu dermansız bedene altmış yıl boyunca ızdırabın her türlü araçlarıyla işkence edildiğinden bu kader ilk bakışta anlamsız gelebilir. Yoksulluk
Reklam
İnsan kendi ölçüsü ile kainatı ölçüyor ve kainat sahnesin­ de yalnız kendini görüyor, yalnız kendini anlıyor. İçimizdekin­den başkasını da anlamasını bilen yok gibidir.
Hayat Müslüman semtlerinde göze çarpıcı bir yavaşlık gösterir. Buluşmalar şu veya bu saatte değil ikindi sularında gibi ölçülere bağlanmıştır. Ben dakika denen bir zaman ölçüsü de olduğunu 1906 veya 1907’de Yakacık’tayken Hügnen’in trenlerine yetişmek için koşarken öğrendim.
Sayfa 32 - Pozitif Yayınevi
Üstün muradı anlatmakta bu çok kısır ifadenin hedefini çılgınca arayan bir oluş hasretinden başka bir delaleti yoktu. Bulunması gereken bizzat hayattı; asıl hayat... Onu bul da evvelâ yaşa, sonra yaz yazabildiğin kadarını... Burada yaşaya- bilmekle yazabilmek beraber... Garp âleminde, kendilerince yaşayabilenler, yâni duyup yazabilenler arasında,
Bir hayat kasırgası içinde ömür geçirenler,bir gölgelikte dinlenmek için vakit bulamayanlar,tehlikelerle arkadaş olanlar geçici bir huzura kavuşunca kendi gönülleriyle hesaplaşırlar,geçmişi hatırlarlar.O zaman her şeyin ölçüsü büyür ve hatıralar güzelleşir.Mazide kalan insanlar kusurlarından ve suçlarından sıyrılmıştır.O,bir arkadaşa daha vefalı,bir sevgiliye daha çekici,bir anaysa daha şefkatli olur.Hatta böyle dakikalarda insan,düşmanını bile bağışlamaya hazır olur.
Reklam
Her türlü mezhebi ve meşrebi mülahazanın ötesinden bakacak olursak: Hasan el-Basrî, İslam tefekkürünün kurucu isimlerinden biridir. Seçkin sahabilerin ahlak ve aklını kâmil manada temsil eden bir örnektir. O, kendi selefleriyle halefleri arasında sadık bir köprü oldu. Kur'an ile inşa olmuş bir akıl nasıl çalışır, onun canlı timsali oldu. Zamanının ceberut yöneticisine karşı kaleme aldığı Kader Risalesi'nde, ahlaki sorumluluk üzerinden hür iradeyi korkusuzca savundu. Bunu yaparken tek ölçüsü vardı: Vahiy. O diyordu ki: "Allah'ın sözü karanlığa nisbetle ışık, ölüme nisbetle hayat gibidir.
İnsan, iki zıt uç arasında varlığını sürdüren bir mahluktur. Allah'a kul olduğu ve kulluğun gereklerini yerine getirdiği zaman meleklerin kendisine secde ettiği üstün bir varlık iken; kulluk vazifesini yapmadığı ve Allah'ı inkar ettiği zaman hayvanlardan daha aşağı bir mertebeye düşebilen bir varlıktır. İnsanın hayat ölçüsü kulluktur. Allah'a kul olup da iman ederek salih amel işlerse, yücelecek ve üstünlük sağlayacaktır.
Biz bu hayatta nasıl mutlu olacağız? Ne yaptığımızda, neye ulaştığımızda kendimizi bir şeyleri başarmış, bir yükü hakkıy- la omuzlamış ve bir yere kadar taşımış hissedeceğiz? Bu yükü nasıl taşıyacağız? Çalışacağız, okuyacağız, göreceğiz, planlaya- cağız, kendimize bir hayat kuracağız, tamam ama bunu hangi ölçüye göre yapacağız? İlber Ortaylı'ya göre bir ölçü hep var. Bir tür altın oran... Çoğumuz bunu ıskalasak da, kaçırsak da, tutturamasak da bir hesap standardı var. Bu ölçü, bu standart, bu altın oran tarihten bu yana hep kendini korudu. Toplum yaşamının ilk günlerinden beri düşünürler bu konuya kafa yordu. Çalışmanın ölçüsü. Düşünmenin ölçüsü. Okumanın ölçüsü. Durmanın, beklemenin ölçüsü. Tembelliğin ölçüsü. Tevazuun ölçüsü. Hatta mutluluğun ölçüsü... İlber Hoca'yla ağır ağır yürüyoruz. Bir yandan anlatıyor, bir yandan da etrafını seyrediyor. Duraklama anlarımızdan birinde "Mutluluk hem hak hem de bir görevdir," diyor. "Sadece mutlu olmaya çalışmayacaksınız, toplumu da mutlu kılmaya çalışacaksınız."
Sayfa 11
Vakit nakit değildir. Öyle olsaydı çarşıda, pazarda satılırdı. Ama nakit zamandır. Kazandığımız ve harcadığımız her liranın arkasında, onun uğrunda harcanılan hayatımız vardır. Çarşıdaki her mal ve pazardaki her hizmetin temel ölçüsü, o mal ve hizmet yaratılırken harcanan yaşam süreleridir. Nakit, o yaşam sürelerine biçtiğimiz değerdir. Ve her şey böyle ölçülünce hayat denilen mucize ne kadar ucuza gider Yarabbi!
Reklam
Çakır bütün bu güzel manzaralara bakarak yürüyor, fakat galiba baktığı güzellikleri görmüyordu. Bir hayat kasırgası içinde ömür geçirenler, bir gölgelikte dinlenmek için vakit bulamayanlar, tehlikelerle arkadaş olanlar böyle geçici bir huzura kavuşunca kendi gönülleriyle hesaplaşırlar, geçmişi hatırlarlar. O zaman her şeyin ölçüsü büyür ve hatıralar güzelleşir. Mazide kalan insanlar kusurlarından ve suçlarından sıyrılmıştır. O, bir arkadaşsa vefalı, bir sevgiliyse daha çekici; bir anaysa daha şefkatli olur. Hatta böyle dakikalarda insan düşmanını bile bağışlamağa hazırdır.
Allah Resûlü'nün diğerkamlığa (altruism)552 verdiği öne- mi belirten sözlerini nakleden Enes b. Malik (R.A.) diyor ki: "Resûlullah şöyle buyurdu: "Hiçbiriniz kendisi için arzu etti- ğini kardeşi için de istemedikçe (kâmil bir şekilde) îmân et- miş sayılmaz. Bu konuda, Fromm'un görüşleri ile bu hadîsin anlamı ara- sında bir
Kur'an'ın ilk emri olan “Oku!”; sadece dergi, gazete, magazin okumak değil; Rabbin hayat ölçüsü olarak gönderdiği Kur'an'ı okumak ve onun istediği gibi yaşamaktır.
Sayfa 33 - Beyan YayınlarıKitabı okuyor
Bir hayat kasırgası içinde ömür geçirenler, bir gölgelikte dinlenmek için vakit bulamayanlar, tehlikelerle arkadaş olanlar böyle geçici bir huzura kavuşunca kendi gönülleriyle hesaplaşırlar, geçmişi hatırlarlar. O zaman her şeyin ölçüsü büyür ve hatıralar güzelleşir. Mazide kalan insanlar kusurlarından ve suçlarından sıyrılmıştır. O, bir arkadaşsa daha vefalı, bir sevgiliyse daha çekici; bir anaysa daha şefkatli olur. Hatta böyle dakikalarda insan düşmanını bile bağışlamaya hazırdır.
Gergin olmamızın temelinde, hayatın, beklediğimizden farklı olduğunu kabullenmek istemediğimiz yatar. Diğer bir deyişle, biz hayatımızdaki her şeyin beklediğimiz gibi olmasını isteriz ama değildir. Hayat daima olduğu gibidir. Belki de bunu en iyi Benjamin Franklin, "Bizim sınırlı bakış açımız, ümitlerimiz ve korkularımız hayatımızın ölçüsü olmuştur; içinde bulunduğumuz koşullar düşüncelerimize uymadığı zaman bunlar bizim zorluklarımız olur," sözüyle açıklamıştır. Hayatlarımızı her zaman, bir şeyin, insanların ve olayların istediğimiz şekilde olmasını dileyerek geçiriyoruz (...)
Sayfa 161Kitabı okudu
929 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.